---
alıntı ---
yusuf günay’ın 2001 doğumlu yeğeni tarık günay gelecek vaadeden bir basketbolcu görüldü ve 1 ekim 2019 tarihinde başkan yardımcısının yeğeni, galatasaray’a getirildi. ancak 19 yaşına gelen yani basketbol için küçük bir yaşta olmayan oyuncu a takım ile antrenmana dahi çıkmıyor. ayrıca basketbol şubesini takip edenler şu an oyuncunun a takım seviyesinde olmadığını ve gelecek görmediklerini belirtiyor. ve ne hikmettir ki bu oyuncuya iyi bir sözleşme yapılıyor.
---
alıntı ---
kendisinin yaşadığı veya yaşattığı ve infial oluşturan olay üzerinden bir örnek vereceğim.
ben fizyoterapistim. 8 sene basketbol oynadım lisanslı. türkiye şampiyonalarına katıldım, bireysel olarak üçlük yarışmaları, en değerli oyuncu vs. madalyalarım var. basketbola başlarken hayalim bir gün galatasaray'da oynamaktı. basketbolu mücbir sebeplerle bırakınca, basketbolda olmadı bari fizyoterapist olarak bir gün galatasaray'da olurum ümidiyle ve temennisiyle bu mesleği seçtim.
bana karnım doyacak kadar ve temel ihtiyaçlarımı gidereceğim kadar ücret verilse galatasaray'ın kapısında yatarım. şimdi adamcılık ile bir yerlere gelmiş kişiler mi yoksa ben mi daha çok hakediyorum tartışmalarına girmeyeceğim. stajım ve sonrası spor camiaları içinde gördüğüm bir şey varsa tüm ülkede olduğu gibi liyakatın l'sinin kimsenin umrunda olmadığı ve herkesin bir yerlere mevkisini kullanarak adam sokmaya çalışmasıdır.
isterse 1000 tl isterse 4000 tl isterse 20000 tl. eğer layık değilse oyuncu ve sırf birilerinin isminden dolayı mevkisinden dolayı takıma veya bir yerlere getiriliyorsa bunun adı tam anlamıyla şerefsizliktir, adiliktir. onlarca galatasaray hayaliyle yanıp tutuşan, parkede topu kemirecek durumda olan gençler varken birilerinin akrabası diye bir yerlere getirilen kimseden zaten hayır gelmez.
ha eğer çok iyidir, alt takımlarda oyuncu büyük potansiyel gösteriyordur veya denenecektir ona tabii ki de kabulüm. ama o zaman da 4 senelik sözleşme nedir diye adama sorarlar. zaten panayır var bir baltaya sap olamayan herkes nasılsa kulüpte deniz var yemeyen de keriz denilerek bir yerlere sokulsun, ne güzel istanbul be!