resim
Yusuf Demir
Takım:Galatasaray
Mevki:Sağ Kanat
Yaş:21
Boy:1.73
Uyruk:Avusturya
  • 1466
    henüz sadece 20 yaşında ve görece düşük maaşlı, sözleşmeli oyuncumuz.

    şu an oyuncuya teneke bağlayıp gönderirsek kazanacağımız 1-2 milyon euro yerine elimizde tutup, okan hoca onu parlatmaya ve geliştirmeye çalışırken biz de taraftar olarak linçlemek yerine destek olursak herkes için daha faydalı olur diye düşünüyorum.

    en kötü ihtimal bize fm'de iyi para/kupa kazandıran oyuncu olarak hatırlanır*.
  • 494
    statüsü bile bile alınan, ancak statünün anayasaya aykırı olduğu da bilinerek, statüsünü nasıl olsa değiştiririz diye düşünülen futbolcu. transfer dönemi başladığında kadroda bulunacak yabancı sayısı hatırlamadığım bir rakamla sınırlıyken, süreç devam ederken ama biz diagne’yi sattıktan sonra sınır yükseltildi. bu durumda oyun sürerken kural değişmiş olmadı mı? transfer sezonunun başında kadroda bulunabilecek yabancı sayısı fazla olsaydı diagne’yi satar mıydık?
  • 464
    basın bilerek olayı manipüle ediyor ki buradakilerin tepkisinden başarılı oldukları anlaşılıyor.

    başkanın kastettiği tff’ye başvurup yerli statüsünde oynatmak değil. fifa’dan milli takım değişikliği izni almak. adam türk milli takımına geçebilirse zaten kimsenin iznine kalmadan yerli sayılacak.

    ama basın gs federasyonla iş çeviriyor imajı yaratmaya çalışıyor. buradakiler bile buna düşüyor.
  • 1530
    böyle devam ederse mertens'in alternatifi kendisi olabilir. 10 numaraya yapılması düşünülen transferin, mertens'in (aldığı ücret de düşünüldüğünde) önüne gelecek bir isim olduğunu düşünmüyordum. oyun sistemimize katkısından ötürü yine ilk tercihimiz mertens olacaktır. yusuf yabancı kontenjanı ayarlanabilirse olası 10 numara transferini rafa kaldırabilir. haydi aslan be!
  • 899
    oynamamasının sebebi kesinlikle türk statüsünde olmadığı için falan değil.

    türk olsa ne olacaktı mesela? nerde oynatacaktık? sağ kanat mı mesela? e zaten orda yabancı kullanmıyor muyuz? rashica yedek bekledeğinde oynayabiliyor mu yusuf? hayır. forvet arkası mı oynayacaktı? e mertens çoğu maç 60'da 70'de çıkıyor, yusuf'u oynatabildik mi yerine? hayır. ya da kerem'in yerinde mi? e yunus'u sağda oynattığımız maçlarda yusuf'u solda oynattık mı? buna da hayır. kısaca statüsü yüzünden değil, yetersizliği yüzünden oynamıyor yusuf. ha bunun sebebi nedir, onu işte net olarak bilmiyoruz. yusuf şu an yetersiz performans veriyor ve oynayamıyor. sebebi adaptasyon mudur, disiplinsizlik midir, sık sık sakatlık yaşaması mıdır ya da gerçekten yetersiz bir futbolcu mudur bunu net olarak bilmiyoruz. benim şahsi fikrim yusuf biraz kibirli bir çocuk. bu illa her zaman kötü bir şey demek değil tabi ki fakat bunu kontrol edebilmek lazım. özellikle barça macerasından sonra buraya geldiğinde rahatça oynayacağını düşünüyordu ama seviyenin kendisinin çok üzerinde olduğu gerçeğiyle karşılaşınca bununla baş edemedi gibi geliyor. bizim şu ana kadar kendisinden net olarak fayda görmemiz gerekiyordu. en kötü bir iki maçı çözmüş olmalıydı. mata gibi mesela. mata'nın ölüsü bile yaptı bunu yani. yusuf da yapmalıydı ama olmadı. okan hoca kendisini fazlaca mı dışarda bıraktı? bilmiyorum bu da tartışılabilir ama şans bulduğu maçlarda pek ışık vermediği de aşikar. yine de ideal kadroyla hiç sahaya çıktı mı dersek ona da hayır. belki de bunu denemek lazım. yani kısaca onlarca ihtimalden bahsediyoruz yusuf için ama hiçbir şeyi de net bilmiyoruz. biraz karmaşık bir durum. yine de en başa dönecek olursak net olarak tek bildiğimiz statüsü oynamasına engel değil. burası çok açık.
  • 56
    menajerinin, avusturya a milli takımı istiyor, a takım seviyesinde davet gelirse türk milli takımını seçecek diye milli takım yetkililerine gittiği, şenol güneş’in ise önce ümit milli takımda kendisini ispatlasın diye veto ettiği söyleniyor.

    şenol güneş anlaşarak ayrıldığı için pek sızmadı bu haberler ama eninde sonunda ortaya çıkacaktır.

    mesut ile benzer durumu pek yok. orada alman milli takımı vardı, kariyer farkı vs. avusturya, isviçre gibi durumlarda ise menajerler türk milli takımına daha yakın duruyor. sıkıntılı durumda yolunu türkiye’ye düşürüp x2 maaş alabiliyorlar. emre mor örneği ortada.
  • 889
    yaşından beklenen çevikliği ve canlılığı gösteremeyen oyuncu. kendisini sadece yunus akgün ile kıyaslayarak kadrodaki yerini ve durumunu görebiliriz. fırsat bulabileceği zamanları da sakatlık sebebiyle kaçırdı. fizik olarak üst vücudu yapılı ancak maç içerisindeki hareketlerinde koordinasyonsuz ve hantal duruyor maalesef. 19 yaşında fiziken mata'dan bir tık yukarıda takılacaksa galatasaray'da şans bulması zor.
  • 232
    uzun yıllar almanya milli takımında oynayıp, 30 küsur yaşında türkiye'ye gelip türkçe bilmeyen mesut özil'in türk statüsünde olması ve 19 yaşında türkçe bilen, anası babası türk yusuf demir'in yabancı statüsünde olması hukukun ve adaletin temel kurallarına ters bir durum.

    galatasaray'ın gerekirse bu durumu mahkemeye taşıyarak oyuncunun hak ettiği yerli statüsünde oynamayı sağlaması gerekiyor.
  • 1464
    barcelona’nın kendisinin vazgeçmesinin sebebi, oynamaya devam etmesi halinde 10m euro’luk opsiyonun devreye girecek olmasıydı. barcelona o dönem finansal krizin dibini yaşıyordu ve oyuncularının tek tek kontratından çıkmak zorundaydı. hatırlayın sene ortasında gerard pique sırf bu yüzden futbolu bıraktı. ffp’den ötürü messi’nin yeni sözleşmesini bile register edemeyecek haldeydiler. koeman yusuf’u sık sık oynattı ama kötü gidiş durdurulamayınca yerine xavi gelmişti. xavi ise kulübün ekonomik durumunu bir katalan olarak herkesten çok düşündüğü ve la masia’dan yakın gelecekte lamine yamal’ın da geleceğini bildiği için kendisine yapılacak 10 milyon euro’luk yatırımı gereksiz görüp belli maç sayısı neticesinde ulaşılacak zorunlu opsiyonu durdurdu ve kulübüne de bunu belirterek geri gönderdiler. yani barcelona’nın kendisinden vazgeçmesinde öyle disiplinsizlik vb gibi bir durum yoktu. iş tamamen ekonomikti ve barcelona oyuncularının parasını ödeyemediği kontratlardan tek tek çıkarken kendisine 10 milyon euro vermek istemedi. tüm olay bundan ibaret.
  • 422
    biraz uzun bir yazı olacak. son 20 yılı ele alacağım. bu konu bugünün konusu değil çünkü.

    öncelikle, yusuf demir’in yerli statüsünde oynaması konusunda girişimlerimizi anlıyorum ama rakip takım böyle bir şey yapsa, çok sinirlenirdim açıkçası.

    zamanında fenerbahçe bu gibi şeylerle çok uğraştı. yabancı serbestliği istedi 2000’lerin ortalarından itibaren çünkü fenerbahçe diğer takımlara göre çok güçlüydü. stadyum olayını bitirmiş, paralı başkan, destek veren taraftar, dolu tribünler falan baya gaza gelmişlerdi. çok iyi kadroları vardı ama yerli oyuncu kıtlığı sebebiyle istedikleri takım kurgusunu yapamıyorlardı. bu yüzden de habire federasyonu darlıyorlardı. hatta mehmet aurelio, wederson gibi oyuncuları türk yaptılar. kimse de hop hemşerim demedi. yabancı serbestliğine izin verilmedi ama yabancı oyuncuların türk yapılmasına kimse ses çıkarmadı. sahi mehmet aurelio, wederson, tita (jaba da olabilir tam hatırlamıyorum) gibi oyuncular neden yerli sayıldı? hatta gittik aurelio’yu milli takımda oynattık. adam sadece birkaç yıldır türkiye’deydi ve alelade bir brezilyalı oyuncuydu. sırf brezilya milli takımında oynamadı diye, o bölgede bir adam eksik diye herifi getirttik oynattık. halı saha maçı oynayanlar bilirler, kiralık kaleciler vardır. kimse kaleye geçmediği için kaleye geçip oynarlar maç boyu. halı saha parasını verirsin, kendisine de üç beş atarsın, gayet win win bir durum olur. aurelio’nun durumunu ona benzetiyorum ben. bi ara bizim lincoln için de türk milli takımında oynatma mevzusu geçti, hatırlayanlar olacaktır. yani bu çok kolaydı bu mevzu.

    galatasaray ve beşiktaş başta olmak üzere, diğer takımlar da destek vermedi dediğim gibi yabancı serbestliğine. fenerbahçe de işte yukarıda bahsettiğim dolambaçlı yollardan giderek kuralı delmeye çalıştı. bu böyle 2010’lara kadar sürdü.

    şike davası baş gösterip, fener çaptan düşünce ve galatasaray tekrar altın yıllarına yakın bir dönem yaşayınca, bu kez ünal aysal yönetimindeki galatasaray diretmeye başladı yabancı serbestliğine. aslında temel mantık barizdi. yerli oyuncular hem nitelik bakımından o kadar iyi değil, hem de gereksiz pahalı. mehmet topuz, ismail köybaşı, tarık çamdal vs. hikayelerini biliyorsunuz zaten. bir tane yerli oyuncu kafasına kaldırsa, hop 3 büyük takım hemen ensesinde. avrupa’da oynama hak getire tabi. burda 2-3 milyon euro yıllık ücret almak varken kim takar 500bin euroyla avrupa’da oynamayı. oyuncular da tembel zaten. eskişehirspor, bursaspor, eski gaziantep falan zengin oldular böyle. şu an hiçbiri piyasada yok artık. bir tek gençlerbirliği işte asansör görevi görüyor ki gençlerbirliği dediğimiz takım önceden çok kuvvetli, asla düşmez denilen takımlardan biriydi.

    dediğim gibi 2010’ların başlangıcından itibaren dümeni alan galatasaray yabancı serbestliği için diretti ama bu kez de diğer takımlar istemiyordu. yalnız şöyle bir durum vardı, diğer takımlar da bu yerli oyuncu enflasyonundan nasibini alıyorlardı. yani bir deliği kapamak için iki üç delik açmaya çalışmak mantıksız bir hamleydi.

    imparator, milli takımın başına geçince kimsenin beklemediği bir anda bunu yürürlüğe koydu. amaç belliydi, hem avrupa’da oynayacak yerli futbolcularımızı çoğaltacaktık, hem yüksek ücretlerden takımlar nasiplerini almayacaktı, hem de yabancı transferleriyle birlikte takımların oyun gücü artacaktı. zamanın çok ötesinde bir teknik adam olan imparator, bu kuralın teorik olarak kendisine zarar verme ihtimaline bile aldırmadan bu kuralı yürürlüğe koydu. yerli oyuncu forma şansı bulamaz dendi, tam tersi oldu, avrupa’ya bir ton oyuncu gitti. milli takım zarar görür dendi, şampiyonaya gittik, büyüklerle küçüklerin arasındaki makas açılır dendi, tam tersi oldu. anadolu kulüpleri düşük bütçelerle aldıkları yabancılarla birlikte makası iyice kapattılar. mesela bu hafta konya ile oynuyoruz. 500 kere yenmişizdir konya’yı. maç evimizde ama acaba gözüyle bakıyoruz. ligdeki her takıma temkinli yaklaşıyoruz. büyük takımlar olarak bizim seviyelerimiz çok yükselmedi ama anadolu kulüpleri baya baya sistem kurdu. 90’ları hatırlayanlar bilirler, anadolu kulüpleri istanbul’a deplasmana çıktığında 11 kişi savunma yapar, diğer kaleye 2-3 kere anca gelirdi. genelde de 4-0, 5-0 falan yenilirdi. şu an biz mesela farklı galibiyetlerimizi 2020-2021 sezonunda aldık. uzun zamandır üç farkla bile galip gelemiyoruz. diğer takımlar da öyle. bu konu ayrı bi konu gerçi.

    yukarıda bahsettiğim gibi, imparator’un bize emaneti olan kural, eksiklikleri olmasına rağmen gayet iyi bir kuraldı. update yapılarak devam ettirileceğine, saçma sapan oynandı ve bugünlere geldik. yani ben anlamıyorum, öyle ya da böyle verim alınan, diğer kulüplerin, yayıncı kuruluşun, taraftarın, spor yazarlarının, teknik adamların çoğunun memnun olduğu kuralı hangi hakla değiştirirsin? kimse kuralın değişmesini istemezken, bu kadar büyük bir kamuoyundan daha büyük kim var ki bunu değiştirmeye gücü yetti? burda artık denilecek bir söz yok. girmek istemiyorum şu siyasi mevzulara.

    sonuç olarak bugün, kimsenin beğenmediği, tam olarak neye hizmet verdiği belli olmayan bir kuralla karşı karşıyayız. şu an hemen hemen tüm takımlar artık bunun değişmesini istiyor ki bana göre de doğru olan o. ben aldığım yabancı oyuncuyu niye yedekte bırakayım kardeşim? ha alacağın yabancı oyunculara kıstaslar getir, milli takımda oynama zorunluluğu koy, kaliteyi arttırmayı hedefle falan amenna. hiç itirazım olmaz. ona göre bulup getirsinler. hatta yaş sınırı getir, ona da itirazım yok ama yedek kulübesine mahkum ettirme, tribüne çıkartma adamı. yazık yani. gelecek sezondan itibaren, kalıcı olarak değiştirilmeli bu kural. bu köhne kuralın hiçbir artısı olmadı ne takımlara ne de milli takıma.

    yusuf konusuna gelmeden yukarıdaki hususlar bahsedilmeliydi. bana göre yusuf yabancı sayılmalı. biz de peşini bırakmalıyız ama bir şartla; dediğim gibi yabancı serbestliği tanınması şartıyla. yusuf, milli takım tercihini yaptı. birilerinin ihmali var ya da yok ama geçmişte kaldı artık. bir tane adamı oynatacağız diye asıl mevzuyu kaçırıyoruz bence. 14+14 kuralı geri geldiğinde zaten yusuf’un statüsünün bir önemi yok. isterse uganda uyruklu sayılsın. hem yusuf’a da yazık. çocuk gelir gelmez binbir tartışmanın içerisinde buldu kendini. umarım medyayı falan takip etmiyordur diyeceğim de çok zor. illa etkilenir. yani bu konuyu yusuf üzerinden değil de genel bir sorun olarak gündeme getirmeliyiz. bu konu yusuf’luk bir konu değil. yönetim kurulumuzun bunu anlaması gerek. umarım kalıcı bir çözüm bulunur. aksi halde 80’lerdeki futbol iklimine geri döneriz bu borçlarla. mertens, icardi falan son yıldızlar olur gelen. biz başka şeylere odaklanırken, tren kaçıyor haberimiz yok.
  • 338
    daha havaalanına inişinde 19 yaşındaki çocuğa yüklenmeye başlayan koca koca adamlar...

    çocuğun ne türkçe bilmediği kaldı, ne şımarıklığı, ne karaktersizliği. bir siz karakterli, bir siz düzğünüsünüz ya şu hayatta.

    şimdi bugünlerde hepsi geri çekilecek. çocuğun ilk tökezlediği maçı bekleyecekler "ben demiştim" demek için. çağımızın futbol hastalığı. evet abi futbolu, psikolojisini, taktikleri, dizilişleri, hepsini en iyi sen biliyorsun.

    taraftarlık ne zaman daha sahaya adımını atmamış, ülkeye daha yeni ayak basmış futbolcuyu gömmekle yapılır oldu bilmiyorum. bu tiplere yüzüne gülüp arkada her haltı yiyen futbolcular layık. ne de olsa artık kupaları alanlar değil kameraya, sosyal medyaya oynamayı bilenler makbul bu hayatta.
  • 217
    evander’den çok daha iyi transferdir. şuanki potansiyeli arda turan’ın 19 yaşındaki potansiyelinden çok daha fazladır. oynarsa arda güler’in pabucunu dama attırır.
    emre mor’la alakası da yoktur. emre mor futbolun ne olduğundan hala tam emin olmamakla birlikte, yusuf demir’in futbol zekası da yüksektir.

    büyük destek verilmesi gerekir. kendisi özelinde değil, tüm genç oyuncularımız için geçerli. bu çocukların arkasında duralım. kerem, yunus, yusuf, emin, hamza ve niceleri.
App Store'dan indirin Google Play'den alın