zamanında 3 sene öncenin
ballon d'or adayı
wesley sneijder'ı 20'li yaşlarındayken ''taraftar ne isterse o oluyor'' diyerek getirmişliği vardır.
''parayı basan herkes alır kardeşim'' falan denmişti hakkında da öyle değil. suyun öte yanının yaşadığı
mesut özil felaketi ortada. posası çıkmamış
sneijder'ı getirmek ciddi bir network başarısıdır.
uzatmadan şunu diyeyim; ligde başkanlık yapanların toplamından daha kaliteli ve kalifiye bir başkanlık yapar. ama bunlar dönmesi için yeterli mi? değil.
football manager oyunlarında başarılar kazanıp ayrıldığınız bir takıma dönerken genelde basın toplantısında ya da yönetimle görüşürken en baş soru şudur; ''bu kadar güzel hatıralar bıraktığınız bir yere dönerken tereddüt etmiyor musunuz?''. bence aysal'ın durumu biraz da bu. her şeyden önce 80 yaşındaki aysal yokluk yönetmeye gelmez. kimse kolay kolay uğraşmaz. dolayısıyla aysal'ın gelebilmesi için taşınmazlar ya da başka konularda ufak da olsa maddi rahatlık lazım ki adam hareket alanı bulsun. yine bir çok insan ''yav para olduktan sonra herkes yönetir kardeşim.'' diyebilir; ama yine o iş öyle basit değil. parayı çoğaltmak, marka değeri, paradan para kazamak vs. vs. hepsi belli bir başarı gerektirir. mesela
yıldırım demirören beşiktaş'a zamanında aysal'dan çok daha fazla harcattı bir dönem dominasyon da kuramadı avrupa'da aysalvari bir dönem de yaşatamadı. aynısı
ali koç için de geçerli.
uzatmadan yokluk demek başarısızlık riski demek. aysal'a da efsane başkan statüsüne ''ama'' düşürme riskini almıyor diye kızmak yanlış. kendince haklı. ''dışardan destek olacağım'' diyip tff ile alakalı bir ekip kurduğu söylendi aspor'da. içeriği ya da amacı nedir bilmiyorum; ama böyle de katkı verecekse güzel yapar.
çünkü sıkıntımız sadece başkan seçip üstüne yıkıp çekilmekle çözülecek seviyede değil. güçlü başkan güçlü yönetim ve aysal gibi insanların yapacağı lobiciliğe de ihtiyaç var.