resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 9876
    ünal aysal’ın en çok eleştirildiği konular sırasıyla sneijder transferi, tarık çamdal transferi, selçuk ve burak ile sözleşme yenilenmesi, fatih terim ile yolların ayrılması, hajroviç transferi, borçların artışı mevzusu.

    2010’da seri a, şampiyonlar ligi şampiyonluğu ve dünya kupası finali oynayan balon dor ödülünü haketmesine rağmen kazanamayan sneijder’i 28 yaşında sadece 7.5 milyon euro’ya transfer etmiştir. şöyle düşünün o dönem fatih hocanın çok istediği amrabat’ı kayseri’den 8 milyon euro’ya almıştık. yıllardır hoca kaka’yı istedi niye alınmadı olayı üzerinden eleştirenler amrabat transferini unutuyorlar. ayrıca hocanın istediği kaka’nın kariyerinin devamını da gördük, sneijder son 15 yılda gelen sansasyonel yıldızlar içerisinde en başarılı transferler diyebiliriz.

    tarık çamdal transferi ile ilgili unutulan olay yerli sınırı meselesi 6+0+4 gibi türk futbol tarihinin en saçma yabancı sınırlaması vardı. yabancı oyuncu tribünde oturuyordu. yerli oyuncular fahiş fiyatlara gidiyordu. ligde potansiyelli olan dört sağ bek vardı. tarık, veysel, salih ve şener galatasaray o dönem üç tanesini aldı fakat aşı tutmadı, verim alınamadı. o dönem fenerbahçe’de serdar kesimal, hasan ali kaldırım, şener özbayraklı gibi isimlere ciddi bonservisler ödedi ve bekleneni alamadı.

    yerli oynatma zorunluluğu nedeniyle burak ve selçuk ile zamlı sözleşmeler imzalandı, bu da o dönem için gayet doğaldı, çünkü iki oyuncuda o dönemde gayet formdaydı fakat ilerleyen dönemde performansları düşünce maaşları göze batmaya başladı. yerli kontenjanı maalesef elini kolunu bağladı.

    fatih terim mevzusu tamamen başkanın ego savaşından kaynaklandı, fatih hocayı eleman olarak gördü, bu dışarıdan bakıldığında normal bir şey gibi görünse de fatih terim’in haketmediği bir yaklaşımdı, yıllarını verdiği kulübün normal bir çalışan gibi görmesini fatih hoca kaldıramazdı. ego savaşı’nda kazanan olmadı kaybeden galatasaray oldu. fatih terim kanlı bıçaklı olduğu tff ile gülerek pozlar vererek anlaştı sonu mahkemelik oldu. ünal aysal ise arkasına desteği alamadığı için başkanlıktan çekildi. fatih terim’in gönderilişinde bir taraf kesin suçlu demek bana absürt geliyor, iki tarafında suçlu olduğu noktalar var.

    hajroviç, endoğan, burdisso transferlerinin olduğu dönem galatasaray tarihinin en kötü transfer dönemlerinden birisidir. özellikle hajroviç ve endoğan transferlerinin yerli kontenjan nedeniyle yapılmış olması ayrı fiyaskodur. hajroviç’in bedavaya gitmesi ayrı bir fiyaskodur.

    borçların artışı mevzusunda ise yabancı para birimi borçlarını kur sabitliyerek tl’ye çevirdiği için belkide şu an borcumuz 2-3 kat artacakken artmamıştır, bu konuda teşekkürü hak etmektedir.

    özellikle bayan ve erkek basketbolda uzun yıllar sonra başarılar gelmiştir. masa başında başkanlık koltuğunun hakkını tff’ye karşı cidden vermiştir. kadıköy şampiyonluğunda karanlıkta alınan kupada dik duruşunun etkisi vardır. 17 hazirsn duruşu türk spor tarihinde bir milattır.

    başkanlık düşüncesi varsa önemli olan kendi isminden çok yönetimidir. çünkü gerek mustafa cengiz’in ikinci döneminde gerek burak elmas yönetiminde gerekse ünal aysal’ın ikinci döneminde yönetimin güçlü olmamasının dezavantajlarını gördük. yönetim kurulu iletişim konusunda(tff ile, taraftar ile, takım ile) ne kadar iyiyse o kadar başarılı olduk. bu seneki başarısızlığın en önemli sebebi de bu tff ile kopuk bir iletişim, taraftar kötü sonuç sonrası bilgilendirilmiyor, takım içinde aile ortamı yok. sezon başı marcao kerem kavgası, arda’nın kadro dışı kalması vs birçok şey yazılabilir.
  • 9877
    kendisinin ilk başkan olduğu sene bir sözü vardı; ben futboldan da futbolcudan da anlamam. ama paradan anlarım diye. kendisinin futbol aklı bülent tulun'du. şov için ronaldinho'yu 5 milyon euroya maaşla getirmeye çalışan, veto edilince kızıp o zaman sizin istediğiniz de olmayacak diyerek xherdan shaqiri'yi de almayan bülent tulun. ilk kurduğu yönetimde ali dürüst, abdurrahim albayrak gibi isimler, fatih hoca falan bülent tulun'un tek karar verici merci olmasını bir nebze engelliyordu. 2. kurduğu yönetimle fatih hocayı da gönderince ortalık tamamen bülent tulun'a kaldı. meydan bülent tulun'a kalınca yapılan transferler; endoğan adili, ızet hajrovic, salih dursun, umut gündoğan, koray günter, lucas ontivero, guillermo burdisso, alex telles, veysel sarı, tarık çamdal, blerim dzemaili, goran pandew, olcan adın, yasin öztekin. şu translerin bazıları mevcut yabancı oyuncularımızı kiraya göndererek yapıldı. haliyle yazın kontejanımızın çok ötesinde bir yabancı oyuncu havuzumuz oluştu. bu transferlerin galatasaray'a büyük zararlar verdiğini o bazılarının farklı amaçlarla yapıldığı o dönem dile getirildi. ayrıca ışıtan gün yine bu dönemde sportif a.ş. de görev aldı. daha sonrası ortak olup fortuna sittard'ı aldıkları menajerogan tarhan'ın futbolcularına sözleşmeleirnin bitmesine daha çok süre varken anlamsız zamlar verildi. taraftar olarak kap bildirimi gördükçe şaşırdığımız bir dönemdi. aysal futbolcudan pek anlamadığı için onu bu konularda doldurmak, işlemek ikna etmek çok zor olmuyordu.

    o dönem yapılan sözleşmeler kulübe büyük zararlar verdi. bazı oyuncular sahaya hiç çıkmadı bazıları çıktığında 3. 4. maçında oynatılacak kadar dahi ışık vermedi. bugün morutan, cicaldau falan tartışıyoruz. o gün o adamların çoğu süre bile alamadılar. ünal aysal'a yakın arkadaşlar ünal aysal'ın o dönem futbol aklı olarak yanında olan yakın dostu bülent tulun tarafından kandırıldığını ve bu transferlerin verdiği zarar, itibarsızlık nedeniyle artık konuşmadıklarını, aralarının açıldığını söylediler. o günden sonra bu ikiliyi hiç yan yana görmediğim için doğru olduğunu var sayıyorum. ünal aysal'ın son fotoğrafında da bülent tulun yokken dr teoman kadıoğlu gibi, muhammed yasin çakmak twitterdan aşina olduğumuz üyeleri gördük. bu isimlerin futbol ile olan ilişkilerini de az çok attıkları twitlerden görüyoruz. sayın aysal bence futbol konusunda bu ikiliye güvenip yola çıkmamalı. farklı görevler tabi ki olabilir, değerli insanlar. ama futbola yabancı oldukları da bir gerçek.

    sözün özü; aysal paralı, güçlü bir başkan. ancak kimlerle geleceği çok çok önemli. zaten bunun çok çok önemli olduğunu da bize 2 ayrı yönetim kurulu listesinin biriyle yazı diğeriyle kışı yaşatarak gösterdi. gerçi kendisi o kışı yaşamamış, kar fırtınasının ortasında bizi bırakıp belçika'da köşesine çekilmişti ama olsun. şayet tekrar aday olacaksa şeffaf bir şekilde futbol aklının kim ya da kimler olacağını açıklamalı(ben zengin biri olsam musluğu tek kişiye vermem, birbiri ile çok iyi anlaşamayan 2-3 kişiye verir denge politikası güderim, böylece ikisi de beni kandıramaz) çünkü bir başkan ne kadar güçlü ne kadar paralı olursa olsun futbol aklı olmayınca olmuyor. bunu ali koç damien comolli ikilisinde de gördük. iyi bir futbol aklı ile çok çok iyi işlere imza atabilir. ama ikinci bir bülent tulun tarafından kandırılma(kendisine yakın kişiler bu tabiri kullanıyorlardı) vakasını kaldıracak ekonomik gücümüz artık kalmadı.
  • 9879
    galatasaray gibi kulüplerin üzerindeki ölü toprağını atması çok büyük ölçüde camianın hava yakalaması ile alakalıdır. işte galatasaray'ın bu havayı yakalaması ünal aysal gibi ışıltılı bi' isimle kolayca sağlanır. edeceği bi' kelime, yapacağı bi' transfer camianın bu havayı yakalamasını sağlar. ümit edelim ki yeniden adaylığını koysun başkanlığa.
  • 9880
    aysal, bu camianın gördüğü belki de en vizyoner başkandı. çünkü (doğrudan kendisinin lafıdır) galatasaray gibi büyük bir yapıyı küçülerek yönetemezsiniz, büyüyerek daha başarılı olarak yönetmelisiniz diyebilmişti. genel kurul, daha doğrusu divan kurulu büyümeden korktukları için tüm projelerine izin vermediler, hatta kendisine vermedikleri izni dursun aydın özbek'e verdiler ve sonuç ortada, riva'dan gelen ilk etap parası ile 2 sezon şampiyonluk alındı, yapılan sözleşmeler ile borç arttı. ben söylemiyorum bunu, mali tablomuz söylüyor.

    aysal bu camianın borç yükünü yönetmeye, parasını yönetmeye gelmiş ve başkan olmuş yegane isimlerden birisiydi. o günlerde riva için olan kendisinin projesine onay verilseydi bugün bambaşka yerlerde olabilirdi bu takım. yani sadece kendisinden sonrakilerle (duygun yarsuvat - dursun aydın özbek - mustafa cengiz - burak elmas) değil kendisinden öncekilerle de (adnan polat - özhan canaydın - faruk süren vb.) karşılaştırıldığında galatasaray tarihinin en "başkan gibi başkan" isimlerinden birisiydi. ki böyle isimler camiaya liderlik etmedikleri için biz şu anda debelenip duruyoruz. bir dursun aydın özbek dönemi (3 sene) nerelere getirdi kulübü farkında mısınız?

    şimdi bazı durumları açıklayayım burada:

    1) kek kalıbına girildiği sezon o kalıptan şampiyon olarak çıkılmıştır. hatta sonrasında "kek kalıbı" benzetmesi yapan kek rakiplere inat store'da kek kalıbı bile satılmıştır. şampiyonluk tam olarak kendi döneminde gelmese de başkanın "6 ayda şampiyon olmuşsunuz, tebrik ederim. bir çocuk bile 9 ayda yapılıyor" açıklaması durumu yeterince özetleyecektir.

    2) kaka veya tadic yerine sneijder'in alınması mevzusu. o dönemki listede 5 oyuncu olduğu terim'in o dönemdeki yardımcısı (hasan şaş) tarafından bile kabul edildi ve sneijder bu listede 3. sıradaki oyuncuydu. 1 kaka 2 tadic. aysal her iki oyuncu için de görüşmeler yaptı ancak maliyetleri yüksekti, sneijder hem sakatlıktan yeni çıkmış olması hem raporlarının buna rağmen olumlu dönmesi hem de uzun yıllar katkı verebilecek bir oyuncu olması nedeniyle 3. sıradan transfer edildi. ki aysal'ın o dönemki inter başkanı ile iyi ticari ilişkilere sahip olması bu transferi diğerlerinden daha kolay ve nispeten maliyet olarak daha uyguna bitirdi.

    3) eboue ve gökhan zan'ın kadro dışı kalma mevzusu: eboue'nin kadro dışısı tamamen o dönemki yabancı sınırlaması saçmalığından kaynaklıydı. bunu hatırlamayanlar varsa diyecek sözüm yok. gökhan zan'ın kadro dışı kalması ise idari bir karardı, hem yaşı hem artık forma giymemesi nedeni ile gitmesi söylendi gitmemesi üzerine kadro dışı bırakıldı.

    4) yapılan veysel - salih vb. transferler. biraz önce bahsettiğim yabancı sınırlaması mevzusundan alınan oyuncular, o dönemki teknik ekibin onay verdiği, bir önceki teknik ekibin de izlediği, scout ekibinin takibinde olan isimler. hem yabancı sınırından kurtulmak hem de kadroyu gençleştirmek adına bu transferler yapıldı ve tutmadı. hatta hajrovic - burdisso ve ontivero transferleri de bu gençleşme operasyonunun bir parçası olarak yapılmıştı, yani bugün 2022'de burak elmas galatasaray'ının yapmaya çalıştığı "genç alalım oynatalım satalım" kafasına o günlerde girilmeye çalışılmıştı ancak olumlu rapor verilen oyuncular tutmadı. olabilir bunda bir şey yok, teknik ekiplerin scout ekiplerinin onay verdiği isimler alınmış ve tutmamış. sanki her transferimiz 10/10 tutuyor da. neyse.

    5) terim'i kovmak için erken seçim kararı alıp yönetimden dürüst ve albayrak'ın çıkarılması mevzusu: burada 2 beyanat var, birisi aysal'ın "biz terim'le konuşurken demirören'i aradım 2 maçlık onay verirken 'başkasına bakalım o zaman biz uzun vade düşünmüştük terim'i'" demesi ve iş iptal oldu sanarken terim'in demirören ile imza merasimine denk gelmesi, diğeri de terim'in "ben 2 maçlık görüşmüştüm, demirören'e 'biz başka hoca buluruz istiyorsanız gelsin size'" denilmesi üzerine prim mevzuları vs. terim'in antrenmanda gönderildiğini öğrenmesi. hep söylemişimdir, 2 tane alfanın olduğu yerde çatışma kaçınılmazdır. aysal baskın, alfa bir karakter. ha keza terim de aynı şekilde baskın bir karakter. çaresiz bir yerde çatışacaklardı, uyum içinde çalışmaları mümkün bile değildi ikisinin, nitekim çalışamadılar. ama sorunun kimden çıktığı benim için burada önemsiz.

    6) dany mi? yapmayın etmeyin.

    7) hajrovic'e de yukarda değinmiştim. gelecek için transfer yapıldı, tutmadı.

    bir kişiyi (kim olursa olsun) yüceltmek için başkasını kötülediğinizde iş döner dolaşır yüceltmeye çalıştığınız kişiye patlar. bir yerde patlar. ne olursa, kim olursa olsun. bunu yapmayın.

    herkesi sadece olduğu gibi değerlendirin. aysal evet bu camianın gördüğü en vizyoner başkandı ancak en büyük hatası baskın seçimleri ve sonrasındaki fazla yetkin olmayan yönetimleriydi. bunları neden yaptığına dair cevabım yok, çünkü kendisinden bu konuda cevap alamıyoruz. ama bunun haricinde projeleri - planları - yapmak istedikleri ile 2011'de geldiği galatasaray'da 2022'de 11 senedir halen başkan olsaydı o projeleri - planları ile onayları alsaydı bugün neler başarabilirdik, bir düşünün.

    gelelim yeniden başkan olur mu? korkmayın be, valla korkmayın. aysal'ı ikna etmeye çalışanlar var başkanlık için ancak ben olacağını çok sanmıyorum. bir daha gelip de bu çamurların içerisinde debelenmez aysal, nasıl olsa yine onay vermezler onun yapmak istediklerine o yüzden gelmez.
  • 9882
    --- alıntı ---
    "ibrasızlık konusu gittikçe ayağa düşmüş bir olay haline geldi. galatasaray’ın artık bundan vazgeçmesi gerekli. yoksa galatasaray kulübü’ne başkan olacak adam bulamayız. ibrasızlık kelimesinin söylenmesine dahi doğru bulmuyorum. ortada bir ayıp yok, büyük yanlış yok."

    --- alıntı ---

    istiyorlar ki her gelen başkan kulubü babasının ahırı gibi yönetsin, hiçbir şekilde denetlenmesin, rahat bırakılsın. kulup milyonlarca euro zarara uğrasın sebep olanlar senelerce takımın başında kalsın.

    meclisten yeni geçecek yasa ile bırak ibrasızlığı , kulubü bir lira zarara uğratan adam bile bunun bedelini ödeyecek. bakalım o zaman sen ve senin zihniyetin neler yapacak? başkan olacak adam bulamayacakmışız. kendi şirketlerini bu şekilde tasarufsuz bir şekilde yönet bakalım nasıl oluyormuş. kulubün parası ve gayrimenkullerı deniz çünkü!
  • 9883
    tüzel kişiliklerin basiretsiz yönetimlere karşı en etkili korunma yollarından biri olan ibra müessesesi hakkında talihsiz açıklamalar yapmış eski başkanımız.

    ibra sadece kulüplerde değil, derneklerde ve şirketlerde de olan bir müessese. bu tüzel kişilikleri yöneten kişileri denetlemek için en gerekli enstrümanlardan biri. sen çıkıp da ibra aleyhine konuşuyorsan niyetin sorgulanır.

    bu kulübün doğru ve iyi niyetli bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. kulübü böyle yönetmeyen herkes ibrasızlıkla karşı karşıya kalmalı. gerekirse yönetim bulunmasın.
  • 9884
    ibra konusundaki görüşlerine katıldığım eski başkanımız. ibra konusu derneklerde kullanılan bir yöntem olabilir ama bizimki gibi idari ibrasızlık, mali ibrasızlık diye ayırarak değil. mali ibrasızlık varsa zaten ortada bir suç şüphesi var demektir ve konu yargısal sürece taşınır. yargı sürecinde de somut delillerle ispatlanması gerekir mali ibrasızlığın.

    ama bizimki gibi ben senin yönetim şeklini beğenmiyorum idari olarak ibra etmiyorum dersen ibra edilmeyen taraf da neye göre bu değerlendirmeyi yaptığını sorar. zaten bunun hukuksal bir karşılığının olmadığı daha önce 2 kez ispatlandı.

    biraz mübalağa olacak ama bunun yerine tüzüğe mali genel kurula futbol takımı ilk 10 sırada giremezse yönetim düşer ve tekrar seçim yapılır yazılsa bile bundan daha fazla karşılığı olur.

    keşke bunlar yerine başkanın başarısızlığı kabul ettiği ve istifa ettiği bir kültürümüz yerleşmiş olsa. çünkü diğer yandan gerçekten galatasaray'ın 2 sene daha burak elmas başkanlığını kaldıracak dinamikleri yok.
  • 9885
    --- alıntı ---
    ortada bir ayıp yok, büyük bir yanlış yok. başarısızlığın karşılığı ibrasızlık olmaz! başarısızlığı başkan ve yönetim değerlendirir. şans ya da güven tazelemek ister. genel kurul da seçimde yanıtını verir. doğru olan budur.

    https://www.hurriyet.com.tr/...izlik-olmaz-42029446
    --- alıntı ---

    bu şekilde de açıklaması olmuş eski başkanımız. anladığım kadarıyla, başkan ve yönetim kurullarına 3 yıl için yetki verildiğini ve idari ibrasızlığın sportif başarısızlığa göre değil de sadece suç seviyesinde büyük yanlışlar olması halinde kullanılmasını istiyor.

    yönetimlerin 3 yıllık sürelerini doldurmalarından yana ama sportif başarısızlık sonucu ciddi bir güven kaybı oluşması halinde, başkanların güven tazelemek için seçime gitmesi gerektiğini düşünüyor. bana göre doğru bir bakış açısı ve kendisi 2014-2015 sezonunun başlarında bu güven kaybını hissettiği an seçime gitmişti.

    ancak, herkes böyle davranmıyor. mesela, dursun aydın özbek yönetimi ciddi eleştirilere ve seçim olsun diye imza toplanması için uğraşılmasına rağmen, seçime gitmemişti. burak elmas'ın da oldukça başarısız bir sezona* rağmen, güven tazeleme niyeti yok gibi görünüyor. bu noktada 26 mart 2022 galatasaray olağan mali genel kurulunda ne olacağını kestirmek biraz zor.
  • 9886
    https://www.hurriyet.com.tr/...izlik-olmaz-42029446

    politik bir açıklama yapmış olan eski başkanımız. kendisi galatasaray'a yeniden başkan olmayı düşünüyor ancak galatasaray başkanı olduğu dönemde pek de iyi geçinemediği ve o günden bu güne yetki olarak kat kat daha güçlenmiş mevcut iktidar varken değil. o yüzden burak elmas en azından türkiye'deki başkanlık seçimine kadar görevde kalsın istiyor. yarın türkiye'de devran geçerse ibrasızlık söylemlerine en üst tondan başlayacaktır.
  • 9887
    çok büyük başkanımızdır ve bir geri döndüm lafı ile tarihin akışı değişir. lakin ki, ibra müessesi ile ilgili söyledikleri zırvadır. genel kurul başkan ve yönetim kuruluna belli bir dönem için yürütme yetkisi verir. tıpkı siyasal iktidarlar gibi. ama bunun yanında tüm çağdaş yönetimlerde denetim mekanizması vardır. parlamentolarda bütçe ve hesap komisyonları nasıl varsa mali genel kurullar da aynı ya da benzer misyondadır. tersi olsaydı, seçimli genel kurul olur mali genel kurullar olmazdı. ya da siyasi iktidarları denetleyen bir bütçe/hesap komisyonu olmazdı. *

    eğer ortada ibra edilmeyecek bir durum varsa, genel kurulda böyle bir düşünce ağır basarsa gayet tabi ibra etmez. aysal başkanım siz, çağdaş idare hukukunun rutin bir yetkisini eleştireceğinize, yeniden idare sorumluluğunu almayı düşünebilirsiniz.
  • 9888
    burak elmas yönetiminin karşı karşıya olduğu ibra edilmeme konusuyla ilgili yaptığı açıklamada...

    --- alıntı ---

    "ibrasızlık konusu gittikçe ayağa düşmüş bir olay haline geldi. galatasaray’ın artık bundan vazgeçmesi gerekli. yoksa galatasaray kulübü’ne başkan olacak adam bulamayız. ibrasızlık kelimesinin söylenmesine dahi doğru bulmuyorum. ortada bir ayıp yok, büyük yanlış yok."

    --- alıntı ---

    ...şeklinde,

    mustafa cengiz yönetiminin ibra edilmemesi üzerine yaptığı açıklamada ise...

    --- alıntı ---

    "ibra konusu genel kurulun takdiridir. ben dahil g.saray'da başkanlık yapmış tüm arkadaşlarımız bu süreçlerden defalarca geçtik. o koltuğa oturan herkes, mustafa cengiz kardeşim dahil bütün zamanını ve bütün imkanlarını sonuna kadar g.saray için harcamıştır. bu bakımdan saygı ile anılmayı hak etmişlerdir. kendisine verdiği hizmetlerden dolayı teşekkür edilmelidir"

    --- alıntı ---

    ...şeklinde konuşan popülist başkandır. o gün genel kurulun takdirine bıraktığı ibra konusunu bugün ayağa düşmüş olarak değerlendirmesini nasıl yorumlamak gerek bilemiyorum.
  • 9889
    galatasaray yönetim ibraları konusunda gayet haklı olan eski başkan.
    aslında söylediği çok sıradışı birşey de değil, mevcut hukuki durum da bu şekilde.

    mealen diyor ki; suç unsuru iddiası varsa ibra etme tamam, ama kalkıp da yönetimleri başarısız olduğu için ibra etmiyorum diyemezsin. e “olağanüstü genel kurul” maddesi boşuna mı var? gideceksin delegelerin yeterli çoğunluğundan imza alacaksın, seçimli olağanüstü genel kurula götürüp yönetimi seçimle devireceksin. başarısızlık senaryosunda bu yöntem çalışır, ibrasızlık içeriği suç barındıran konular ile ilgili, gayet net.
    e böyle olduğu için verdiğimiz hiçbir idari?! ibrasızlık onaylanmıyor hukuk nezninde.
  • 9899
    aday olur mu olmaz mı ne bilgim ne temennim var.
    yalniz olur da gelirse umarım bu sefer "finansal başarı" için gelir. çünkü geçen sefer "ben başarı sözü verdim, borç ödeme değil" demişti, sonra ekstra borç ile kulübü bırakmıştı ama çok başarılıydı o konuda tartışma yok.
    edit: tebrik değil, tevkif gibi temelli değil temenni. merci sentinel
App Store'dan indirin Google Play'den alın