resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 8805
    döneminde en azından bütçesi olan ve rakipleriyle dişe diş mücadele eden futbol dışı branşlar vardı. galatasaray bir futbol kulübünden çok bir spor kulübü olmuştu. bu da mı bir şey ifade etmiyor?

    şu anki duruma bir bakın... bütçesi her yıl düşen ve 3. sınıf baskebolcularla dolu bir basketbol erkek takımı. ligi domine ederken üniversite takımları tarafından alt edilebilen bir takım haline dönen basketbol kadın takımı..

    voleybol takımlarını hiç saymıyorum bile. hala varlar mı hakikaten?
  • 8806
    zamanında kulubü batırdı diyenlerin başını çekiyordum. transfer politikasında selcuk ve burak'a verdiği yıllık ücretler ve 2014'de uzattığı sözleşmelerinden hep rahatsız olmuştum. tabi mancini döneminin ara sezonunda yaptığı boş transferlerin de bunda etkisi oldu.

    ama şuanki tabloya baktığımda kulüp öle değil de şimdiki gibi batırılırmış diyorum. adam öyle ya da böyle 5 senelik transferler yapmış. onun döneminde aldığımız kaliteli oyunculardan dibine kadar yararlandık. şampiyonluklar ve kupalar kazandık.

    şimdi kendisinden bir kez daha özür diliyorum. dursun denen komisyoncuyu gördükten sonra ne denli değerli bir başkan olduğunu anlıyorum.
  • 8808
    aldığı oyuncular sayesinde hala para kazanabiliyoruz, aldığı oyuncular sayesinde şampiyonluklar, avrupa'da çeyrek finaller yaşamışız, aldığı oyuncular sayesinde cnn international falan haberimizi yapmış, henry gibi adamlar galatasaray'ın juventus'u yenmesi sürpriz değil yorumları yapar olmuş, galatasaray ismini dünyaya tekrar hatırlatmışız hala "kötünün iyisi" yorumları yapanlar var burada yahu.

    olm valla dursun özbek bile fazla size yemin ederim.
  • 8810
    kendisi son 10 yılda galatasaray'ın başına gelmiş en güzel şeylerden biridir. böyle insanların kıymetini ancak iş işten geçtikten sonra anlıyoruz maalesef. hataları ile doğruları ile galatasaray'ın en başarılı başkanlarındandır. bugün yaptığımız transferleri yapabiliyor isek kendisinin payı yadsınamaz. hala aldığı oyunculardan para kazanabiliyoruz.
  • 8811
    galatasaray tarihinin en başarılı başkanıdır gözümde. bunu sadece sportif başarı veya sadece başka bir kritere göre söylemiyorum. galatasaray dibe doğru giderken ortaya koyduğu vizyon, rakiplerde yarattığı korku, o elit duruş, türkiye'nin en çok korkulan çekilen adamı akp genel başkanı rte'yi bile korkmadan, yalakalık yapmadan karşısına alabilen biriydi. tüm bunların yanında dört senede üç kez şampiyon olan takımın kadrosunu kurdu, teknik direktörü'nü getirdi, medyanın ibnelikleri, fatih terim ve ahalisinin terbiyesizlikleri, aziz yıldırım'ın, tüpçü'nün, basketbol federasyonu dahil tüm federasyonların, göksel gümüşdağ'ın ve hükümetin türlü oyunlarına rağmen konuşması, duruşu, gerekirse takımı sahadan çekişiyle galatasaray'ımıza çok yakışan bir başkandı.

    gel de yine batırdı desinler gülüşüne kurban olduğum.
  • 8813
    ilk geldiği yönetim kadrosu tam anlamıyla bir ahtapot kadroydu.

    fatih terim ; taraftarlar ile bağlantıyı üst seviyeye çıkarmıştır.

    abdürrahim albayrak ; siyasi yönden bağlantılarıyla hükümet ile aradaki iletişimi sağlamıştır.

    ali dürüst ; federasyon ile iyi ilişkiler sağlamıştır.

    adnan öztürk ; rakip takım yöneticilerinden gelen salvoları karşılamış ve her zaman üste çıkmamızı sağlamıştır. gs başı dik yürürün temsilcilerinden olmuştur.

    ünal aysal ; sinerjiyi sağlayacak yönetimin oluşmasında büyük pay sahibi olan kişidir. ve tabi alayına gider kişiliği ve yöneticilik başarısıyla kalplerde taht kurmuştur.

    gel gelelim büyüme ve gelişme dönemi, tam da bu yönetim yerine yeni kadronun seçilmesi, yerlerine bu özellikteki kişilerin gelemeyişiyle gerileme dönemine girilmesine neden olmuştur.

    dış mihrakların yabancı kuralı ile yapı iyice zorlanmış.
    daha sonra da kalenin içine sızılarak imparator tutsak edilmiştir.

    çöküş dönemi içine girildiği bu dönemden günümüze hala toparlanamadık.

    oysa ki reçete gayet açık değil mi ?
  • 8815
    galatasaray ona doğru gitmektedir.

    aslında galatasaray için mecburi istikamettir. en büyük şansı dursun özbek dönemidir. çünkü bu dönem, başının nasıl yendiğini, kimlerin ona ihanet ettiğini, ünal aysal tarafından galatasaray'a "küstürüldüğü" iddia edilenlerin aslında nasıl galatasaray'a "sırt çevirdiklerini", onun döneminde galatasaray'a nasıl oyunlar oynandığı açıkça ortaya çıkarmıştır. biz zaten biliyorduk da bilmeyenler de belki anlamıştır artık.

    tek korkum bugün "galatasaray'ı kurtarıcaz" edasıyla "rant için muhalefet" edenlerin genel kurulu tekrar dursun özbek'e doğru itmeleridir. zira "yanlış muhalefet, mağdur edebiyatı doğurur". mağdur edebiyatının sonuçlarının neler olduğu konusuna hiç girmicem burası yeri değil. bu satırları "dursun özbek savunması" olarak okuyanların zihinlerini de allaha havale ediyorum *

    umarım muhabirlerle bir olup asparagas iddialar ortaya atan, sosyal medya ekipleriyle twitter da algı yaratanlarla bir tutulmaz da ünal aysal'ı tekrar 2018'de yakıştığı yerde, yani galatasaray başkanı olarak görürüz.
  • 8820
    https://www.cnnturk.com/...etrolde-dev-ortaklik

    ünal aysal ülkenin aydın ve zengin insanlarından biri. ama zenginlerin sahip olduğu refahın halka bir faydası yok.

    türkiye'nin, en büyük sorunu eğitim ve cari açık. cari açık, dış alım - dışa satım yani ithalat ve ihracat arasındaki farktır. türkiye dışa bağımlı, üretmeyen, tüketen, içe kapalı, muhafazakar, tutucu, geri kalmış ve an itibarıyla daha da geriye giden bir ülke. sürekli dışarıdan teknoloji getiriyoruz. araba, telefon, bilgisayar, makina, motor, internet... bunların hiçbirini üretmiyoruz ve büyük paralar ödeyerek bunları ithalat yapıyoruz. eskiden tarım ülkesiydik. sebze ve meyvelerimizi kendimiz üretirdik. artık onları da ithal ediyoruz. yani cari açık durmadan büyüyor. ve bugünkü duruma bakınca daha da kötüye gidecek. çünkü eğitim bitmiş. insanlar adaletin varlığına inanmıyor. ekonomi kötü. bugün 1 dolar satın almak için 3.5 tl, 1 euro satın almak için 4 tl ödemek zorundayız. aslında bu rakamlar daha da ürkütücü. zira zamanında liradan altı sıfır silindi. ama bu sadece kağıt üstündeydi.

    cari açık diyorduk. çok fazla diyorduk. daha da kötüye gidiyor diyorduk. yani durmadan satın alıyoruz. ama karşılığında dışarıya satmıyoruz. çünkü üretmiyoruz. cari açığımızın bu kadar çok olmasını, sağlayan teknolojideki dışa bağımlılığımız kadar, enerjide de dışa bağımlılığımız. türkiye doğalgaza ve petrole sahip değil. yani tüm kış kullandığımız doğlagaz rusya ve iran'ın. petrol de arapların. 1000 seneyi aşkın tarihsel süreçte bu ülkelerle de sürekli rekabet içindeyiz. doğalgaza ve petrole çok büyük paralar ödeyerek, ithalatla sahip olabiliyoruz. ve bu ülke ekonomisi için büyük bir gider. bu madenleri çıkartamıyorsak yada üretemiyorsak, bu madenlere bağımlılığımızı azaltmalıyız. bunun içinde elektrik üretmek çok önemli. rüzgar ve güneşten olabildiğince enerji üretmek çok önemli. suyumuza, fıratımıza, diclemize sahip çıkmak çok önemli. bunları yapacak bireyler için eğitim seferberliği başlatmamız, ilkokullar, liseler, üniversiteler açmamız gerekiyor. ama öyle imam hatip değil. siyasi çıkarlar ve kaygılarla değil. bunlar tamamen bilimsel olmalı. zira bugün türkiye'de, neredeyse her caddede bir cami var. cami sayısı 80.000 ilk okul sayısı 25.000. gelişmiş ülkelerde ise bu üç katı olma durumu tam tersi.

    galaksimizde, dünya dışında yaşayabileceğimiz bir gezegen şu an için yok. ülkesini, toplumunu, insanları, dünyasını seven, sorumluluk hisseden biri olarak ülkemde ve dünyada olanları kaygı ve üzüntüyle takip ediyorum. bu konularda çok doluyum. yukarıdaki ünal aysal'lı linki bir de bu açılardan bakarak tıklayın istedim.
  • 8824
    bu ülkenin her hücresine sirayet etmiş kokuşmuş, korkuya ve yıldırmaya yönelik, tek bir merkezin çıkarlarını mutlak doğru kabul edip rota edinen düzene ben bu oyunu bozarım edasıyla sokulan bir çomaktı bu abimiz. bugün asgari ücretle çalışan bir işçiden tut ülkenin en zengin adamına kadar herkes o merkeze ve onun dayattığı şeylere uymak zorunda. aksi taktirde bir gün maddi manevi herşeyinin sudan bir sebeple elinden alınmayacağının garantisi ne yazık ki yok.

    çok basit ve yakınen yaşadığımız bir örnek stadyum açılışında ölmüş başkanı üzerinden galatasaray'a hakaret edildiği , ki o da kulüp tarihinin en çok protesto edilen başkanıdır, için galatasaray taraftarı ıslıklarıyla yeri göğü inletmiş malum şahıs götüm götüm mekanı terk etmek zorunda kalmış; stad açılışı üzerinden propaganda hevesi kursağında kalmıştı. o gün taraftarı galeyana getiren o zat hemen arkasından terfi sayılabilecek bir mevki değişikliği yaşadı, aynı yıl içinde devlet zoruyla o stadda iki tane propaganda amaçlı organizasyon yapıldı. aradan geçen 6 yılda hala daha stadın çevre düzenleme ve ulaşım projeleri aslına uygun şekilde tamamlanmadı. cebinden bilet parası ödeyip maça gelen taraftara kesilen ceza bu iken milyon hatta milyar liralarla oynayan insanların yaşayabileceklerini tam ölçeğiyle tahmin etmek bile zor.

    işte ünal aysal 30 küsur sene yurtdışında kalmış, tüm mal varlığını oralarda edinmiş, portföyünü orada oluşturmuş bir insan olarak bu düzende adeta dokunulmaz bir noktadaydı. şike konusunda millet ağzını açamazken her fırsatta şike lafını dile getirebilirken, fenerbahçe'nin oyuncağı olmuş tff'ye ayar çekip takımı final maçına çıkarmazken, twitter yasaklandığı zaman takımı üzerinde kulübün twitter adresi bulunan tshirtlerle ısınmaya gönderirken eli bu bakımdan fazlasıyla rahattı. vizyonu ve uluslararası saygınlığı ile yurtdışında fark yaratırken bu rahatlığı ile de yurt içinde fark yaratıyordu. 2000'li yılların başında "galatasaray'a yeni bir yönetim şekli vaad ediyorum" diyerek ortaya çıkmış bir insandı. bu projesini 2-3 döneme yaymış bir insandı. tarihin en kötü sezonlarından birini yaşayan futbol takımını zirveye çıkarıp ertesi sezon şampiyonlar liginde çeyrek final görünce ikinci dönem için eli güçlü bir şekilde genel kuruldan ikinci dönem için onayı aldı. zaten o günkü koşullarda başka bir sonuç çıkması ciddi bir infiale yol açardı.

    yukarda da bahsi geçen sıradışı ve düzene ters davranışlarıyla dikkat çekip göze batmaya başlamıştı fazlasıyla. ancak 96-2000 dönemini andıran futbol takımı sayesinde kimse ciddi bir muhalefete girişemiyordu. o noktada "can simidi" federasyon, medya ve fatih terim marifetiyle köpürtülen eleman krizi oldu. günün sonunda fatih terim'in galatasaray'dan gönderilip(!) iki gün sonra milli takıma gülümseyerek imza attığı süreç yaşandı. kamuoyunda yaşanan dalgalanmanın fırsatıyla kongre üyelerimiz de gereğini yapıp ünal aysal'ı indirdiler. ünal aysal'ın başkanlıktan indirilmesi bile nispeten tartışılabilir bir karar iken üzerine duygun yarsuvat'ın getirimesi bazı şeyleri "kör göze parmak sokma" kıvamına getirir nitelikteydi.

    bu topraklardan hatta bu kafatasçı camiadan bile ünal aysal kalibresinde adamlar çıkar ama onun kadar eli rahat olup birilerine kafa tutabilecek biri mevcut konjektürde çıkamaz...
  • 8825
    durup dururken aklıma gelen başkan,şu olay onun zamanında olsaydı neler olurdu görürdük. yer,gök, her yer sallanırdı.
    ulan kolay mı o kadar galatasaray'a yüklenmek? ulan dursun bir kere şaşırt bizi,çık masaya vur. eyyamcı cüno'dan başla, bu algı operasyonuna kadar, yedi rmilletin salla. yetti artık bir yere kadar.

    http://www.hurriyet.com.tr/...imati-verdi-40620211
App Store'dan indirin Google Play'den alın