resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 7702
    madem bütün borçlardan, kötü gidişten kendisini sorumlu tutuyoruz '' sakın bir daha gelmesin '' diyeceğimize ''gel bütün bunlar senin eserin sen soktun sen çıkar '' demek daha mantıklı olmaz mı?

    kendi adıma ünal aysal'ın bütün yaptıklarının bir plan dahilinde olduğuna inananlardanım. devam etmesine izin verilseydi bu kadar kötü noktada olmayacağımızı düşünüyorum. ama diyelim ki yanılıyoruz. her şey ünal aysal'ın hatası. kaçıp gitmesine izin vermek yerine paşa paşa getireceksin görevinin başına. sevmiyorum ben bu sporcularda da yöneticilerde de başarısızlığın herhangi bir yaptırımı olmamasını. antep maçından sonra oyuncularımızın maç başı ücretlerini tıkır tıkır almış olmalarını da hala hazmedemiyorum mesela. aynı şekilde yöneticilerde öyle. niye izin veriyoruz gitmelerine? taraftar istifa diye florya'yı basacağına ünal aysal'ın evini basmalı hadi başkan ol diye. son söylediklerim geyik bu arada ciddiye alınmasın.
  • 7703
    forbes dergisinin 2011 verilerine göre 775 milyon dolar şahsi serveti bulunmasına rağmen hiçbir branşta galatasaray'a sponsor olmamış ex başkan.

    "geçmiş dönemdeki borçlar onundu, değildi" tartışmasına hiç girmeden bir iki kelam etmek isterim.

    bu sözlükte sayın başkan kadar ekonomik güce sahip herhangi bir arkadaşımız olsa, omzunda gs başkanlığı apoleti dahi olmaksızın seve seve bu kulüpte herhangi bir branşa sponsor olur, kaynak yaratır, ya da transfere katkı verir.

    bu minvalde bırakın başkan olmayı, yöneticilik için dahi adı geçmeyen iş adamlarının* şike sezonundaki zor dönemlerde suyun öteki yakasına moussa sow'ları hediye ettiği apaçık ortadayken, finansal fair play belasıyla uğraştığımız bu dönemde bu adamdan tek bir ses çıkmamasına gönlüm razı gelmiyor.

    bizim sokak dilencisi gibi 10 tl.den bileklik satarak para toplamaya çalıştığımız bir ortamda, 25 milyon euroluk yatının yangın işleriyle uğraşan sayın başkan çıkıp sigortadan aldığı parayı sponsor anlamında kulübe bağışlarsa o zaman benim için efsane başkan olur.

    aksi takdirde 25 milyon euroluk yatında viski içerken aziz'in yaptırdığı ısmarlama galatasaray haberlerini okuyan herhangi bir forbes zengininden farkı kalmayacaktır.
  • 7704
    galatasaray'ın avrupa'dan men edilmesinin baş mimarı, zoru görünce de kaçmış olan; bir zamanlar sevdiğim fakat an itibariyle verdiği zarar gün ışığına çıkmış olan başkan.

    tarih yazacaktır.

    ancak editi: ünal aysal döneminde kupalar, başarılar gelirken gülüyordun yaa alotoftimes kardeş diyen dostlar için söylüyorum, galatasaray'ı bu duruma sokan sneijder, muslera, drogba transferleri değil, hiç oynamayan diğer saçma sapan transferlerdir. bugün galatasaray elindeki "über gereksiz" 15 oyuncuyu çıkartsın, bu 3 oyuncu kalitesinde adam alacak mali gücü tekrar yaratıyor zaten.

    amma ve lakin editi: gelse bugün yine desteklerim orası ayrı.
  • 7706
    galatasaray'ın ffp'den aldığı cezanın baş sorumlusu kendi yönetimi ve fatih terim'dir. aksini iddia eden doğru söylemiyordur zira uefa'nın söz konusu ceza için baktığı sezonlar 2013-2014 ve 2014-2015 sezonlarıdır. bu yönetimin öncesi olan duygun yarsuvat yönetimi geldikten sonra herhangi bir transfer harcaması yapmadığı veya futbolcu sözleşme yenilemesinde bulunmadığı için cezada en ufak bir hatası bulunmamaktadır. dursun özbek bu konu hariç her konuda acımasızca eleştirilebilir ama ffp konusundaki tek büyük hatalı kendisidir.
  • 7707
    kendisinin zamanında uefa ile 200 bin euro karşılığında anlaşma yapılmış ve 2 yıllık süre alınmıştır. bu süre içinde uefa'ya verdiğimiz sözler tutulmamıştır. ortadaki iddialardan birisi anlaşma yapılırken 2 yıl yerine 4 yıllık süre alınabileceği ama o günki yönetimin bu konuyu aceleye getirip, yeteri kadar ciddiye almadığıdır. kendisi alınan cezanın aktörlerinden sadece birisidir. kendisinin zamanında gelen başarılar ve gelirler ortadayken bunları dengeye getirememesi ile kendisi suçlanabilir ve bu durum bence normaldir.
  • 7708
    bundan 12-13 sene önce hukuk fakültesine girdiğimizde "sınavlarda gerizekalıya anlatır gibi anlatın" demişlerdi. o zaman anlam verememiştim ama aslında kastedilen "bu halk ne denirse inanıyor, dolayısıyla kafasında soru işareti bırakmadan anlat" idi.

    şimdi ünal aysal savunucuları diyor ki "adam kulübü x borçla aldı, aynı x borç ile bıraktı, dedeler kaçırdı".

    türkiye cumhuriyeti'nde faaliyet gösteren şirketler ki galatasaray sportif a.ş. bunlardan biridir, türk lirası üzerinden bilanço tutar. aynı şekilde formalar, biletler ve her türlü satış türk lirası üzerinden gerçekleşir. ünal aysal mantığı ile aynı tutarda euro, bilanço bazında geldiğinin 2 katı borç demektir.

    son derece basit mantık.

    öte yandan, önemle söylüyorum; galatasaray divan kurulu'nun kulüp üzerinde herhangi bir yaptırımı yoktur. adı üzerinde tavsiye kuruludur. dolayısıyla ünal aysal, kulüp arazilerini kulüp kontrolü dışına çıkarma isteğini (inanmayan açıp o konuşmayı dinleyebilir) istemesi durumunda genel kurul'a taşır; oylatabilirdi. yapmadı; kaçtı. buna kaçırılma denmez.
  • 7709
    hala gözleri kör olmuşçasına su adami savunacaklar var ya bu sözlükte, en çok da o koyuyor. birazdan büyük başkan oley sloganları atılacak, dursun ozbek ve hamza hamzaogluna hakaretler edilip günah çıkartılacak, sonrasında aysalin yaninda ali durustle gelmesi ve bu kulübü kurtarmasi gerektiginden bahsedilecek. iki yılda bi ceyrek final bir de ikinci tur vurgusu yapilacak, sonrasinda bikac fatih terim demiroren kader ortakligi vurgusu daha yapildiktan sonra tekrar ünal aysalin ne kadar mukemmel bi insan oldugundan bahsedilip tekrar dursun ozbek istifa diye bagirilacak. ama kimse aysalin hata yaptigini soylemeyecek, suan bu konuma geldiysek sebebinin o oldugunu kabul etmeyecek ve aysala asla laf ettirmeyecek.

    yeni turkiyenin ozetidir galatasaray sozluk. güçlü olana resmen tav olunur. ünal aysal gelecegimizin icine sıçar sonra bi güzel sıvayıp gider ama hala arkasinda onun icin ölüp biten bi %50 olur. sonuc anındaki adamlara hele bir de karizmatik degilse ve yeterince güçlü degilse ölümüne hakaret edilir ama bugunlerin sebebi olan adama methiyeler düzülür, arkasindan agitlar yakilir. herkes bilir herseyi ama kimse konusmaz. ama ne yazikki siz sustugunuzda hicbirsey olmamış olmuyor.

    o buyuk baskaniniz galatasarayin kurulus amacina ihanet etmistir. turk olmayan takimlari sayesinde önümüzdeki sene anca hazirlik maçlarında yeneriz. sonra da bu ekonomik tabloyla bi on yıl daha nah yeneriz.

    çok ikiyüzlü var çok. isteyen üstüne alınabilir.

    edit: zuhahahahha en ofsaytlara girince hersey şimdi daha da güllük gulistanlik. homzohomzooglo copsoz, fotoh torom kocto, dorson ozbok ostofo.

    size daha da beterleri mustahak. bu ulkede milyonlarca insan 1000tl ile gecinmek zorunda birakildigi halde iktidara hala oy vererek kendi geleceklerinin icine sictiginda zaten ilgili olmadigim siyasetten tamamen uzaklasmistim, simdi de sayenizde galatasaraydan uzaklasacagim. siz sizi bu rezil hale getirenlere tapiyorsaniz zaten bu rezillikleri hak ediyorsunuz. aysal suan belcikada jakuzisinde ogle keyfi yapsin, siz burda aysal yaglamaciligina devam edip gelecek yil lige odaklanin. ama bundan zevk aliyorsa bi topluluk, onlara mustahaktir bu. boyle devam edin, helal olsun.
  • 7710
    bir dükkanınız var. devren kiraya veriyorsunuz. dükkanı adam ve ailesi yönetiyor. dükkana güzel mallar kaliteli işler getiriyor, fena da para kazanmıyor. ama kirada biraz gecikme var. sonra bu adam parasıyla dolar alıyor, dolar yükseliyor. kiranı ödüyor. işler fena gitmiyor, kiralar düzenli ödeniyor. sonra adam bir kez daha parasıyla dolar almak istiyor. ailesiyle konuşup size diyor ki paramla dolar alacağım, dolar yükselecek. kiranı ödeyeceğim. başlıyorsunuz sızlanmaya hayır olmaz demeye. sonra adamı dükkandan çıkarıyorsunuz. dükkandaki malları yarı fiyatına satıyorsunuz. borçlarını siz kapatıyorsunuz. sonra da adama sövüyorsunuz. yahu kardeşim bıraksaydın da adam dolar alsaydı, belli ki bir planı vardı.
  • 7713
    sövülmeyi hak etmeyen eski başkan. uzun uzun yazacaktım ama ekşi sözlükte bir arkadaş yazmış, alıntıdır.

    --- alıntı ---

    bilmeyenlerin, bilmeden ahkam kesenlerin galatasaray spor kulübünü bartırdığını iddia ettiği galatasaray spor kulübü eski başkanı.

    şimdi öncelikle biraz tarih dersi vermek gerekli bunu söyleyenlere.

    galatasaray spor kulübü 1996 yılından bu yana, yani 20 yıldır borçlu durumda ki ilk borçlu duruma geçtiği zaman kulüp başkanı alp yalman ancak bu borçluluk durumu o zamanlar yönetilebilir halde.

    kontrol edilemeyecek hale gelmesinin başladığı zamanlar ise 2000 yılı ve sonrası, yani faruk süren'in başkanlık yaptığı dönemin sonları. 2000 yılında ne oldu peki kulübü borçları kontrol edemez hale getirecek. 2000 yılında uefa ve süper kupa'nın kazanılmasının gazı ile inanılmaz derecede yanlış iki uygulama yapıldı. öncelikle sportif aş diye bir garabet kuruldu. sportif aş.'nin kurulmasındaki garabet nedir diye soranlar olacaktır illaki, şöyle anlatayım; sportif aş.'nin kurulmasıyla spor kulübüne bağlı iki tane aş. ortaya çıktı: futbol aş. ve sportif aş. futbol aş. sadece giderlerin bulunduğu, sportif aş. ise sadece gelirlerin bulunduğu iki kurum. bu ne demek? futbol aş. yapısı gereği sürekli zarar eden bir kurum, sportif aş. ise sürekli kar eden. bu yetmezmiş gibi bir de sportif aş.'nin hisselerinin %21'i, 21 milyon amerikan dolarına aig adlı yatırım fonuna satıldı. mevzu bahis 21 milyon dolar stadyum maketlerine harcandı ve galatasaray spor kulübüne en ufak bir fayda sağlamadı. bu işlemin asıl garabeti de şurada, dönemin yönetimi sanıyordu ki aig bu fona kar artsın diye para akıtacak, bununla beraber bu şirket gitgide büyüyecek ve kar inanılmaz boyutlara ulaşacak. ancak kazın ayağı öyle olmadıl tabi ki, aig bir kuruş daha para yatırmazken anlaşmada bulunan bir madde ile her sene %25'lik bir oranda temettü dağıtımı, yani kardan pay istiyordu ve bunu sadece kar eden sportif aş.'ye ortak olduğundan sportif aş. bilançosu üzerinden yapmak istiyordu. bu da ortaya kara ortak ama zarara ortak olmayan bir yatırımcı ortaya çıkartıyordu. böylece kar eden şirketin elde ettiği kardan da tam olarak faydalanamıyordu galatasaray spor kulübü, üstüne bir de sürekli zarar yazan ve bu zararı da gitgide büyüyen bir şirketle de uğraşmak durumunda kalıyordu.

    2004 yılında bu sistem anlaşmazlığa neden oldu ve iş tahkime gitti. aig anlaşmalara ters hiçbir şey yapmadığından haklı bulundu ve tek çözüm ortaya çıktı, bir sulh anlaşması çerçevesinde hisselerin geri alınması. ancak galatasaray spor kulübünde hisseleri geri alabilecek bir kaynak yoktu çünkü hem kar eden şirketin tüm karını alamıyor hem de büyüyen bir borca sahip olan diğer şirketi kompanse etmeye çalışıyordu. hisseler eğer geri alınamazsa da kulüp kayyuma devredilecekti sulh anlaşması gereği. ortaya o dönemlerde kulübe yeni üye olmuş ünal aysal ortaya çıktı ve dönemin yönetiminin ricasıyla o hisseleri satın aldı, 32.5 milyon dolar vererek. dönemin galatasaray spor kulübü yönetimi aysal'ı bu satın alımı yapmak için 1 yıl sonra hisseleri almaya söz vererek ikna etmişti.

    zaman geçti ve 2006 yılına gelindi. aysal'a söz verilen 1 yıl sonra hisseleri geri alma işlemi 2 yıldan fazla süre geçmesine rağman gerçekleşmemişti. ayrıca o dönem fifa tarafından shepar'a ödenmesi gerekirken ödenmemiş borç için karar çıktı ve galatasaray spor kulübü 1.5 milyon dolar ödemeye mahkum edildi fifa tarafından. ve o dönem bu 1.5 milyon dolar için adnan polat önderliğinde bağış kampanyası düzenlendi, yani kulübün kasası tam takır, üstelik bağış kampanyasından da o mebla toplanamadı zaten. dönemin başkanı özhan canaydın, ünal aysal'a kulübün hisseleri daha bir süre alamayacağını ve isterse hisseleri piyasaya satabileceğini söyledi bu gelişmeler üzerine. ünal aysal hisseleri 38.5 milyon dolara piyasaya sattı böylece. yani aldığı bedelden 6 milyon dolar fazlasına .o 6 milyon doların da 3.5 milyon dolarını kulübe verdi ünal aysal dönemin yönetiminin açıklamalarına göre. yani 6 milyon dolar kar edebilecekken 2.5 yıl için sadece 2.5 milyon dolar kar etti ve hiçbir zorunluluğu yokken kulübe de 3.5 milyon dolar kazandırdı (fatih altay'lının iddia ettiği, hisse senedi satışlarından inanılmaz derecede büyük kar işte bu, 2.5 milyon dolar). böylece kulüp sorunsuz şekilde fifa borcunu da ödeyebildi.

    2010 yılında adnan polat yılların garabetini ortadan kaldırabildi, sportif aş. ile futbol aş.'yi birleştirdi. ancak bu işlem için gerekli olan 80 milyon doları yayın gelirlerine temlik koydurarak ve riva arazisini ipotek ettirerek karşılayabildi. ayrıca belirtmek gerekir ki doğru düzgün bir gelir yok ortada o dönem ve kulübün borcu 300 milyon dolar seviyelerinde yani yaklaşık 450 milyon tl, öz sermaye ise eksi 251 milyon tl (31 aralık dolar kuru 1.55 tl). her şey stadyum açılışına endekslenmiş durumda, yeni stadyum açılacak ve böylece kulüp kurtuluş yoluna girecek. ve beklenen gün geldi; olaylı stadyum açılışı, adnan polat'ın gereksiz hareketleri sonucu tepki çekmesi ve ibra edilmemesi sonucu başkanlığa vedasını da beraberinde getirerek. ve bunun üzerine tarihi oy farkıyla ünal aysal dönemi resmen başladı.

    2011 yılında ünal aysal hisse senedi satışı yaptı çektiği çok büyük tepkilere rağmen, kuruluş tarihinden bu yana ilk defa kulübün hisse oranı %55'e düştü ancak böylece 180 milyon tl gelir elde edildi. bu 180 milyon tl ile vadesi gelen borçlar ödendiği gibi takım da yenilendi. bununla da kalmadı ünal aysal, 2012 yılında bedelli sermaye arttırımını gerçekleştirdi, tamamen yasalara ve düzenlemelere uygun olarak, diğer borsada işlem gören şirketler nasıl yapıyorsa öyle. bu arttırım ile hem öz sermaye düzeltildi hem de şirket 118 milyon tl kar etti. 2013 yılında ikinci sermaye arttırımı talebini yaptı ünal aysal yönetimi. bu noktada garip şeyler olmaya başladı işte. genelge üstüne genelge çıkmaya, sportif aş.'lere özel yönetmelikler hazırlanıp devreye alınmaya başladı. ve bu talep bu genelgelere dayandırılarak spk tarafından reddedildi. 2013 yılında bu yönetmeliklere ve genelgelere uygun olarak yeniden sermaye arttırımı talebi yaptı aysal yönetimi. bir şirketin sermaye arttırımından gelir elde etmesinin önüne geçilmesini sağlayan bir şart ortaya koyarak sermaye arttırımına izin verildi spk tarafından. ünal aysal yönetimi bu şarta rağmen sermaye arttırımını yaptı ve böylece sportif aş.'nin öz sermayesi uzun yıllar sonra ilk defa pozitif bir değere geçti (o dönemlerde beşiktaş eksi 300 milyon tl, fenerbahçe eksi 250 milyon tl, trabzonspor ise eksi 100 milyon tl öz sermayeye sahip yanılmıyorsam).

    2014 yılının sonunda ünal aysal görevi bıraktı. yılsonu bilançılarına göre açıklanan borç 811.5 milyon tl, yani 340 milyon dolar civarı (31 aralık dolar kuru 2.33 tl, ünal aysal'ın geldiği tarihten gittiği tarihe kadar doların artışı %51 yaklaşık). yani o kadar "kulübü batırdı gitti" bağırtısı sadece 40 milyon dolar için ki o dönemde sneijder, drogba gibi adamlar da alınmış, külüp avrupa'da yine adından söz ettirir hale gelmiş, kulübün yıllık gelirleri 2.5 katına çıkmış (50-60 milyon tl'den 150 milyon tl'nin üstüne), öz sermayede 300 milyon tl'ye yakın iyileştirme gerçekleştirilmiş .

    kısaca tüm o "kulübü batırdı gitti" bağırtısı 40 milyon dolar için, bir yıldız futbolcu parası hatta bazıları için yetmeyen bir para. 1996 yılından 2010 yılına kadar yapılan 300 milyon dolar borç ve öz sermayenin teknik iflas durumuna gelmesi konuşulmazken sürekli 40 milyon doları konuşuyoruz son 2 yıldır ve bu adama yüklüyoruz son 20 yılın hesabını. sizce neden, onu da siz düşünün artık...

    --- alıntı ---
  • 7714
    bugün galatasaray'ın avrupa'dan men edilmesinin en önemli sorumlusudur. bu ffp olayını gerçekten ciddiye almamış bu adam ve yönetimi iplememiş yani. bize bir şeycik olmaz mantığıyla hareket edilmiş tamamen.

    ya arkadaş vallahi bazılarının beynine gerçekten oksijen gittiğini düşünmüyorum. hala ısrarla aldığı borçla bıraktı diyen insanlar var. bunu söyleyen ya ünal aysal'a aşıktır ya da aysal'ı savunarak başkalarını suçlamak istiyordur. galatasaray gibi yönetilen örgütlenmelerde seçimle iş başına gelen adam gelmeden önce vaatlerde bulunur. bu vaatler genelde eksik, yarım kalmış ne ise onu düzeltmek adına verilen vaatlerdir. örneğin, kulübün sportif başarıya ihtiyacı varsa dersinki şu şu oyuncuyu alcam ya da alt yapıya yönelcem vs. stadı eksikse stat yapıcam dersin. yine maliyesi bozuksa maliyeyi düzelticem dersin. ünal aysal sportif başarı kısmında çok çok başarılı oldu ilk 2 senesinde ama mali konularda ise bir o kadar rezalet bir yönetim sergiledi. niye mi? 2 sene üst üste tek başına şampiyonlar ligi gelirlerini aldı bu takım 2 kere şampiyonluk primi aldı dünya kadar. bu başarı üzerine insanlar store'lere aktı. stad gelirlerini bir şey diyemeyiz zaten 2021'e kadar temlikli yanılmıyorsam. bu başarılar gelirken bir o kadar da sponsor olmak isteyen oldu.

    şimdi soruyorum aysal galatasaray'ı devir aldığında maliye olarak rezalet bir durumdaydık neden? çünkü zerre sportif başarımız yoktu sponsor olmak isteyen çok azdı taraftar bir o kadar tepkiliydi. yani gelir kaynağı olarak hiç bir şeyimiz yoktu. zaten türkiye'de sportif başarı olmadan gelir olmaz. batılı bir ülke değiliz batılı gibi yönetilen bir kulüp ise hele hiç değiliz. o yüzden gelir giderimiz tamamen başarıya endekslidir. başarı olmadan gelir olmaz bu ülkede mümkün değil. sen şimdi o kadar başarıya rağmen bitmiş bir galatasaray maliyesini aldığın gibi bırakıyorsan ya sen iş bilmez beceriksiz birisin ya da dedikleri gibi galatasaray fakirleşirken birileri zengin olanları zengin ettin. yani kulüpte çok büyük bir yolsuzluk oldu.

    yine bu aldığı gibi bıraktı borcu diyenler hangi konuya istinaden diyorlar bunu? eğer bunu ceza almamız sebebiyle buraya yazıyorlarsa burası yanlış adres. biz burada galatasaray'ın tüm bu borçlanma mevzusundan ziyade uefa ile olan anlaşmanın yerine getirilmemesi konusunu tartışıyoruz. yoksa galatasaray'ın borcu hep oldu yine olacak. uefa senin borcun var ben seni avrupa turnuvalarına almam demiyor. gelir gider dengen düzgün değil düzelt diyor. bugün real madrid'in borcu 1 milyar dolar. ama bunu düzenli ödeyecek kaynağa sahipler. yani mesele çok borcun olması değil düzenli bir yapılandırmanın olması.

    özetle yönettiği 3 sene boyunca kulübe mali olarak tek bir çivi çakmamış, kazandığımız başarıların kredisini kullanmıştır. onu da doğru düzgün kullanamamış bugün ceza yememize sebebiyet vermiştir.
  • 7715
    dany dediler aldı
    bruma dediler aldı
    veysel sarı dediler aldı
    kaka dediler daha iyisi var al dedi.
    bu kime pas atacak al amk drogba dedi.
    şike yapanlara en net duruşu o gösterdi.
    en iyi gs store yonetimiyle nurettin kantarelli ile al dedi bu adamdir . ağizdan salyalar aka aka zevkten 4 köşe eden ürün nirvanası yaşattı.
    s.kerim böyle adaleti basketi fenerbahçe'yi dedi takımi pisliklerin önünden çekti.
    tam sermaye artırımıyla şu an herkesin yaptığı ama ne hikmetse bize siyaseten yasaklanan olayla level 4 bir şampiyonlar ligi takımı olacakken önü kesildi.

    ilk terk edeni de bu taraftar unutmayacak.

    hakkım helaldir.
  • 7716
    galatasaray'a geldikten sonra sırasıyla "kendi" istediği hocaları yazıyorum. martin jol, roberto mancini, mustafa denizli, cesare prandelli. istemediği bir tane adam vardı. kendisine zorla kabul ettirilen bir tane adam vardı. fatih terim. o zorla kabul ettiği adam olmasa başarılı olarak kabul edilir miydi acaba çok merak ediyorum. o adamı egosuna yenilip kovduktan sonra git gide dibi görmüş, en son kek kalıplarının içinde poz verirken gelenden geçenden dört yiyince de başarısızlığı öngörüp kaçıp gitmiştir. ama o herkesten dört yiyen galatasaray yönetim ve hoca değişikliğiyle aynı sene üç kupa kazanmıştır. uefa kupasından sonra kulübe üye olmuş, kalbinde galatasaray sevgisinden başka hiçbir şey taşımadığına inandığım büyük galatasaraylıdır kendisi. alınan men cezasının baş sorumlusudur.
  • 7720
    hamza hamzaoğlu dururken, men cezasının sorumluluğunu ona yüklemek fenerbahçeliliktir, adiliktir, şerefsizliktir. testisleri öpülesi başkandır. hem kim onun gibi spor yapabilir? kim onun gibi cildine dikkat edebilir? hee kim? söyleyin bana. nasıl kovdu ama "parator"u. kovdu ama parator bıraktı kulübü. ama kovdu yani çok karıştırmayın o kısmını. durun biraz bağırayım da söylediğim mantıksız şeyler kaynasın arada. ohomoz vooooorrr. ohomoz vooor. ohh be rahatladım. entry bu kadar yeter. şimdi gidip paratoru savunan bütün yazarların nick altına terimist, fanboy, çılgın bediş falan yazayım bir de öyle rahatlayayım. o da yetmezse strawpoll anketi açar sözlükte paylaşırım. terim'i ne kadar sevmiyorsunuz diye. üç tane de seçenek koyarım. 1 - hiç. 2 - bıraktı bizi allah belasını versin. 3 - ohomoz vooooorrrrr demirörenin yanında mutluluklaaar. sonra bu ankete benim gibi düşünen 60-70 kişi katılır; ben de sözlüğe girer bakın kimse terimi sevmiyor diye kanıtlarım. hadi ben biraz rahatlayayım.
  • 7721
    2 mart 2016 günü, uefa'dan ffp kriterlerine uymadığımız için aldığımız cezanın yüzde altmışlık kısmının tek başına sorumlusu olan isimdir.

    fenerbahçe, tarihinin en kötü günlerini yaşarken, beşiktaş uefa'dan ceza alıp melemenli günlere selam çakarken,

    kulüp tarihinin en çok para kazandığı günleri yaşarken ontevideolara, burdisolara saçma sapan isimlere para saçarken kulübün ekonomisini kendi

    düzeltmek yerine egosuyla camiayı uçuruma sürükleyen bu ismi değil savunmak yanında durmak bile abesle iştigaldir yazıktır,günahtır.
  • 7723
    ocak ayında yaptığı 19 milyon dolarlık transfer ile kulakları çınlayan eski başkanımız, ama bilinmez ki 2014-2015 sezonunda türkiye kupası ve lig şampiyonluğunu alan takıma duygun yarsuvat tarafından hamzaoğlu dışında takviye yapılmamıştır. bu adamın bıraktığı takım sayesinde lig ve şampiyonlar ligi gelirleri ile kulübe 150 milyon lira girmiştir döviz kuru ile 60 milyon dolar girmiştir. kısaca adam başkan olmadığı süreçte bile kulübün kasasına söylenen ocak ayı trasnfer döneminden çok daha fazla para sokmayı başarmıştır. gelin görin ki duygun yarsuvat tarafından bir kuruş transfer parası harcanmasa bile şamiyonluk gelirlerine rağmen yine de kulüp zarar edilerek dursun özbek'e teslim edilmiştir. demek ki olay ünal aysal dönemi değil daha öncesidir. mesela faruk süren dönemidir, mesela rahmetli canaydın dönemidir. galatasaray'ın geleceğini satan galatasaray'ın bu günlere gelmesine sebep asıl sorumlular bu kişilerdir.
  • 7724
    bugün yaşanan tablonun baş sorumlusu olan eski başkan. yüreği varsa geri gelsin kurtarsın bu bataklıktan bizi.
    adam geldi iki şampiyonluk yaşamış, işleyen yönetimi dağıttı. lütfü arıboğana 1 milyon euro maaş verdi. nerede çakal var yanına topladı, kaç menejer kulüp üzerinden zengin oldu.
    ulan soma yararına oynanan maçların gelirlerini bile cebine indiren bir güruha başkanlık yaptı son döneminde. hala gelmişler ünal aysal dileniyorlar.
    yüreksiz, sıçıp batıran, bu günleri bildiğinden kaçıp giden eski başkan.
  • 7725
    uefa ffp dahilinde kulüplerin gelir-gider dengesini baz aldığı ve borç miktarını bir mazaret olarak kabul etmediği için, mali tabloda gerçekleştirdiği iyileştirmelerin -uefa nezdinde- bir önemi olmayan eski galatasaray kulübü başkanı.

    olayların sıcağı sıcağına anlaşılmaması gayet normal. ancak sonradan pişman olmamak için temkinli açıklamaların yapılması, sözlükte(ve vs. sosyal medyada) temkinli konuşulması gerekiyor. uefa'nın denetime aldığı sezonlar ve uefa'nın ceza verme kriterleri ortada. bu da ünal aysal'ın başkanlık yaptığı döneme denk geliyor. buradan uefa'dan gelen bu cezanın aslan payı aysal ve onun yönetimine kalıyor.

    buraya kadar her şey düz mantık. gayet net görünüyor. ancak her olayın öncesi ve sonrası olduğu unutulmadan bakılması gerekli. galatasaray 2000 sonrasında içinde bulunduğu mali tablonun bu noktaya gittiği açıktı. gemi su almaya, batmaya başlamıştı. dahası sportif başarıda da aşağı giden bir durum söz konusuydu. sonrasında geçen dönemi uzun uzun anlatmayayım. sportif başarısızlık yanında, stat açılışında yaşanan terbiyesizlik* ve sonrasındaki dönemin başkanının tutumu, camia'nın bir kurtarıcıya ihtiyacını doğurmuştu. bu kurtarıcı bir önceki krizde de başvurulan kişi ünal aysal'dı. (bkz: aig olayı) neredeyse genel kurulun tümünün* mutabık olduğu bu isimden başka biri de öne çıkamamıştır.

    ünal aysal başkanlık konuşmasında tek bir vaatte bulunmuştu. bu da sportif başarıydı. ardından yaşanan olaylar hepinizin gözünün önünde. burada alınan cezanın yalnızca görünen kısmı aysal'a aittir. bugünkü kulübün mali olarak durumu 1997'den bu yana gelen çeşitli beceriksizliklerden ve çarpık tüzükten kaynaklanmaktadır. denetleme mekanizması çalışmamakta, genel kurul belirli bir grubun, o grup da belirli bir kişinin işaretine bakmaktadır.

    o dönem için(2011) ünal aysal'ın yerinde olacak herhangi bir başkan alternatifi olmadığı gibi ve o dönemde sportif başarıyı gerçekleştirecek her yönetim de mevcut mali tabloda benzer harcamalarda bulunacaktı. zira o herkesin üstlendiği, herkesin hesabını sorduğu ama ne hikmetse nereden, kimin tarafından getirildiği sorgulanmayan 1 milyar liralık gelir, benzer profildeki oyuncu profili harcamaları, kulübün marka değerinin yükseltilmesi ve buna bağlı olarak taraftarın ve sponsorların kulübe çekilmesi ile sağlanabilecekti.

    2011 öncesi avrupa'da(uefa kupasında) bir iki parlama dışında varlık gösteremeyen, ezeli rakibinin gerisinde kalan bir camia, 2011 sonrası son 14 yılının altın çağını yaşamıştır. bugün de bunun bedeli ödenmektedir. galatasaray'ın geleceğini çarçur etti diyerek aysal'ı suçlayacak olan olursa, aysal öncesindeki tabloda geleceğin nasıl göründüğünü sözlükteki geçmiş başlıklara girerek görebilir. 1 yıllık men elbetteki galatasaray'ın mazisinde kocaman bir lekedir. ancak bu leke son 4 yılın değil, yıllardır süre gelen mevcut mali tabloyu oluşturan yönetimler ve bu tabloya rağmen başarı bekleyen* taraftarındır. zira gelir gider dengesinin tutturulması durumunda, sportif başarıyı sağlamak mümkün olmayacaktır. bu da geçmişten gelen mali yükümlülüklerin galatasaray'ın üstündeki ağırlığındandır.

    galatasaray kısa süren bir rüyanın ardından mevcut şartlarıyla 2011 yılına dönmüş durumdadır. ne eksik ne bir fazla. burada da ünal aysal'ın hem rüya yaşatması hem geminin batışına yeteri kadar tepki vermemesi, onu gri bir noktaya koymaktadır. ne simsiyah ne bembeyaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın