resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 4751
    defolsun gitsin diyenlerin yerine kimi dusunduklerini merak ettigim, galatasaray futbol tarihinin en iyi kadrolarindan birini sadece 1.5 senede copluk denen takimdan kurup, ayni takimi 2 sene ust uste sike sike sampiyon yaptirdiktan sonra avrupaya galatasaray ismini tekrar hatirlatan baskan. simdi ne yazikki, bazilari gibi hakem odasi basmadigi, oyunculara oynayin yoksa bitiririm sizi lan tarzi magandaliklar yapmadigi, bir telefonla her turlu lafi saydirdigi galatasaray dusmanlari'nin evine kosan, milli takimi galatasaray'in onune koyup ilk firsatta galatasaray'i satan, vizyonu amrabat yigit gokoglan ve niceleri olan fatih terim denen ego manyagini galatasaraydan kovdu diye elestirilen, beyefendi, kulturlu, herseyden once basarili galatasaray baskani.
  • 4753
    hiç bir başkanı saha sonuçlarına göre değerlendirmedim ve camia mensupları tarafından da bu şekilde değerlendirilmemesi gerektiğine inanıyorum.

    benim galatasaray başkanından öncelikli beklentim olaylar karşısında ve her ortamda galatasaray başkanına yakışır duruşu gösterebilmesidir. bu konuda ünal aysal'ın son derece başarılı olduğuna inanıyorum. özelliklede ülkenin geçirdiği bu zor günlerde. unutulmamalı ki bir çok futbol adamı ve kulüp bugün sporu ve ülkeyi yöneten karanlık zihniyete biat ederek ve boyun eğerek ayakta kalıyor. benim için böyle bir dönemde en önemli şey bu boyun eğmeme meselisidir. şampiyonluklar ve başarılar gelip geçer. takım her sene şampiyon olacak diye bir kaide yok. asıl önemli olan ve kulüpleri ayakta tutan şey böylesi kaotik dönemlerde gösterdiği dirayetli duruştur.

    bu duruşun da ötesinde ünal aysal'ın futbola bakışını ve yönetim anlayışını da doğru buluyorum. bununla birlikte bazı önemli konularda uygulamada geciktiğini düşünüyorum. baştan beri ünal aysal'ın dile getirdiği ve benimde hayalim olan kulübü profesyonellere teslim etme meselesinden bahsediyorum. bu konuda uygulamada çok geri kaldık. özellikle iyi bir sportif direktör bulunamadı. ünal aysal'ın en büyük yanlışının bu olduğunu düşünüyorum. bir an önce galatasaray'a yakışır bir sportif direktör bulunmalı ve sözleşme imzalanmalı.

    velhasıl şu ortamda kesinlikle istifa etmemesi gerektiğini, ancak kulübü profesyonellere teslim etme konusunda biraz daha hızlı hareket etmesi gerektiğine inanıyorum. bu arada almanya'da başlattığı alt yapı çalışmasını ve bu konuda kurmaya çalıştığı organizasyonu, bu kulübün şampiyonlar ligi kupasını alma yolunda atılmış en büyük adım olarak görüyorum.
  • 4755
    ulan,
    adam ekonomik olarak batan kulübü aldı, sermaye arttırımıdır, şampiyonlar ligi geliridir, öyledir böyledir bir şekilde düzlüğe çıkardı.

    üstüne wesley sneijder, didier drogba gibi maddi anlamda, bırak aq maddi anlamı, aynı zamanda manevi anlamda da hayal bile edemeyeceğimiz adamları getirdi.

    o özendiğimiz avrupa kulüplerindeki yönetim bazında başarının anahtarı olan kurumsallığı şiar edindi.

    3. senesi içinde başkanlık mevkisinde bulunduğu galatasaray'da, galatasaray ilk 2 senesinde türkiye liginde şampiyon oldu ve senelerdir katılamadığımız şampiyonlar liginde gruplardan çıktı, 1 senesinde de çeyrek final oynadı.

    galatasaray, herkesin ölüp bittiği 'gençleştirme operasyonuna' başladı.

    bir takım her sene şampiyon olacak diye bir kanun mu var amk? nerede görülmüş böyle bir şey? hiçbir şey yoksa takımın yaşlanıyor lan. elbette arada rakiplerin de şampiyon olacak. sen her şeyi mükemmel yapsan sistem müsaade etmez zaten böyle bir şeye. hani derler ya 'eşyanın tabiatına aykırı' bu o işte.

    yani bu adam başarısız öyle mi? bu adam gitsin öyle mi? vallahi size hakaret etmemek için kendimi zor tutuyorum. sözlükten uçmak falan da sıkıntı değil ama harbiden zor tutuyorum. bu kadar vizyonsuz, dar görüşlü nasıl olunur amk aklım almıyor lan? şu kadar sürede, şu işleri başaran adama nasıl 'başarısız' diyebilir aklı baliğ olan bir insan? nasıl gitmesini isteyebilir?
  • 4756
    yenilgi sonrası sağlıklı düşünemeyen bünyeleri bize göstermiştir.

    galatasaray olarak süper bir jenarasyon yakaladığımız dönemde bile ancak 4 sene üst üste şampiyon olabildik. hatırlayamayanlar için: http://tr.m.wikipedia.org/...C4%B1_2010-11_sezonu 2010 senesi. başkan adnan polat. frank rijkaard ile yola devam edilmiş, pahalı fakat başarısız ve kırılgan kadro tutulmuştur. işlerin iyi gitmediği görülünce ekimde rijkaard kovulmuş, yerine taraftarın çok sevdiği hagi getirilmiştir. ancak geçen seneden gelen pahalı transferlerin yükü, loca gelirlerinin bağlanması kulübü mali bir krize sokup saçma sapan transferler yapmamıza neden olmuştur. (bkz: robinson zapata) (bkz: bogdan stancu) (bkz: emmanuel culio) sonrasında hagi de gönderilmiş, bülent ünder takımın başına getirilmiş, takım tarihinin en kötü sezonunu geçirerek 8. olmuş, adnan polat yönetimi idari yönden ibra edilmemiştir.

    o ara mali krizden çıkmak için taraftar, zengin iş adamı ünal aysal'ın başkan olmasını istemişti. adnan polat yönetimiyle çalışmak istemeyen fatih terim, teklifi kabul edip takımın başına geçti. bu sene toparlanırız, seneye kesin şampiyon oluruz havası vardı ilk başta. herkes ünal aysal'ın cebinden bir şekilde para vermesini bekliyordu. öyle olmadı ama bir önceki sene hayal dahi edilemeyecek transferler ediliyordu. evet bu transferler melo, muslera, ujfa gibi isimlerdi. sonrasını hepimiz biliyoruz. şampiyonluklar, çeyrek final...

    ünal aysal gitsin. peki gitsin. gittiği gün şampiyonluğu bize mi verecekler? yeni gelen başkan 10 yıl üst üste şampiyon mu yapacak bizi? ya akıl var mantık var. rakip olarak hemen hemen senle aynı sayıda taraftara sahip bir takım var. bu sektörden ekmek yiyen binlerce kişi var. her sene şampiyon yaparlar mı seni? dünyanın en ahlaklı ülkesinde(!) böyle bir şey olabilir mi?

    ne istiyoruz gerçekten anlamıyorum. olası bir başarısızlıkta karar alamadan gönderilmek istenen bir başkan var ortada. o zaman başkan filan olmasın. kulüpteki tüm kararları oylamayla taraftara sorsunlar. ne gerek var başkana?

    ünal aysal babamın oğlu mu ki savunuyorum? hayır. ben o günlerde gece galatasaray için ağlayıp, gündüz formayla gezen bir taraftarım sadece. ünal aysal'a şans vermek gerektiğini düşünüyorum.
  • 4757
    kendisi bu takım için elinden geleni yapmıştır ve yapmaktadır. kendisinden önce getirilemeyecek düzeyde oyuncular getirmiştir. 2 sene üst üste şampiyonluk gelmiş takım 10 sene sonra şampiyonlar ligi çeyrek finali görmüştür.

    her konuda fatih hoca'nın elini güçlü tutmuş. fatih hoca da en iyi bildiği işi yapıp galatasaray'ı uçurmuştur.

    ama bir şekilde aralarındaki anlaşmazlıktan sonra hoca değişimi gerekmiş ve yine üst düzey bir hoca olan roberto mancini ile anlaşılmıştır.

    roberto mancini'nin de istediği tüm transferler gerçekleştirilmiş ve takımın başarılı olması için gereken tüm adımlar atılmıştır.

    bu saatten sonra sahada oynanan futboldan futbolcular ve hoca sorumludur.

    burak'ın gol kaçırmasının, selçuk'un performansının düşmesinin, drogba'nın jübileye çıkmasının sorumlusu yönetim veya başkan değildir.

    kusur arıyorsanız futbolcuda veya hocada ararsınız. kulüp başkanıyla ne alakası var bu konunun
  • 4758
    kimseyi yenilgi sonrası düşünemiyor, aklı başında değil, yok efendim hakaret ederim gibi argümanlarla eleştirmeyin abi. açık söylüyorum.

    fatih terim fanboyu muyum? belki de öyleyimdir. he tamam, ergenim.

    bak şimdi, kimse ünal aysal'a bi bok yapmadın demiyor. bi sürü şey yaptın, bi sürü iyi şey de yaptın. eyvallah. fakat sen en başından, fatih terim'i bu takıma getirirken bülent tulun gibi çapsızlarla çalışmayacağını bilmiyor muydun? egosunun üst seviyede olduğunu bilmiyor muydun? biliyordun, bilmiyorsan da bileceksin abi. şimdi bana fatih terim egosu yüzünden demeyin yani. neden biliyo musunuz? çünkü abi fatih terim'de ego varsa ünal aysal'da fazlası var. sanki amk ünal aysal sürekli alttan aldı da sonunda dayanamadı falan. net söyleyeyim, tamamen başkan olmasının verdiği imkanla fatih terim'i antrenmandayken, yüzüne bakamadan kovdu. yani tamamen mevki abi. düşün, koltukları değiştir. terim başkan, aysal teknik direktör olsaydı o da onu kovacaktı. neden, aysal'da da ego tavan çünkü.

    şimdi ikinci olay. bu iş türkiye'de o seviyede değil abi, anlatabiliyo muyum? avrupa'da başarılı olmanın yolu türkiye'de başarılı olmaktan geçer. bunun başka yolu yok. liverpool premier lig'de 10. olur belki ama sonra gider uefa avrupa ligi'ni alır. ama sen alamazsın. alamazsın abi, net kere net alamazsın yani. çünkü o vizyonun yok henüz. o planlaman yok. diyeceğim şu, diyorsunuz ya iki senedir şampiyonlar ligi gruplar bilmemne. şimdi bi düşünün, ünal aysal'ın geldiği ilk sezondan beri mancini olaydı takımın başında.

    söyleyeyim mi ne olurdu? belki o grupları bile göremezdin. hadi gördün, uefa avrupa ligi hayal olurdu. hem de öyle sneijder'siz drogba'sız falan. ohooo.

    türkiye'deki bi takımın avrupa'da -haliyle türkiye'de de- başarılı olması için tek bir yol var abicim. ne biliyo musun? türk oyuncular. neden? çünkü kaliteli olanları çok az ve takımdan kesme olasılığın yok. süreklilik kazanmış yabancı 11 adam elde edemezsin yani türkiye'de. yani ne yapacaksın? süreklilik kazanmış en az 5 6 tane kaliteli türk adamı olabilecek en iyi seviyede tutacaksın, onların organizasyonunu iyi yapacaksın. sonra da yabancıları o organizasyonun içine katacaksın.

    bu 15 sene önce en az 7 8 türk oyuncu gerektiriyordu, şimdi biraz yabancı sınırlaması esneyince bu sayı 5 6 ya düştü.

    türk oyuncu organizasyonunu iyi yapabilecek yabancı teknik adam bulabilirsin. adam evrenseldir mesela, herkesle iyi anlaşabiliyordur, liderdir, takım içi dengeleri korumayı biliyordur, olur.

    kim mi bu adam? örnek mi istiyorsun? rijkaard değil mesela. mancini değil. erik gerets olabilir. hagi de değil mesela. ama lucescu olur.

    şimdi gelelim ana mevzuya, bu işi türkiye'de en iyi yapan adam kim biliyor musun? kime sorsan, eğer özel bi düşmanlığı yoksa tek bir cevap vermeli bana göre: fatih terim.

    şimdi ben net olarak şunu söylüyorum: sneijder'i almasan da olur. drogba'ya gerek yok. ortalama birkaç tane yabancı al, sneijder kadar kaliteli olması şart değil. ujfalusi'yi al, elmander gibi adamları al örneğin. melo'yu al.

    ama sonra en kaliteli, parlayan türk oyuncuları al. mesela selçuk inan'ı al, burak yılmaz'ı al, efendime söyleyeyim arda'yı takımda tut, ya da semih gibi bir türk defans daha al.

    sonra koy takımın başına fatih terim'i, bitti abi senin görevin. git kulübün ekonomisiyle, kurumsallığıyla ilgilen. yaparsın, o konularda başarılısın biliyoruz. ama fatih terim'e dokunma abi. biliyoruz hepimiz, dokunursan sıkıntı çıkar. fatih terim de sıkıntılı adam çünkü.

    ama madem başarı istiyorsan, madem bana diyorsun ki oktay mahmuti'yi başarılı olmadığı için kovdum, başarılı adama dokunma o zaman abi. fatih terim'e dokunma.

    sneijder, drogba, iyisin başkan, büyüksün başkan, fakat fatih terim?

    guti gibi adamlar getirme bize başkan, ruhumuzu koruyacak adamları takımda tut.

    eyvallah.
  • 4760
    kral olmak derdinde.
    başarıyı paylaşmak istememekte.
    başkan ya yönetime aşağıda örnekleri bulunan adam gibi adamları alır ve zayıf yöneticileri değiştirir veya değiştirmeyecek tek adam yolunda ilerleyecekse hiç vaktimizi ve paralarımızı harcamadan istifa etmelidir.

    ali dürüst
    mehmet cansun
    ali sabancı
    yiğit şardan
    abdürrahim albayrak
    adnan öztürk
    cemal özgörkey
    ebru köksal
    refik arkan
    işın çelebi
    murat akdilek
  • 4761
    tek başarısı istemeye istemeye teknik adamlık koltuğunu verdiği ama sonradan 4. yıldızı takarsa beni iyice ezer artık diye düşünüp kovduğu imparator'u takımın başına getirmek olan başkan.

    terim play-off'a rağmen ilk senesinde bu takımı şampiyon yapmasaydı o takımı ne o övgüler dizilen drogba-sneijder ikilisi gelirdi ne de mali olarak düzlüğe çıkardı kulüp.

    aysal'ın ilk sene takıma harcadığı para ortada. muslera da dahil 10 milyon euroyu geçmez toplasan bonservisleri. büyük paralar saçıldı da terim başarılı olduya işi getirenlerin gözüne girsin bu bilgi.

    gerçi aynı aciz arkadaşlara göre aziz içeri girmese şampiyon da olamayacaktık ya neyse. salla.

    edit: 10 milyonu geçiyor toplam harcanan bonservis diye mesajlar geliyor. beyler arda'yı 13 milyona sattık sanıyordum ben. meğer beleşe gitmiş çocuk. yazık olmuş yani.
  • 4762
    savunulurken söylenen şey bizi bataklıktan alıp çıkardığı, lakin tekrar o bataklığa sokunca ne önemi kalıyor, neden eleştirilemiyor ben anlamıyorum. eyvallah 2 sezonda gayet güzel gidiyordu her şey, ama bir yönetme hatasıyla, saçma sapan yönetici değişiklikleriyle bizi tekrar bitirdi. ülkeyi domine edecekken fenerbahçe ve beşiktaş'tan daha sorunlu, daha siyah bir tabloya büründük. burada da bir zahmet eleştirilsin, hem de gayet hakketiği şekilde sertçe. savunan adamların argümanları, nedense bana ''yol yaptı, havalimanı yaptı, ekonomiyi büyüttü'' diye savunulan bir siyasetçiyi anımsatıyor.. ee kardeşim yaptı da, bizi biz yapan değerleri ne yaptı? kurumsallaşma ayağına her şeyiyle fenerbahçe'ye benzedik yemin ediyorum. oyuncuların ruhsuzluğundan, yönetim ya da hocanın basın açıklamalarına, her şeyiyle benziyoruz karşı yakaya. avrupa kupalarında oynamak bizim geleneğimizken, pozisyonsuz maçta yürüye yürüye eleniyoruz, her anadolu deplasmanında nefretle karşılanıyoruz, işin kötüsü, aziz yıldırım gibi savunulan bir de başkanımız ve onu benzer şekilde savunan taraftarlarımız oluştu. sonumuz hayrolsun.
  • 4764
    bulunduğumuz rezil durumda beni tek mutlu eden şey hayatın kendisi ve kendi gibi düşünen yöneticilere öğrettikleridir.fazla kibirli olmayacaksın bu hayatta.istenildiği kadar savunulsun,avrupa görmüş,kültürlü,eğitimli denilsin.iş hayatı olanlar az çok bilir.aslında ünal aysal tipik parası çok olan ve parası olduğu için hayatta herşeyin en iyisini kendi bildiğini sanan türk patron tipidir.böyle düşünen insanlara hayat bazen bunun böyle olmadığını o kadar acı bir şekilde gösterir ki bir anda o çok övündükleri ama tamamen parayla kazanılmış karizmaları sıfırlanır.kimse kusura bakmasın hem kendi ayağına hem de galatasaray'ın ayağına sıkmıştır.hizmetleri tabi ki olmuştur;ama bana göre başarılı olarak görüldüğü sezonlarda başarının büyük kısmı fatih terim'e aittir.kendisinin en doğru hamlesi,ki o da bildiğiniz üzere kendi isteğiyle yapılmamıştır fatih terim'i takımın başına getirmek olmuştur.iş hayatında kendisi gibi yönetici çoktur.bunlar genelde çok iyi eğitim alırlar,şirketleri büyür,paraları artar ama bir şey hep eksik kalır.medyatik olmak.daha basit tabirle ünlü olmak.aslında herkesin koltuk sevdası olarak adlandırdığı durumun altında bu yatar.herşeye sahip olurlar ama sokağa çıktıklarında bir futbolcunun,bir şarkıcının,bir dizi oyuncusunun gördüğü saygının onda birini görmezler.acı ama gerçek bu böyledir.televizyonda görünmek sokaktaki insanın sana olan saygısını yanlış da olsa bir anda hayal edemeyeceğin şekilde arttırır.bunu yaşayarak görmüş biriyim.kendi mesleğim oyunculuk çünkü.işte tam bu yüzden sadece ünal aysal değil,türkiyede bulunan kulüplerin başkanları o koltuğa sevdalanırlar.hiç kendinizi kandırmayın.dertleri öyle kulübe hizmet falan değildir.nadiren süleyman seba gibi adamlar çıkar öyle ama çok nadir.elinizi vicdanınıza koyup söyleyin.sizce ünal aysal galatasaray'ı bizim kadar seviyor mu?başkan olmadan önce maçları deli gibi takip ediyor muydu?işinden gücünden feragat edip televizyon karşısında yüreği küt küt atıyor muydu?cevabı koskocaman bir hayır.bunun benzeri bir örneği şöyle vereyim.galatasaray lisesi mezunu bir arkadaşım var.şu anda türkiye'yi bırakın dünyanın en önemli şirketlerinden birinde çalışıyor.birlikte geçen sene bekir'in kendi kalesine attığı arena'daki galatasaray-fenerbahçe maçını izledik.ben her pozisyon kalp krizi geçiriyorum,gol olduğunda deli gibi seviniyorum,yüzümden bile anlaşılıyor nasıl mutlu olduğum,nasıl tutkulu olduğum.arkadaşımın yüzünde sadece ufak bir gülümseme ve samimiyetsiz tebrik tokalaşmaları.bu bahsettiğim çocuk bu arada çok büyük bir ihtimalle ileride önemli bir yöneticimiz veya başkanımız olacak.bizi onlardan ayıran şey bu işte taraftar olarak.tutku,aşk,adanmışlık.yarın öbür gün ünal aysal başkanlığı bırakacak.maçları belki takip edecek,belki etmeyecek.ama biz yine orada olacağız.işimizden,vaktimizden,harçlığımızdan,hobilerimizden vazgeçeceğiz ve yine bağıra çağıra galatasarayımızı destekleyeceğiz.çünkü biz aşığız.kişilere,şöhrete,paraya,başarıya değil.renklere aşığız.kendi adıma söylüyorum ben o culio'lu,kazım'lı,zapata'lı maçları bile büyük heyecanla destekle izledim.yine izleyeceğim.yine son ana kadar destek vereceğim takımımıza.her zaman olduğu gibi galatasaraylı olmaktan gurur duyuyorum.umarım bir gün yöneticilerimiz de glatasaraylı olmanın bütün kimliklerden daha önce geldiğini anlarlar.bu aşkı yaşarlar.ama hiç zannetmiyorum...
  • 4768
    dün maç sonu taraftarın tepkisinden sonra ne hissettiğini merak ettiğim başkan. amk sen git şu kulübü nerelerden nerelere getir, üç beş salak çıksın istifa diye bağırsın sana. merak ediyorum , mesela mou taraftarı şampiyon olamadıkları her sene yönetim istifa diye bağırıyormu? ya da real madrid taraftarı? yetmedi mi harcadığınız yönetimler?

    biri bana aşağıda ki çelişkiyi anlatabilirmi?

    ne yönetim ne futbolcu ne ne mancini, tek sevdalı taraftar, yönetim istifa!!

    bu mu senin sevdan? işler kötü gidince kelle istemek mi? bu mu senin büyüklüğün? asaletin?

    fenerbahçe'nin taraftarından fazlanız yok eksîğiniz var.

    insanın galatasaraylılıktan soğutuyorsunuz

    edit: vurun vurun, özhan canaydın'ı da yediniz, şimdi arkasından ağlıyorsunuz. size aziz yıldırım müstahak.
  • 4769
    galatasaray klübü yöneticisidir. işler kötü gidiyorsa yada ileride kötü gidebileceğini öngörüyorsan gerekli değişiklikleri yapmak, önlemleri almak yöneticinin görevlerinden biridir. ünal aysal'ın burada yaptığı hata fatih hoca ile durumun kötüye gittiğini düşündüğü anda hocayı değiştirmeyip arkadan dolanması. fatih hocayı madem istemiyordu, takımın kötüye gittiği yada gideceği gibi bir düşüncesi vardı değişikliği geçen sezon bittiğinde yapmalıydı. bu durumda taraftarın aşırı tepkisinden çekinmiş olabilir, fakat o tepkiyi oynadığı kumar şimdi tutmayıncada görecek. en azından bu işi sene başında yapsaydı mancininin herhangi bir bahanesi olmayacak ve sene boyunca daha iyi bir futbol izleyebilecektik belki ve şampiyonlukta bu kadar geride kalmayacaktık. hamle zamanı doğru olsa aldığı riski en aza indirecekti. taraftarın kötü bir maç sonrası teknik direktöre ve başkana bu kadar yüklenmesi beklenebilir, büyük ihtimalle taraftar iki gün sonra sakinleşir. fakat takımdaki muhalifleri ve takımın karışmasını isteyen bir kısım medya bu işin peşini bırakmaz. hem kendisini, hem mancini'yi yıpratır durur. bu durumda aysal'ın hemen değişmesi takıma çok bir katkı vermeyecektir. terim'in bu saatten ve yaptıklarından sonra dönmeside çoğu insanın içine sinmeyecek ve terim'de bunu büyük ihtimalle kabul etmeyecektir. mancini'nin tazminatı ayrı bir mesele.
    burada yapılacak en doğru hareket mancini'yi destekleyecek aysal, adam gibi bir transfer planı yapacak, hatalardan ders alınacak, gitmesi gerekenler gönderilip nokta transferler yapılacak ve seneye güçlü girilecek. ayrıca federasyon bir şekilde fenerbahçe'nin güdümünden çıkarılacak, belki en önemli nokta budur. eğer federasyon aynı kafa ile devam edecekse zaten bu işi bırakıp gitmeli. 3 senede yapılanlara bakılırsa başkan başarısız değildir, fakat arkamıza aldığımız rüzgarı kendi eliyle kesmiştir. bizim insanlarımız duygusaldır, ezilmiştir. habire mağdur edebiyatı yapmayı sever, mağdurum izlenimini verdiğinde seni destekler. futbol camiamız bir olay olsada aylarca konuşsak diye göbek atar. yabancıları hele adam belli bir seviyenin üstünde ve zenginse çok sevmez. bu yüzden doğruyu yapmak çoğu zaman kolay olmayacaktır ama iki gün daha o koltukta oturacağım diye top çevirmek kaçınılmazı geciktirmekten başka bir işe yaramaz. top çevirmeyip, kangren olmuş yerleri kesecek ve devam edeceksin. başarısız olursan sonun her halükarda gitmek. en azından doğru olduğunu düşündüğün hamleleri yap ve ileride pişman olma. tabi bu işlerden hiç anlamayıp, başkalarının güdümü ile hareket ediyorsan başa geleni çekersin.
  • 4770
    şu an neler hissettiğini, düşündüğünü tahmin edebiliyorum. fatih terim'i yolladığına pişman olmayabilir çünkü bile isteye yolladı onu ama seçime gidip yönetimi yenilediğine deli gibi pişman bence. şükrü ergün, mehmet cibara ile floryadan sorumlu oldu dün gece apansız. ama ikisini toplasan bir abdurrahim albayrak bile etmez. hele ali dürüst hiç etmez. bana kalırsa istifa etmemelidir. ama yönetimini komple değiştirmelidir. hatasını anladığını düşünüyorum. umarım döner hatasından. kaybedilen ise sadece bu sezon olarak kalır umarım.
  • 4771
    geldıgınden berı takımı ekonomık olarak duzluge cıkartmakla, 2 defa sampıyon olmakla savunulan baskanımız. fatıh terım ıcın aynılarını soyleyınce lınc edıldık burada. semıh kaya'nın oynamasında bıle fatıh terım'ın katkısı yok dendı. ne yanı sımdı bu adama basarılı dıyosanız terım'de basarılı oluyor. ayrıca bı laf vardı terım ana okulundakı takımı lıseye cıkardı sımdı unıversıte ıcın mancını geldı. bu nasıl bır unıversıte? yanlıs tercıh mı yaptık, kaydırma mı yaptık ben anlamadım.
  • 4772
    bana kalırsa tek hatası taraftarın nefret ettiği isimleri sırf profesyonel diye yönetimine katması oldu. sezon sonunda herkesin katılabileceği tarihte seçime gitmeli, camiaya birlik beraberlik mesajı vermeli ve yapabiliyorsa eski yöneticilerini bir araya getirmeli. mancini'nin başarısızlığında asılacak olan ilk ismin takımın efsanesini sezon ortası kovması sebebiyle kendisinin olacağını da ön görmüştür diye düşünüyorum.

    ancak bizde şöyle bir hastalık var. terazi yapmasını bilmiyoruz, ya da yapmıyoruz. çevremdeki herkese 2000 yılındaki zirvede başkan ünal aysal olsaydı şimdi nerelerde olurduk hiç düşündünüz mü diyorum? "omo fotoh torom ontromondo kovoldo." cevabını alıyorum. böyle olmaz.
  • 4774
    basarili baskan dedigin sözlukteki ceo'lara göre takimi her sene sampiyon yapacak. yoksa basarisiz baskan sayiliyor. sportif basariyi her seyin ustunde tutmak o kadar sacma ki...

    ne saniyordunuz? her sene sampiyon olup her sene sampiyonlar liginde final mi oynayacakti takim? hani bu dediginizi real, barca vs yapamiyor.

    bu sene olmaz, seneye sampiyon olur takim. ama önemli olan ekonomik ve kurumsal anlamda stabilitedir.
  • 4775
    tek bir şey umuyorum, yakalandığı adnan polatvari kurumsallık sendromunu hemen atlatsın.

    forever rijkaard vardı hatırlarsınız, istikrar da istikrar demiştik. olmaz başkan, sen de mancini de mancini deme.

    yoksa olacaklar şunlar, gelecek yıl sezon başı faciası, mancini'nin gönderilip yerine 99 2000 neslinden birinin getirilişi(ki en muhtemel aday tugay, olmazsa arif falan olabilir), rezalet bir sezon, sonrası malum.

    yapma lütfen.

    not: tugay'ın takımdan erken ayrıldığını biliyorum, o neslin efsanelerinden sayılabileceğini düşünüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın