bir dönem final maçının oynanacağı stad sezon başında belirlenir ve her sezon farklı bir il seçilirdi. hatta uefa kupası kovalayan galatasaray türkiye kupası finalini antalyaspor ile diyarbakır'da oynamıştı. "memleketin her tarafına futbol götürülmesi" adına olumlu bir hareketti bu. yıllar geçtikçe işler değişti. son birkaç sezondur final maçına gelindiği zaman öğreniliyor nedense nerede yapılacağı. isim hakkı satılıp yayın hakları şifreli bir kanala verilen, yani bir marka değeri olarak pazarlanmaya çalışılan bu organizasyonu düzenleyen zihniyetin bir stad seçimini bile son anda mecburiyetten seçmesi çok trajikomik duruyor açıkcası.
ayrıca bazı çevreler tarafından ne kadar önemsiz, hatta gereksiz bulunmaya çalışılsa da avrupa kupasına katılım hakkı vermesi gerçeği hep göz ardı edilir bizim ülkemizde. ülkemizdeki "üç büyük"ler ve "diğerleri" gerçeği düşünüldüğünde birçok takım için avrupa kupasına katılımın bir hevesten ziyade fuzuli bir iş olacağı gerçektir. buna istisnai sezonlar dışında finale çıkan takımlardan en azından birinin zaten sıralamadaki yeriyle avrupa vizesi almış olduğu da eklenince "endüstriyel" anlamda biraz da olsa hak verilebilir belki. ama bazı sezonlarda da bu "büyük" takımlar için kurtarıcı olma ihtimali vardır. örneğin beşiktaş ile bir kazaya kurban gitmezse bu sene türkiye kupası finali oynayacak olmak kazanamasa bile fenerbahçe'ye avrupa kupası yolunu açacak, yabancı transferi konusunda az da olsa bir kolaylığın yanı sıra ekstra bir gelir sağlayacaktır.
* * birşeyleri hor görmeye, küçük görmeye o kadar alışkın olan toplumumuz ve medyamız tarafından önemsenmese de ortalama 9-10 tane maç oynanarak kazanılan bir kupadır. hoş avrupa kupasında bir tur atlamayı bile sanki senede 4-5 tane avrupa kupası kazanıyormuşuz gibi küçük görüyoruz ya, neyse...