• 1654
    acilen yerli futbolcuların sözleşmelerini sabit kurdan türk lirasına cevirmesi için gerekli işlemleri başlatması gereken kurum.(vergi işine girmiyorum bile) gariban halk yastık altındaki dolarlarını, altınlarını türk lirasına çevirirken, milyoner futbol adamları ve futbolcular da fedakarlık yapmalı. milli ve yerli isek ilk onların bunu teklif etmesi lazım aslında. ben adamım, sen adamsın, o adam diye ortalıkta gezmekle olmuyor bu işler.
  • 1658
    bugün 11.08.2018 olmasına rağmen 17-18-19 ağustos’ta oynanacak olan maçların programını hala yayınlamamış olan kurum. şu tarz bir şeyi özel sektörde yapsanız, örneğin gelecek haftanın üretim programını bir hafta kalmışken sipariş yönetimi ve planlama birimleri yayınlamasa o gün çalışanlar işten atılır. sizin yapacağınız işin...
  • 1660
    galatasaray'in 3.hafta ic sahadaki alanyaspor macini pazartesi gunu saat 21.45'e koyan olusum. hem tatil donusu is gunu, hem saat 21.45, hem de ilk 4 haftada galatasaray'in ikinci kez haftaici oynayacagi bir mac. fenerbahce ve besiktas'in ilk 4 haftada haftaici oynayacagi mac sayisi sifir.

    mustafa cengiz yonetimi galatasaray'in haklarini savunmak zorundadir. bu planlama neye istinaden yapiliyor tff'ye sorulmali. en yuksek ortalamali seyirciye sahip takimin macini hangi akla hizmet pazartesi'ye, ustune ertesi gun de is varken 21.45'e koyuyorsunuz ?

    galatasaray'in hakkini savunan olmazsa daha cok pazartesi-cuma bozuk zeminde mac oynariz, ustune ic saha macimiz pazartesi 21.45'e verilir. gecen sene de cok gorduk bunlari.

    https://twitter.com/...214385330802688?s=21
  • 1661
    mustafa cengiz savunmaya kalksa da değişen bir şey yok. yapılanlar sehven yapılmış hatalar değil. adamlar bilinçli şekilde bize haksızlık yapıyorlar. başkan gitse bıyık altından gülüp gönderirler. işimiz zor. anladıkları dil bir tokat bir yumruk monoloğu. onu yiyince de hemen ağlıyorlar.

    galatasaray ile aynı değerlere sahip değiller. aynı amaçlara sahip değiller. dertleri ülke futbolu da değil. galatasaray taraftarını düşman bellemiş bir kurum. kabul edip ona göre hareket etmeliyiz.
  • 1662
    günahımdan daha az sevdiğim ve her daim altımızı kazmaya çalışan federasyon. lakin maçlarımızın şu aşamada hafta içine gelme sebebinin fenerbahçe, beşiktaş ve başakşehir'in ön eleme maçları olduğunu düşünüyorum. biz avrupa maceramıza başlayana kadar bu üç takım muhtemelen 3 maç daha yapacaklar ve o yüzden bizim maçlarımızı o maçlara göre ayarlıyorlar.
  • 1664
    açıklanan ilk 4 hafta fikstürü ile bir kez daha tam bir oç (oğuz çetin)'lik örneği sergilemiş kurumdur.
    hadi ali dürüst'e etkisiz eleman demek bile gerçekten etkisiz olan elemanlara hakaret iken, bari yönetim olarak sizin bir sesiniz çıksın beyler.
    süper kupa finalinin 5 gün sonrasına lig maçı konuldu, ses yok.
    patates bile yetişmeyecek yerde maçlar oynatılıyor, ses yok.
    şimdi az önce açıklanan ilk 4 haftanın fikstüründe rakiplerinizin bir tane bile hafta içi maçı yokken sen 2 maç oynamış olacaksın. bugünkü ekonomik tabloda maç günü gelirleri çok önem arz ediyorken, seni bundan mahrum bırakmak sinsi bir plan değil de nedir allahaşkına.
    lütfen yönetim olarak susmayın, ve de terim' i de muhatap etmeyin bu oğuz çetinlerle.
  • 1665
    süper lig için dağıttığı ödülleri euro cinsinden vermeye başlaması gereken kurum. yoksa bütün kulüpler batacak, yine devlete yük olacak. mesela biz geçen sezon 180 milyon lira kazanmışız*, hiçbir hükmü yok. bunu 180 milyon euro yapsınlar demiyorum tabii ama en azından 50 milyon euro falan olsun sabit olsun. maaşları öderken telefon taksidine girmiş öğrenci gibi kara kara düşünüyoruz aq. muğdat hariç bütün futbolcular bize zarar şu an.
  • 1666
    16 ağustos tarihli pfdk kararları;

    http://www.tff.org/...246&ftxtID=29793

    ayrıca, poko, castro ve beto'da 19 ağustosta cezalı durumda olacak.

    --- alıntı ---

    aynı müsabakada göztepe a.ş. sporcusu andre de castro pereira'nın, rakip takım oyuncusuna yönelik ciddi faulü nedeniyle 2 resmi müsabakadan men cezasi ile cezalandırılmasına,

    aynı müsabakada göztepe a.ş. sporcusu antonio alberto bastos pimparel'in, sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle takdiren 1 resmi müsabakadan men ve 13.000.-tl para cezasi ile cezalandırılmasına,

    --- alıntı ---

    edit: çift sarıdan atılan oyuncular, aykırı bir durum ve sportmenlik dışı bir sebep yoksa, pfdk'ya sevk edilmezler.
    yani pfdk kararlarında, çift sarıdan atılan oyuncunun ismini görmezsiniz.

    poko pazar günü arena'da sahada olmayacak.
  • 1670
    euro 2024 için aday olduklarını söyleyen ama milli takımın uluslar ligi maçını yayınlayamayan oluşumdur. kafaları baya karışık sanırım...
    ülkemizin futbolunu kimlerin yönettiğini her defasında kötü bir örnekle karşımıza çıkaran, esasında futbol namına hiçbir şey anlamayan, sadece iş adamları oldukları için o makamlarda bulunan kişilerdir.

    edit: hazırlık karşılaşması değil. uluslar ligi mücadelesi alışmak biraz zor olacak sanırım.
  • 1671
    milli takımın içine etmeyi becermiş yeni türkiye'nin iliklerine kadar çarpık bir diğer kurumu.

    7 eylül 2018 türkiye rusya milli maçı hiç bir kanalda yayınlanmıyor. tarihimizde başka örneği var mı acaba? bu acı, daha acı olansa yayınlansa bile kimsenin umrunda olmaması.

    antipatik, hükümetin sözcülüğünü üstlenmiş bir teknik direktör.
    siyasi stad seçimleri, liyakatin kalktığı kadrolar ve ahlaksızlıkları prim için milli maç satma boyutuna gelmiş futbolcular.

    tabi ki bu düzenin kurucusu ve koruyucusu, iradesi saraya bağlı kukla federasyon.

    kendiyle yarışan federasyon!
    daha kötüsünü yapana kadar en kötüsü sizsiniz!
  • 1674
    türk futbolunun ayağına bağdır.

    yıldırım demirören'i başkan seçebilen bir federasyondan bir şey beklemem. durum şu anki başkan, yani yıldırım demirören ile alakalı değil. evet, yıldırım demirören fecaat ama onu bu mevkiye getiren federasyon daha vahim, buna imkan sağlayıp müsahade eden federasyon yapısı daha daha çürük. beşiktaş jimnastik kulübü eski başkanı olan bu adamın, kulübünü ne hale getirdiği ortadayken, seçilebilmesi nasıl denir... bir şey denmez aslından. başarısızlığa ve beceriksizliğe ödül veren bu sistem, bizi hiçbir yere götürmez.

    spor bakanlığının belki olaya el atmasını bekleyebilirsiniz ama federasyon yapısı gereği özerk olduğu için olmaması gerekir. kaldı ki, spor bakanlığımızın durumu da federasyondan farklı değil. siyasi görülebileceğinden spor bakanlığına sonra çakarız ama şimdilik federasyona dönelim.

    ben siz, halihazırdaki başkanın neyi iyi ya da neyi kötü yaptığına dair konuşmak istemiyorum aslında. iyi yaptığı bir iş yok zaten. yabancı sınırını kaldırmasını icraat olarak kabul edebilirsiniz ama değil. fatih terim'in insiyatifidir. hatta, ortaya konan projeyi tam olarak eksiksiz uygulamaması, yeni kuralı tartışmalı ve işlevini kısıtlar hale getirmiştir.

    mevcut durumu görünürden eleştirmeyi geçiştirmek lazım. mircea lucescu'yu eleştirmek güzel, gitmesini istemek hak ama asıl onu bu mevkiye seçen kişiyi eleştirmeye varmalı ki anlamı olsun. ki yıldırım demirören'i eleştirmek de mircea lucescu'yu eleştirmeye benziyor. kimse, onu bu mevkiye getiren federasyon yapısını eleştirmiyor.

    çünkü galatasaray dahil kulüplerin işine geliyor. kulüp başkanlığını reklam malzemesi yapanların da işine geliyor. federasyon başkanlığının önü de açık. çünkü siyasi erkin işine geliyor. takdir edersiniz ki, bu yüzden insanımızın çoğunun da işine geliyor.

    tabii olay, federasyon eleştirisiyle de bitmiyor. çünkü meselenin temelinde toplumsal, eğitimsel, siyasal -siyasal iktidar anlamında değil-, ekonomik faktörler var.

    türk futbolunun neden gelişemiyor olduğu organik olarak federasyonla alakalı iken -aslında türk futbolunu yöneten kulüplerin yapısıyla ve ülkemizde spor hukukunun ve spor kültürünün yeterince gelişmemiş olmasıyla da organik bir bağı vardır-, inorganik olarak yukarıdaki bahsettiğim ve çoğaltılabilir nedenlere bağlı. değişimin başladığı yer toplumsal farkındalıktır. değişimi, yapmasını isteyeceğiniz insanların yetiştirmesi ile başlatmalısınız ki bir devamlılığı olsun. bunu ekonomik faktörlerle desteklemelisiniz ki sistem rahat işlesin.

    nereden nereye geldim. neyse.

    bu yapı istediği kadar ehil insanı başkan olarak seçsin, icraatte başarılı olması mümkün değil. ancak seçilen kişinin değişime ön ayak olmasını, bu değişimi yaparken rant sahiplerinin çelme takmamasını ummak zorunda kalıyorsunuz.

    bunları yazarken fark ettim, federasyon eleştirisini ben de sığ bırakmışım. seçimler üzerinden bir okuma yapmışım. tabii bunu bilerek yaptım ama yine bu gerçeği değiştirmiyor. bu işi profesyonel yapmadığım için, fikirlerimi veriye ve bilgiye dayandırıp derinleştirme imkanım ve zamanım yok haliyle.

    bu da bizi ülkemizde spor yazarı, yorumcusu, gazetecisi (!), eleştirmeni (!) eksiğine getiriyor sanırım.
  • 1675
    vallahi ben evde oturduğum yerde kendilerinden çok daha güzel projeler üretebiliyorum.

    mesela;

    özel altyapı gelişim ligleri kur, transfer yapamayacak şekilde sadece altyapı eğitimi verecek ve oyuncu yetiştirecek kulüpler kurulması adına teşvik ver. tabii onların da giderleri olacağı için ilk 5 sene boyunca giderlerini karşılamayı taahhüt et ve genç oyuncu yetiştiriciliğini bir sektör, endüstri haline getir. futbol ile ilgilenen özel girişimler kurulsun falan. bu takımlar için de kurallar belirle malum bizim klasik türk çakallığı var işin içinde. sonuçta böyle bir işe giren adam maksimum karı hedefleyeceği için kafasına göre fiyat belirlemesini engelle, o kadar siyasetle iç içesiniz bari bunun için bir özel yasa yaptırın da serbest piyasa olmasın. atıyorum ligleri veyahut takımları klasmanlara ayır. klasman ücreti olsun ve oyuncuyu isteyen takım hangi klasmandansa o fiyatı ödesin. oyuncu eğer geliştirici girişimcinin elinde milli takıma seçiliyorsa özel yetenek bonusu falan olsun. biz düşünüyoruz tabii bunları.
App Store'dan indirin Google Play'den alın