bir gün nasreddin hoca'nın evine hırsız girmiş eşeği çalınmış. can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış.
birisi : hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki?
bir başkası: evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? diye konuşmuş.
bir diğeri de : hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. nerden baksan dökülüyor.
hoca kızmış: yahu demiş, iyi güzel de kabahatin hepsi benim mi? hırsızın hiç mi suçu yok?
penaltıdır kaçar,
dünya kupası finalinde kaçıran var, herhangi bir maçta kaçmış ne ki? ama profesyonel olmuş hatta milli takımlar seviyesinde oynayan her oyuncu da penaltı atmayı yani topa vurabilmeyi bilmeli, bilmiyorsa da kendisi ekstra çalışıp geliştirmeli be kardeşim. penaltı, frikik vs. atacak adam günde 2 saat takımla idman yapıyorsa ondan sonra en az bir saat de kendisi özel çalışmalı. yoksa takım antrenman yaparken kenarda penaltı çalışmak ya da teknik direktörün bir adamı ayrı çalıştırmak gibi bir lüksü, profesyonel futbolda yok. eksiğinin farkında isen ya da teknik ekip sana çalış demiş ise bunu kendin yaparsın.
bu işin teknik kısmı bir de psikolojik nedenler var ki zaten genelde kaçan penaltıların ana sebebi de o. zira penaltı atmakta ustalaşmış bir oyuncu o gün kötü bir vuruş yapmışsa tamamen o anlık psikolojik durumu ve şansla ilgilidir. bir anlamda penaltı atışı kumar gibidir yani.
en yakın örnek olarak (bkz:
6 eylül 2011 avusturya türkiye maçı), yeri gemişken;
dün maçta o penaltıyı arda'nın atmaması için bir sürü neden varken, niye penaltıyı arda attı ya da ona attırdılar. hem kazakistan maçı sonrası gereksiz yere bazı laflar edip gündeme oturup herkes tarafından eleştirilmiş, psikolojik olarak yıpratılmış, medyaya, halka kendini anlatma derdine düşmüşken. hem de bu maç sonrası röportajında gördük, her tarafı sargılar içinde, tekmeler yemiş, bacaklar yara bere içinde, yorulmuş, fizik olarak düşmüş halde ve televizyon o an suratını gösterdiğinde hissettiğin baskı apaçık ortada iken, maçtan önce konuşulmuş veya o an hoca seni işaret etmiş olsa dahi o topun başına geçme nedenini, en azından o an kendini iyi hissetmediğini, başkasının atmasını istediğini neden söylemediğini merak ediyorum.
mehmet topal, hakan balta, egemen korkmaz, selçuk, yekta ve hatta burak yılmaz'ın senin dışında her kim varsa onun atması daha mantıklı bir karar olurdu. bunlar şahsi fikirlerim tabii, belki maçtan önce penaltı olursa arda kullanacak dendi, arda o an kendini çok iyi hissetti, atacağım diye gitti, hocası ısrar etti ya da kimse kullanmak istemedi, yüz tane atsa doksanbeşi gol olurdu, şansı yoktu vs. orasını bilemeyiz.
yok eğer yine yine üç gün önceki gibi son dakika golünü atıp kahraman olmak istediysen, kendini iyi hissetmediğin halde isteyerek topun başına geçtiysen o zaman sorun var demektir.
kazakistan maçında son dakikada gölü atıp kahraman oldun ama her zaman kahraman olmak, hep kahraman olmak istemek, her zaman daha fazlasını istemek, eğer biraz da tecrübe eksikliğin varsa ve çelik gibi sinirlere sahip değilsen yanında bazı riskleri de beraberinde getiriyor haliyle. tıpkı dün olduğu gibi.
sonuçta bir penaltı kaçırdı, canı sağolsun,
milli maç olmasa hiç yazma gereği dahi duymazdım, keşke atsaydı da kazansaydık ama ne adamlar, ne maçlarda ne penaltılar kaçırdı, arda atamamış nedir ki?