galatasaray spor kulübü divan kurulu toplantılarının popüler yüzü, divan kurulu üyesi..
divan kurulunu
irfan aktar yönettiği sürece bu kuruldan pozitif bir sonuç çıkması zaten imkansıza yakındır lakin
turcan bolayır her toplantıda söz alarak bunu iyice çekilmez bir hale getirmektedir. açıkçası divan kurulunun gündemiyle bile ilgili olmayan acayip acayip fikirleri yine çok tuhaf bir üslupla dile getirmektedir.
böyle yapınca birbirinden farklı 2 sonuç ortaya çıkmaktadır:
- dün olduğu gibi bugün de ne kulüp yönetimi ne de divan kurulunun üyeleri kendisini dikkate almamaya devam etmektedir. kendisinin divan kurulu üyesi olmasından gelen konuşma hakkını engellemenin mümkün olmadığını bilenler konuşmasını doğru düzgün dinlemeden kendi aralarında sohbet etmekte, telefonlarını karıştırmaktadırlar, dolayısıyla iş bu noktada kalsa 80 yaşındaki bir "aksi ihtiyara" herkes nezaketen tahammül etmektedir (tekrar ediyorum, çok yapıcı konuşup mükemmel tavsiyeler getirseydi bile irfan aktar divan kurulu başkanı olduğu sürece hiç bir şeye yaramayacaktı).. turcan bolayır öyle birisidir, he denilir geçilir..
- ikinci ve cidden negatif etkisi değişen devir, teknoloji, sosyal medya, vs.. artık adı her neyse, yaptığı konuşmalar kendisini tanımayanlara ve daha da fenası
galatasaray'a kelimenin tam anlamıyla gönül vermiş kitlelere şak diye ulaşmaktadır. haliyle bu insanlar da duyduklarına inanamayıp (ki inansalar çok büyük problem vardı) hayal kırıklığı ve sinirden delirme noktasına gelmekte, kendilerini tutamayıp hakaret de etmektedir. adam taraftar haliyle kulübün finansallarına, sponsorluklarına hakim, kulübe ulaşabildiği tek mecra twitter, turcan bolayır gelmiş anlı şanlı genel kurulda
sabridiyor,
feghouli diyor, basbayağı taktik filan da vermeye kalkıp toplantının kalitesini kıraathane seviyesine çekiyor.. insanlar da isyan ediyor..
toplantılar kıraathane seviyesine elbette düşmez ama algı bu yönde oluşuyor.
kendisi mevcut durumda kulüp üye - taraftar ilişkisinin sembol bug'ıdır, ki bu bug'ın adı iletişim ve ilişki kopukluğudur.
nasıl yapılabilir bilmiyorum ama yasal hakkı olan bu konuşmaları yapmaktan bir şekilde alıkonulması çok yerinde olur (hoş o konuşmasa
taner aşkın vs.. konuşacak, ayrı konu)..
gene nasıl olacak bilmemekle beraber kendisini sosyal medyadan izleyenler de 1936 doğumlu, 1948'den beri camiada bulunan ve bugüne kadar camiada hiç bir anahtar göreve gelmemiş bu kulüp üyesini daha az ciddiye almaya çalışsalar, o da iyi olur..
ama en iyisi kulüpte toplantı düzeni, kurulların yetkileri, taraftarla iç iletişimi, bir sürü başka meseleyi yeniden düzenleseler ve özellikle de kulübe üye alım sistemini çağa uydursalar daha da iyi olur.
son söz: divan kurulunun toplantılarına hafta arası yapıldığı için nisbeten genç üyeler katılamamaktadır, haliyle söz geçmişte yaşayan üyelerin anılarına kalmaktadır, işe toplantıları haftasonuna almakla başlanabilir, son derece kolaydır, irfan aktar'ın iki dudağı arasındadır..