resim
Thomas Tuchel
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:51
Uyruk:Almanya
  • 51
    kendisini hic tanımıyorum. mainz'ı da tanımam renklerini bile bilmem. dolayısıyla mainz'da yaptıklarını da bilmiyorum. ancak egerki geldigi anda ilk sene yok uyumdu yok cart curttu diye bahaneler üretilcekse bize bahane üretmeyecek ligi bilen tecrübeli bir td gelsin. yok eger bahane olmayacaksa, takım catır catır oynayacaksa buyursun gelsin. kendisinin genc ve basarıya ac olması guzel. ama galatasaray teknik direktörlerin pişeceği, teknik direktorlere yıllarca sabır gösterilecek bir takım değil. 2. olmak başarısızlıktır ve galatasarayın daha sezon baslamadan bu sene hazırlık, siz bizi bi de seneye gorun felsefesini derhal kapı dısarı etmesi gerekmektedir. dortmund ve atletico örnekleri bizim icin bir örnek teşkil edemez, etmemeli. cunku klasmanlarımız, sıkletlerimiz farklı herseyden önce. dortmundun da her sene sampiyon olmak gibi bir felsefesi yok atleticonun da. yani dortmund onumuzdeki 5 senenin 1inde sampiyon olursa basarılı sayılabilir, onundeki 4 yılı 5. yıldaki sampiyonluk icin feda edebilir. ama galatasaray edemez. galatasaray dortmund, atletico ayarında degil real madrid, barca, bayern ayarındadır. her sene baslarken parola sampiyonluktur. 2. olmak basarısızlıktır. ve sampiyon olamayan hoca da oyuncular da kapının onune konmaya adaydır. biz onumuzdeki 5 yılın sadece 1inde sampiyon olacaksak onu da olmayalım. bizim ölümüz ligi 2. bitirebiliyorsa dirimiz her 5 sezonun en az 2sinde 3ünde sampiyon olur.

    velhasıl galatasaray icin ne kadar yeterli olup olmadıgını bilmiyorum. ama bildigim sey galatasarayın onumuzdeki 5 yılda 1den fazla sampiyonluk yasaması gerektigi. o nedenle o kalibrede degilse bosuna maceraya atılmayalım. gelirse de umarım bekledigimiz özledigimiz hırslı takımı bize geri verir. tabiki kupalar eşliğinde...
  • 54
    takım----------------toplam maç sayısı --------galibiyet--------beraberlik------mağlubiyet

    augsburg ii ------------------34-----------------------17----------------8----------------9
    mainz 05----------------------182---------------------72---------------46--------------64

    toplam------------------------216----------------------89---------------54--------------73

    sayılardan yaptığım ilk çıkarım şu, 1973 doğumlu, yani 40-41 yaşında bir hoca, profesyonel kariyerinde 216 maça çıkmış, bu maçlarda 89 galibiyet 73 mağlubiyet görmüş, beraberlik sayısı ise 54...

    yani, kendisi açık bir futbol oynatıyor olmalı ki, galibiyet ve mağlubiyet sayısı beraberliğe oranla hayli yüksek.

    orta halli ya da düşük profilli denebilecek 2 takımı, düşük bütçe ve kısıtlı imkanlarla yönetmesine rağmen - (ki mainz 05 için türkiye süper ligindeki muadil olsa olsa karabükspor ya da kasımpaşa falan olabilir, sonradan lige çıkıp sürpriz biçimde avrupa kupalarına katılan takım profili) - bu adamın kariyerindeki galibiyet sayısı mağlubiyet sayısından fazla...

    istatistik herşeyi göstermez ama ihtiyacınız olan bilginin büyük kısmını size sağlayabilir.
  • 56
    jürgen klopp v. 2 olarak gorulmektedir alman futbol dunyasinda. genç, basariya aç, sistem yaratan bir adam. bu sonuncusu onemli. galatasaray kulturunde sistem kuran adama sabir vardir ve tarihin buyuk basarilari da oyle gelmistir. ama bugun boyle bir sabir kalmadi bizde de. mucadele ettigimiz rakibimize donustuk. tuchel'in galatasaray'da basarisiz olma hakki yok. aynen diger antrenorler gibi. bu baskiyi kaldirabilir mi? bu bir bilinmez. ayrica kendisi taktik yonu disinda motivasyonlariyla da unlu. turkce bilmemesi o motivasyon konusunda bir soru isareti. yonetim duzenimizdeki "basari basari basari" baskisi, medyanin hali, sikeci kopekler falan derken vezir de olabilir rezil de olabilir bir isim.

    ama dersen ki kim oyle degil, lucescu ve denizli disinda boyle bir bosta isim yoktu. onlar da olmuyorsa bu risk bir sekilde alinacak. hynckes ile hitzfeld ile bu riski alacagima boyle bir adami tercih ederdim ben olsam. bir skibbe olmaz umarim.
  • 57
    hakknda şöyle bir video olan teknik direktör.

    https://www.youtube.com/...youtube_gdata_player

    işini hırsla yapan adamı severim. çoğu röportajında çalışmalara ayırdığı vakitten söz etmiş. başarılı olup olmadığını bilmiyorum ama şuan için ilk izlenimler gayet olumlu geldi bana.

    --- alıntı ---

    onun takımında her insan birbirleri ile selamlaşır iken karşısındakinin gözlerinin içerisine bakmak durumundadır. nedense bu önemlidir onun için..

    onun takımında kimse yapılan faulün rövanşının peşinde koşamaz. olan biten orada kalır.

    onun takımında kimse soyadı ile hitap ederek birbirleri ile iletişime geçemez.. (samimiyet)

    onun takımında her hafta takımın önemli isimleri ile toplantı yapılır ve bir sonraki maçın taktiğini oyuncuların da belirleme ya da belirlenmiş taktik üzerine fikir belirtme hakları vardır.

    o takım yendiği zaman özellikle gazete okumaktan imtina eder zira övgünün getireceği zararların yanında basın tarafından yönlendirilme ihtimaline karşı da tedbir alır.

    o almanya'nın en ünlü tv programından davet aldığında kendisi yerine oraya bir oyuncusunu gönderir ve daha mütevazi kalmanın yollarını arar..

    onunla anlaşmak, sözleşme imzalamak doksan saniye sürer ve sıkı pazarlık sonrası kazanacağı bir kaç euora'dan feragat eder zira tüm derdi mesleğinde ne kadar iyi olup olamayacağını görmektir. avukat,menajer filan da yollamaz, çıkar sözleşmeyi imzalar gelir. ama eksik ama fazla..

    onun hayali tekrardan saab 9000 arabasına sahip olmaktıır 'bu araba bana cok uyuyor çünkü ben de kendimi çok önemli birisi olarak görmem' der..

    3.lig futbolcusu iken 25 yaşında sakatlandı ve 26 yaşında stuttgart'ta başladı her şey.. 2007 yılında 1.4 ile teknik adamlık diplomasını aldı (döneminin en iyisi).

    o bugün kendisinin ştuttgart'da işletme okuyup radiobar'da barmenlik yapar iken tekrardan futbola teknik adam olarak dönmesi için tavsiye verip kanatlarının altına alan hocası ralf rangnick ile beraber üç maçta dokuz puan alan iki hocadan birisidir.

    --- alıntı ---
  • 58
    umarım kendisiyle ilgilendiğimiz söylentileri sadece söylentiden ibaret değildir. eğer gelir ve arkasında adam gibi, insan gibi, sadece basına demeç verirken değil samimiyetle durulursa çok büyük işler başarır. dünyanın en iyi takımları artık genç teknik direktörlere şans veriyor. bunu neden biz de yapmayalım? barcelona yapıyorsa, chelsea yaptıysa, dortmund, juventus, internazionale ya da milan yapıyorsa biz de yapabiliriz. önemli olan "potansiyeli yüksek" teknik direktörlere şans vermek ve arkasında durmak. thomas tuchel bunu fazlasıyla hak ediyor. umarım teklifimiz doğrudur ve o da bizi tercih eder.
  • 59
    kendisi hakkında genel bir bilgim yok ancak alman futbolu ile ilgili türkiyedeki en önemli bilgi birikimine sahip orhan uluca yani nam-i diğer borges bu adam hakkında neredeyse jurgen klopp'dan daha olumlu referanslar veriyorsa kesinlikle takımın başında görmek isteyeceğim adamdır. ayrıca sezon sonunda artık şampiyonluğa oynayan ve şampiyonlar liginde mücadele edecek bir takımda çalışmak istiyorum demiştir.

    https://twitter.com/...s/479584685556006912

    bu da antrenmanlarda ne kadar hırslı olduğuna dair başka bir video

    http://www.youtube.com/...amp;feature=youtu.be
  • 62
    bence geldiği zaman, taraftarın, saha kenarında bi kaç maö gördükten sonra tapacağı adam olur. iki kükresin iki üç maç güzel tıp oynatsın kral olur burada.

    bu adam kalli ekolünden. kalli son şampiyon olduğumuzda hakan şükür'e top şişirttirir. sonra dönen toplara ileride pres yaptırırdı. tuchel de aynı hücum presi uygulatıyor. zaten ligin anahtarı hücum pres. anadolu takımlarının defansına baskı yap. adamlar kendini kaybeder. üç pas yapamazlar. e elinde de bu prese çok uygun adamlar var. kadroyu sneijder+ iki kanatlı kur anasını sikersin ligin arkada melo ve selçukla.

    daha geçen gün burak'ın düğününde selçuk 4. yıldıza motive olduğunu gösterdi. diğer oyuncular da 4. yıldıza motive olmuşlardır şu kağıt olayından falan sonra. ekstra motivasyona da ihtiyacı olmayacak. yani gelirse hep yaptığı doğru işleri yapmaya devam ederse takımla birlikte kendi de yükselir. o yüzden bence başarı şansı hiç az değil.

    takım oyunu geliştirecek, oyuncuların performansı yükselecek, eldeki kadrodan max verim alacak. biz bunlar için istemiyor muyuz luce'yi? e bu adamın en iyi yaptığı şey bunlar. tek farkı başarısı ispatlanmamış. e bence alınması mantıklı bi risk.

    e muhakkak bocalama dönemi olacak. erdal keser iyi bi hamle. abdürrahim albayrak gibi oyuncularla ilgilenecek birisi olacak. tugayla şükrü ergün'ü floryadan çıkaracaksın. zaten bi halta yaradıkları yok.

    mancini ile kıyasa gerek yok. mancini taktiğini verir, köşesine çekilir. sonra da ben daha napayım tribi atar. bu adamsa oyuncularına değer katar. bireysel performanslar artar.

    lafın kısası adam türklerin çok seveceği cinsten biri. alman gibi disiplinli ama soğuk değil. canayakın, insani ilişkileri çok iyi biri. bence futbolcular da taraftar da çok sevecek. çok istiyorum ben gelmesini.

    son beş şampiyonlukta da fenerden sonraki sene şampiyon olduk. oyuncular altta kalmamak için motive oluyor. yani alacağın risk çok büyük değil aslında. bu sene şampiyon olsaydık kesin başarısız olur derdim. ama oyuncuların psijolojisi şampiyonluğa odaklı. tuchel de başarılı olur bundan faydalanıp.
  • 63
    --- alıntı ---

    mütevazı futbol delisi

    bugünlerde brezilya’da dünya kupası devam ederken, sayısız teknik direktör maçları yerinden izleyip yeni izlenimler kazanıyor. jose mourinho da tatil yapmayıp brezilya’da maçları takip ediyor, bir gün büyük görevler almanın peşinde olan 3. lig hocaları da bu fırsatı tepmiyor. thomas tuchel’in de her futbol sever gibi dünya kupası izlememe imkanı yok. hayatının önemli bir kısmını maç izlemekle geçiren alman çalıştırcı, takım, seviye ya da lig ayırt etmiyor bu obsesyonun peşinde gittiğinde; „bazen gün geliyor arkadaşlarımla akşam oturup, sabaha kadar maç izliyoruz. bu fulham – west ham maçı da olabiliyor yeri geldiğinde. eğer o karşılaşmada taktiksel bir unsurunu izlemek mantıklıysa izliyoruz…“ ancak futbol izlerken bazı şeylerin eksildiğini de söylüyor; „eskiden milan veya dynamo kiev gibi futbolu domine eden takımlar vardı, onları izlerken saatlerce üzerinde fikir tartışabiliyordun. artık bir çok futbol takımı aynı şeyi oynuyor…“

    mayıs ayına kadar çalıştırdığı mainz 05 dışında bugüne kadar en çok izlediği takım hiç kuşkusuz ki barcelona oldu. nou camp’a sayısız kez giden tuchel, tam bir barca hayranı. „messi veya iniesta yüzünden değil“ diye başlıyor anlatmaya tuchel, „kendi felsefelerine sadık kalıp, buna göre hareket ettikleri için, genç oyuncuları kulübün felsefesine adapte ettikleri için…“ mainz’in hocası olmadan da barcelona’yı izliyordu, mainz’ta başarıdan başarıya koştuktan sonra da buna devam etti.

    ancak bu dönemde bir korku sardı tuchel‘i. barcelona, barcelona, barcelona diye sayıklayan genç bir teknik direktörün acaba gözü fazla mı yükseklerdeydi? „bir dönem sonra kulübe sordum, benim oralara gitmemin bir sakıncası olur mu diye? beni bilen, oraya zevk için gittiğimi biliyor ama bunu bilmeyenler de var. ayakların yerinde kesilmesi ile büyük düşünmenin arasında ince bir çizgi var. ama hiç kimse kendini olduğundan küçük yapmamalı…“ tuchel ayrıca barcelona’dan öğrendiği başka bir unsuru da benimsemişti ve ayaklarının yerden kesilmesi mümkün gözükmüyordu… mütevazılık.

    tuchel anlatıyor: „büyük sporcuların biyografisini okuyun; tiger woods, michael jordan, pete sampras, roger federer. hepsinde mütevazilik terimini bulursunuz mutlaka. ama mütevazılığı yaltakçılıkla karıştırmamak lazım. sağlıklı bir mütevazılikten insanın kendisine karşı beklentisi yükselir.“ 36 yasında bundesliga teknik direktörü olan tuchel’in başarısı belki de burada gizli; azmi ve çıtayı yüksek tutuşu onu her zaman çok çalışkan bir teknik direktör haline getirdi. ancak o tuchel hiç bir zaman futbol zevkini ve mütevaziliğini kaybetmedi. „benim hep bundesliga’da çalışacağım diye bir iddiam yok. gün gelir, yurt dışında bir altyapı takımı da beni cezbedebilir. önemli olan oraya uygun teknik direktör olmam. bunu kulüpler iyi okumalı“ diyor tuchel.

    „her iyi teknik direktör her kulüpte çalışır“ fikrine inanmıyor genç adam. „iki kapı gibi santraforla oynamak isteyen bir teknik direktör barcelona’nın hocası olamaz mesela“ diye örnek veriyor. bu yüzden kendisini isteysne bir kulübün ismi büyük olsa da, her teklife „evet“ demeyeceğinin mesajını veriyor. ve yine burada mütevazılık olgusunu ön planda tutuyor.

    tuchel’in almanya’nın yeni jürgen klopp’u, gelecekteki bayern münih teknik direktörü, hatta gelecekti almanya milli takım teknik direktörü gösterilmesine rağmen hala futbolun romantik kanadında saf tutmasından altında zorlu bir geçmiş yatıyor. çok yetenekli bir futbolcu olmasına rağmen sakatlığı nedeniyle 24 yasında futbol hayatını notkalamak zorunda kalan tuchel, bir anda boşluğun içine düşmüştü. „iki yıl sonra tekrar denedim ama olmadı“ diyen tuchel, ekonomi, ingilizce ve spor üzerine akademik eğitim gördü. „bu dönemde her üniversiteli gibi ek iş yapmak zorundaydım“ diyen tuchel, bir barda garsonluk yaptı. „servis yaptığım hiç kimse benim aslında çok iyi bir futbolcu olduğumu bilmiyordu ama hayatımın en önemli dönemiydi, iyi ki yapmışım“ diyor.

    ancak „futbolsuz hayat, hayat değil“ felsefesiyle futbolculuk döneminden tanıdığı ralf rangnick’e ulaşarak, antrenörlük hayatında başlayan tuchel, altyapı düzeyinde emin adımlar attı. henüz stuttgart’ın u 14 takımını çalıştırırken bile, taktiksel komposiyonlar hazırlayıp, bunları paylaşıyordu. bayern münih’in yıldız futbolcularından holger badstuber’in babası olan herrmann badstuber ile o dönemde futbol üzerine önemli çalışmalar yapan tuchel geleceğin teknik direktör yıldızı olarak gösterilmeye başlanmıştı bile.

    öyle ki almanya futbol federasyonu da, hoffenheim’da henüz adı şanı henüz bilinmeyen tuchel’i göreve getirmek için mainz’a başvurmuştu. tuchel bugün bundesliga’ya kadar yükselse de, o dönemin izlerini hala taşıyor. mainz’ta üstyapıda başladıktan sonra da altyapıyı her zaman önemsedi; altı hafta da bir tüm genc yaş grupların en önemli oyuncularını toplayıp, onları antrenman etti sürekli ve iki yıl önce devrim gibi bir karara imza attı aynı zamanda. „rekabet takımı kamçılar felsefesine tam olarak inanmıyorum“ diyen tuchel, kadrosunu olabildiğince küçültüp, 18 as oyuncunun yanına 6 tane altyapı oyuncusu ekleyip, yarışa öyle girdi. bugün yunus mallı’nın almanya’nın en yetenekli orta saha oyuncularından biri olması, johannes geis’ın milli takım’a göz kırpması, loris karius’un bundesliga’nın en yetenekli kalecilerinden biri olmasının altında bu güven yatıyor.

    thomas tuchel futbol hayatına nerede devam eder belli olmaz, ancak belli olan birşey var ki, ona takımını teslim eden kulüp, futbolu çok seven bir teknik direktöre sahip olacak. sadece a takıma sahiplenmeyen, gençleri de samimi bir şekilde kucaklayan bir teknik adama sahip olacak. hayatında kırılma noktaları olan ve her zaman her şeyi iyi gitmeyen biri olarak, futbolun içinde olmanın ne kadar önemli bir armağan olduğunu bilen bir futbol sevenine sahip olacak.

    ne derseniz, tuchel’e bu sevgisini göstermek için sabır gösteren çıkar mı bu topraklarda?

    (bkz: fatih demireli)

    --- alıntı ---
  • 73
    2015 yilina kadar sozlesmesi devam ettigi icin mainz kulubu bonservis bedeli istiyormus. daha once de schalke'den 5 milyon euro istemisler.

    iyi de bu adam mainz'de zaten en fazla yillik 1 milyon euro aliyordur. 1 sene kalmis sozlesmesine, istifa eder bize gelir orada kazanacaginin zaten kat be katini kazanir.

    tuchel gelmek istedikten sonra mainz isterse 10 milyon euro bonservis istesin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın