1
tribünlerimizin en büyük problemidir.
ne yazık ki, kulupler tarafından da desteklenen bir durumdur. bazı elemanlar bulunur, belirli bir diyet ödenir, * ve bu sayede tribünler kontrol altında tutuldugu düşünülür. bu öyle büyük bir ikilemdir ki,
karaborsayı çökertme amacıyla gs bonus kart sistemine gecen kulup, aynı sene icinde oynanan, 28 mart 2010 galatasaray fenerbahce macinda, reislerimizin ellerine yüzlerce bilet verir, karaborsada satılmak üzere..
halbuki gercek taraftarlık olgusu, karşılıksız aşka baglıdır. o taraftarın tek dileği, sahada en az kendileri kadar aşık galatasaraylılar görmektir. ancak bu tarz insanların artması ile, kulup, sadece bir rant aracı olur, renk aşkı falan rafa kalkar. gönül ile yapılacak bir iş, meslek haline gelmiştir, bu da camiaları fena halde kötü yönde etkilemektedir. düşünün ki , bir tribün lideri * üzerinde tek bir sarı kırmızı ürün olmadan, en büyük galatasaraylı gibi tribüne cıkabilir, ve herkesten cok daha fazla saygı görür. burda yoruma cok acık bir soru yöneltmek isterim;
sizce şimdi anlatacagım 2 taraftar tipinden hangisi daha yararlıdır ?
* kitleleri bir şekilde peşinden sürükleyen, gercekten de tribünleri coşturabilen ancak, bunları karşılığı oldugu icin yapan, kulube 5 kuruş katkısı olmayan, tam tersi maddi anlamda bu işlerden fena halde nemlanan taraftar tipi..
* kitleler falan umrunda olmayan, gidip her sene orjinal formalar ve bilimum ürünler alan, kombinesini yada biletlerini alan, amatör branşları en azından para ödeyip bilet alarak destekleyen, her platformda camiasına sahip çıkan taraftar tipi..
bu soruyu cok önyargısız soruyorum, çünkü biliyorum ki, bazı arkadaşlar, ne olursa olsun 1. tip tribün liderlerinin varlıgının önemli oldugunu düşünüyorlar. eminim ki, vakt-i zamanında bu tribünlere cok emek verdiler, cok ugraştılar , didindiler. ancak bana göre, artık miadları doldu. günümüz endüstriyel spor düzeninde, hem bogazı parçalanana kadar bagıran, hem de kulubune az yada cok maddi destek olan taraftar tipi makbuldur.
yani taraftarlık, bir meslek olamaz, sadece aşkla verilebilecek bir mücadeledir...
hamiş: ukde veren falan yoktur. ancak bu mevzuyu yazmak, arifsadecekendiatmazdinin * icinde ukdeydi, şimdi daha rahatladı..
edit: imla.
ne yazık ki, kulupler tarafından da desteklenen bir durumdur. bazı elemanlar bulunur, belirli bir diyet ödenir, * ve bu sayede tribünler kontrol altında tutuldugu düşünülür. bu öyle büyük bir ikilemdir ki,
karaborsayı çökertme amacıyla gs bonus kart sistemine gecen kulup, aynı sene icinde oynanan, 28 mart 2010 galatasaray fenerbahce macinda, reislerimizin ellerine yüzlerce bilet verir, karaborsada satılmak üzere..
halbuki gercek taraftarlık olgusu, karşılıksız aşka baglıdır. o taraftarın tek dileği, sahada en az kendileri kadar aşık galatasaraylılar görmektir. ancak bu tarz insanların artması ile, kulup, sadece bir rant aracı olur, renk aşkı falan rafa kalkar. gönül ile yapılacak bir iş, meslek haline gelmiştir, bu da camiaları fena halde kötü yönde etkilemektedir. düşünün ki , bir tribün lideri * üzerinde tek bir sarı kırmızı ürün olmadan, en büyük galatasaraylı gibi tribüne cıkabilir, ve herkesten cok daha fazla saygı görür. burda yoruma cok acık bir soru yöneltmek isterim;
sizce şimdi anlatacagım 2 taraftar tipinden hangisi daha yararlıdır ?
* kitleleri bir şekilde peşinden sürükleyen, gercekten de tribünleri coşturabilen ancak, bunları karşılığı oldugu icin yapan, kulube 5 kuruş katkısı olmayan, tam tersi maddi anlamda bu işlerden fena halde nemlanan taraftar tipi..
* kitleler falan umrunda olmayan, gidip her sene orjinal formalar ve bilimum ürünler alan, kombinesini yada biletlerini alan, amatör branşları en azından para ödeyip bilet alarak destekleyen, her platformda camiasına sahip çıkan taraftar tipi..
bu soruyu cok önyargısız soruyorum, çünkü biliyorum ki, bazı arkadaşlar, ne olursa olsun 1. tip tribün liderlerinin varlıgının önemli oldugunu düşünüyorlar. eminim ki, vakt-i zamanında bu tribünlere cok emek verdiler, cok ugraştılar , didindiler. ancak bana göre, artık miadları doldu. günümüz endüstriyel spor düzeninde, hem bogazı parçalanana kadar bagıran, hem de kulubune az yada cok maddi destek olan taraftar tipi makbuldur.
yani taraftarlık, bir meslek olamaz, sadece aşkla verilebilecek bir mücadeledir...
hamiş: ukde veren falan yoktur. ancak bu mevzuyu yazmak, arifsadecekendiatmazdinin * icinde ukdeydi, şimdi daha rahatladı..
edit: imla.