641
avrupa’nın en kalitesiz ligi olabilir. buram buram kokan polyester çorap gibi. aksaray yeraltı çarşısından aldığın 3-4 hafta sonra tabanı çıkan çakma nike air gibi. içindeki patates yoğunluğundan dolayı daha fazla patsoyu andıran suri şavarma gibi.
maalesef ne yazık ki, bu kalitesizliği düzeltecek bir galatasaray bile yok.
642
izlemesi cok yoruyor ve ulkenin sartlarindan dolayi transfer yapmasi cok zor.
avrupa'da oynayan ortalama bir futbolcu yerine kendimi koyuyorum:
a) onceligin paraysa arabistan'a gidersin,
b) onceligin medeniyetse dusuk maasa avrupa'da devam edersin.
3 buyuklerden ara sira bir yonetici cikip ust sinif bir futbolcuyu getirmeye ikna ediyor ama toplamda bir elin parmagini gecmez.
643
adana deplasmanında net bir skor farkı yakalayıp ligde 3'te 3 yaparken, isviçre’de kendi liginde dökülen 6'da 0 galibiyeti olan young boys türkiye şampiyonunu iki maçta da oyun ve skor olarak nasıl mağlup ediyor? bunu sorgulamamız lazım sanırım. üstelik galatasaray hep aynı oyunu oynuyorken.
young boys'tan ve türevlerinden o tokadı yemeseydim ben de okan buruk gibi sahte cennetimde kendime yalan söylemeye devam ederdim. bu ligin kalitesizliği başımıza daha çok dert açacak.
644
yani ben futbol bağımlısı biriyim. özellikle 1-2 sezondur la liga'ya sardım. bir lig bu kadar mı kötü yönetilir ya. sürekli federasyon başkanı değişiyor sürekli kural değişiyor. bunların değişmesinin tek nedeni kulüplerin sesini nasıl kısarız. özellikle büyük kulüpler tatmin oldu mu yaptığımız işlerin yanlış veya doğru olmasının bir önemi yok. önceden bayılırdım süper lig'de gündüz maçlarını izlemeye. şimdilerde izlenecek takım yok maalesef.
