• 178
    bugün * oynanan ilk 2 maçında da 0-0 sonuçlar alınmış lig. önemli olan golsüzlük değil ortada futbolu yaşatacak, izleyene zevk verecek en ufak oyun olmaması sorun. aynı anda ingiltere premier lig’deki ilk 2 maça bakıyorum. ilk maç 5-2 ikinci maç 4-3 bitiyor.

    dediğim gibi sorun skor, gol falan değil. yabancı sınırlamasının kalkmasından sonra eskiye nazaran daha iyi olsa bile ülkemizdeki takımlar, hocalar oynamak için değil oynatmamak için çıkıyor sahaya. yılların cümlesiyle ‘yenemiyorsan yenilme’ mantığıyla. bu mantık ne zaman kırılır, ne zaman düzelir merak ediyorum.
  • 179
    yaptığımız iyi başlangıç ile anımsanan düşünceler sonrası hevesimi kıran lig.

    uzun zaman sonra tekrar iyi bir kadro ve geleceğe umutla bakabilmemizi sağlayan bir kadromuz var. elbette eksikleri var ama bu sene başarı gelirse, eldeki değerli oyuncular iyi fiyatlara satılıp akıllı hamleler yapılırsa tekrar şampiyonlar ligi gruplarında ses getirebilecek bir ekibe dönüşme şansımız var. bu yönetimle olur mu orasını bilemiyorum bir tek, ama şuan bir hava ve ortada gözüken bir potansiyel var.

    tam da bu noktada bir adım geriye atıp ülke futbolunda neler konuşuluyor baktığımızda gördüğümüz şey maalesef aysal döneminde takımın avrupada ve ligde başarıdan başarıya koştuğu dönem ile aynı. henüz daha ligin başı diye çok ses edilmese de yavaş yavaş galatasaray kollanıyor muhabbetleri başlamış, herkes hep bir ağızdan hakemlere laf ediyor, futbol konuşan zaten çok az. üstelik daha 2 maç oldu ve galatasaray'ın haksız yere kazanmış olduğu bir maç yok ortada (inanın çoğunuza sinir bozucu gelebilecek derecede objektif bakıyorum).

    hatırlıyorum, sneijder drogba burak melo'lu kadroda ufacık +'lar ve -'lere odaklandığımız bir dönem vardı, çok küçük dokunuşlarla nasıl daha iyi oluruz onu düşünüyorduk çünkü temelinde iyi bir takımımız vardı, yapmamız gereken üzerine koyup gitmekti, olmadı, olamadı. nedenlerine girmeyeceğim, öyle ya da böyle bu bozuldu.
    ama o dönemde de medyanın tutumu aynıydı, bu ülkede bir takımın hakimiyet kurup başarılı olmasına izin verilmiyor. benim en son geldiğim nokta budur. 96-2000 arası bu takım nasıl 4 sene üst üste şampiyon olmuş gerçekten hayretler içerisindeyim, inanın açıklayamıyorum.
    serie a'da senelerdir juventus şampiyon, bundesliga'da bayern, ligue1'da psg, ve arkalarında kalan takımlar ve medyanın büyük çoğunluğu sürekli ağlamıyor. evet sürekli kazanan hiç bir yerde çok sevilmez. fakat bizdeki durum farklı. bizde buna izin verilmiyor. siyaset de federasyon de derin galatasaray de ne dersen de. hatırlıyorsunuz değil mi yabancı sınırı sırf bizim önümüzü kesmek için çıktı diye düşünüyorduk? ne kadar absürt şeyler yaşadık o dönemde. az buz işler değil yapılanlar. ve gerçekten açıklayamıyorsun. bu arada demiyorum ki 5 sene boyunca bir takım şampiyon olsun. hayır, gelip bunu geçebilecek varsa gelsin geçsin, ama bu şampiyon olan takım patatese dönüştüğü için değil, arkadan gelen planlı programlı takım artık daha iyi olduğu için olsun. hep birlikte herkes gelişsin. bizim futbolumuzun büyümesinin tek yolu budur.

    hal böyle olunca da tam tekrar heyecanlanabileceğimiz(ki görece geçtiğimiz dönemin çok gerisindeyiz) anda insanın aklına bütün bunlar geliyor, hevesi kursağında kalıyor.

    aslında çok büyük potansiyeli olan bir ligin ve ülke futbolunun bu kadar kötü yönetilmesi gerçekten çok üzücü. keşke doğru bir spor kültürümüz olsaydı.
  • 180
    bu ligin ilk 5-6 haftasını takip ederken yaptığım bir manyaklık var. eminim burayı okuyan ve bunu yapan başkaları da vardır.

    ligin 2. haftasından itibaren puan durumunu açıyorum, herhangi iki takımın maçında puanı düşük olanı tutuyorum ki puan durumunun yukarısı temizlensin. şampiyon olma ihtimali %1 olan bir takım da olsa bu durum böyle.

    yani mesela 26 eylül 2020 göztepe gaziantep fk maçında göztepe 7 puan olmasın diye antebi tuttum. ya göztepe 17 puan olsa nolcak. şampiyon olcaklar sanki. yok ama diğer türlü içim rahat etmiyor. tavşan koşucular hemen bıraksın yarışı istiyorum.

    ancak şampiyon olma ihtimali olan bir takımsa ve o takım sezona rezil de başlamış olsa sırf rakibi daha yüksek puanda diye şampiyonluk rakibimizi tutmam. deliliğimin bir sınırı var yani.
  • 182
    hakikaten zeminleri berbat stadyumlara sahip takımların oynadığı lig.

    devlet milyonlarca lira gömüyor stadlara ama zeminler küçük takımdan büyük takımlara dek her stadyumda berbat.

    şu an emin olmamak kaydıyla iyi diyebilceğimiz bizim stad ve ülker stadı var.

    kayseri'nin stadı 10 senedir hasta zeminli. koca koca lekeler var sahada, antalya'nın, malatya'nın zeminleri tarla gibi.

    ayıptır yahu, futbol özelinde milyar liranın döndüğü bir ülkede şu zeminler taraftara ve hatta kulübün kendisine hakaret.

    yıllardır tff yönetim değişse bile herhangi bir aksiyon almıyor bu konuda, tabii bunla uğraşsalar yabancı sınırı gibi önemli konularda nasıl şeytanlık yapacaklar?
  • 184
    genellikle puan durumu verildiğinde ilk 2 takım farklı, sonraki 3-4-5. takımlar farklı, son 3 de farklı bir renge boyanır, puan durumunun en altına, sırasıyla şampiyonlar ligi katılımı, avrupa ligi katılımı ve ligden düşecek takımlar anlamına gelen renklerdir bunlar.
    ve lig oynanırken puan durumundaki ilk 8-9 takımın yetkililerine sorduğunda istisnasız hepsi de "hedefimiz avrupa kupalarına katılmak" derler, bir kısmı sezon sonunda katılmaya hak kazanır da.
    sen bir de katıldıktan sonra gör bu takımları (bizi de ayırmıyorum)
    bugün ülke futbolu olarak gelinen seviye maalesef avrupa''nın doğu blokunda yer alan ülkelerin (ukrayna ve rusya hariç) seviyesidir. o ülkelerin takımlarıyla ancak başabaş oynarız, maalesef isviçre-avusturya ve ötesindeki ülke takımları bizi top diye oynar. üzücü ama gerçek bu.
    ve benim önerim, ittir edin puan durumunu renklendirmeyi, küme düşmeyi renklendirin yeter.
    üsttekilerin o renklerrle ilgili gerçekçi bir hedefi yok maalesef.
    şampiyonlar ligi bile sadece ayak bastı parası 10 mil. € civarında diye cazip, kimsenin oynayıp da gruptan çıkmak, maç kazanıp ödülü olan yaklaşık 30 mil. tl'yi almak gibi bir hedefi, aslında daha doğrusu gücü yok.
    bu nedenle boşverelim biz avrupa'yı, ligi de 28 takım yapalım, diğer şehirlerin hatrı kalmasın, kendi aramızda oynayıp mutlu olalım.
    not: iş bu entry takımımız rangers'a mağlup olup elendi diye yazılmamıştır. rangers bir köy takımı olmayıp, kendilerine elenmek de gayet doğaldır ve kabul edilebilir bir sonuçtur. vurgulamaya çalıştığım zihniyetimizin çağ dışı olması ve bunun sahada oynanan oyuna direkt sirayet etmesidir.
    (bkz: 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı)
  • 187
    yıllarca avrupanın en büyük 6 liginden biri dendi medyamızda. nasıl olsa avrupalıların haberi yok diye utanmıyordum. bir hayale inanmışlığın göstergesi diyordum. ancak içten içe bu ligin uefa liger sıralamasında 10-11 mücadelesi yapması bile garibime gidiyordu. o kadar yukarıda olmayı nasıl becerdiğimizi anlamıyordum.

    hak ettiğimiz yerlere yavaş yavaş yaklaşırken ilk 20'nin dışına çıkmamız gerektiği bir gerçek. çünkü bu ligde futbol oynanmıyor. hakemlerin ve onların idarecilerinin sado-mazoşist fantezilerine yardımcı oyuncu oluyor futbol camiası.

    öyle girift ve iğrenç bir ortam var ki salt sahada olanlara bakmak çocuksu bir saflık. bu ligde adalet, liyakat ve rekabet yok.

    kalitemizle değil paramızla 10.'luğu zorladık. günü kurtaran hamlelerle en çok paranın döndüğü 6 ligden birisi olduk. ama hiç.bir zaman en iyi oyunların oynandığı 15 ligden birisi olamadık. para da bitti. artık kalitemiz nereye yetiyorsa -ki orasının 20.lik falan olduğunu düşünüyorum- oralara ineceğiz. çıkıp çıkmamak hatadan dönüp dönmemekle ilgili.

    avrupanın en iyi 6 liginden biri olacak potansiyeli vardı. çöp ettik. son 20 yılda ülkecek o kadar fırsatı çöp ettik ki anlamak anlatmak mümkün değil. biz artık kayıp nesiliz. çocuklarımız ve torunlarımız için ve atalarımızın emeğine ve başarılarına minnet borcumuzu ödemek için çalışacağız. futbolda da böyle oldu işte.

    ben ne büyük bir bataklığa saplandığımızı 2014-15 borussia dortmund ile oynadığımız şampiyonlar ligi maçlarında fark ettim. galatasaray'dan eskisi gibi bir daha zevk alamadım. hep bir burukluk oldu içimde. çünkü sahada en çok kazanan futbolcular bizimkilerdi. ortaya konan oyunda fark ise en az 1. lig ile 3. lig kadar vardı. hikayenin sonu o günlerde başlamıştı zaten. hikayenin kötü karakteri bizdik ve kaybetmeye mahkumduk.
  • 188
    21 şubat 1959 yılında kurulan türkiye cumhuriyet’indeki en üst düzey futbol, hatta spor organizasyonu. 1959’dan bu yana şampiyon olan kulüpler sırasıyla;
    1- şanlı galatasaray :22
    2- fenerbahçe :19
    3- beşiktaş :15
    4- trabzonspor:6
    5- bursaspor :1
    6- başakşehir :1
    hesap edildiği üzere toplamda 62 sezondur var olan süper lig’deki şampiyonluk sayısı 64’tür. bunun sebebi 1959’dan önceki iki sezonu beşiktaş’ın şaibeli bir şekilde şampiyonluk hesabına eklenmesidir. bunun kabul edilmesinin sebebi olarak şahsi görüşüm süper lig’de yıldız hesabı yapıldığı sezon 3 büyüklerin tamamının 2 yıldızlı formaları olmasının sağlanmasıdır.
    ve biz sevgili galatasaray ailesi, ara ara kötü , zor dönemler geçirsekte. süper lig’in gelmiş geçmiş en başarılı takımı olmaya devam edeceğiz. çünkü türkiye süper lig’inden futbol’un adresi galatasaray’dir.
  • 189
    dün ve bugün haftanın maçlarını izlerken babam, "sana ciddi söylüyorum her takım galatasaray'dan iyi oynuyor" demişti.

    ben de abartma ya allah aşkına demiştim.

    adam haklıymış.

    şu ligdeki bir iki takım haricinde bütün takımların ne oynadığı belli ve bizden daha iyi oynuyorlar. daha çok koşuyorlar, daha çok mücadele ediyorlar.

    (bkz: 4 ekim 2020 kasımpaşa galatasaray maçı)
  • 191
    oyun sistemi belli ve taktiğini çalışmış, bu sayede uygulayabilen bir takımın rahatça şampiyon olabileceği lig. puan rekoru falan kırar o takım. hatta böyle bir takım olsun rakibi her maç 3 gol önde başlasın 5-3 biter maçlar en az.

    ligi küçümsemek falan değil bu. içindeki takımlarda ne taktik var ne sistem ne de antrenmanlarda doğru düzgün çalışmak. zaten ligdekilerin ne mal oldukları da avrupaya çıktıkları zaman anlaşılıyor.
  • 192
    bana kalırsa bu lige bırakın 20-21 takımı, 18 takım bile çok fazla. lig, iskoçya ligi gibi 12 ya da maksimum 14 takımlı olmalı ve sonrasında playoff oynanmalı. bu ligde avrupaya konsantre olmak imkansız bir kere. avrupa'ya odaklanırsan çok büyük ihtimalle şampiyonluğu kaybediyorsun. şampiyon olamazsan da şampiyonlar ligi'ne ve hatta çoğu zaman uefa avrupa ligi'ne gidemiyorsun. iki ucu mavi değnek. bunun yanında kalitesiz, çok sıkıcı ve uzun bir lig. insanı resmen yoruyor, ömür törpüsü gibi. bir de hiç sorun yokmuş gibi 21 takımlı hale getirildi, süper oldu. playoff sisteminden kastım geçmişte olan sistem değil tabii ki. 18 takım yarıştırıp sonunda playoff oynatacağız dersen küfrü yersin ama 12 takım + playoff mücadelesi olduğunda hem heyecan artacaktır, hem de avrupa maçlarına olan odaklanma sorunu ortadan kalkacaktır. bunun yanında kilit maçların sonlara denk gelmesi ve bir arada oynanması sezonun gerçek büyüğünü ortaya çıkarmakta daha etkili olacaktır diye düşünüyorum. az önce puan tablosuna baktım ve kapattım. 42 hafta sürecek. bu lig bitmez.
  • 194
    süper zeka futbol yöneticileri tarafindan 2019-2020'de küme düşme kaldirildiği ve 2020-2021 sezonu 21 takimla oynandiği için euro 2021 sebebiyle de liglerin zamaninda bitmesi gerektiğinden, covid sebebiyle takimlarda vaka sayisi artarsa erteleme yapabilecek zaman olmadığından oyuncu sayısını arttırmışlar. artık u15 falan ne bulursan çıkar sahaya yoksa hükmen mağlubiyet diyor.
  • 196
    mottosu "kural mural yok, bam bam bam!" olan lig.
    standartlardan o kadar uzak bir lig ki her farklı maçta, benzer pozisyonlar farklı kararlarla sonuçlanıyor. bütün hakemler kafasına göre karar veriyor, hepsi "bence" sloganına uyum sağlamış, kendi değerlendirmesini yapıyor. bir bakıyorsun 2 futbolcu birbirine değince penaltı, bir bakıyorsun adamın ayağı biçilmiş ama devam kararı...
    mevcut haliyle(2020-2021 sezonu) saçma sapan bir kuralsızlık içerisinde. her sezon daha da kötü oluyor. üstelik var denen sistem uygulanıyor. bu sistemi bu kadar kötü uygulayan bir başka ülke yok. bu ligin neden marka değeri yok çok belli. her şeyiyle müthiş bir özensizlik içerisinde.
  • 197
    takip etmekten çok sıkıldığım lig. yönetenlerinin adaletine zerre güvenmiyorum, futbol hariç her şey var. bıktım artık. şike yapanlar cezalandırılmaz, her türlü pislik döner, bir takım aradan biraz sıyrılınca ligi domine etmesin diye önü kapatılır, iyi gidersin yabancı sınırlaması gelir...
    ciddi anlamda bezdirdi. bu gidişle takip etmeyi bırakacağım. sırf galatasaray'ın hatrına katlanıyoruz ama sınırları ciddi anlamda zorluyorlar.
  • 198
    her sene acaba bu sene resmi yayıncı kuruluşu bağlatsam mı diye düşünürüm ama her sene mevcut düzenin temsilcileri adaletsiz, taraflı ve bir kesimi şampiyon yapma konusunda kendini gösterdiği için almaktan vazgeçiyorum. hiçbir maddi kaygı gütmeden çok rahat bir şekilde abonelik alabilecekken bu düzen çocuklarına para kaptırmak istemiyorum. galatasaray maçları dışında da tek tük önemli gördüğüm maçları takip ederim başka bir maç izlemem, özetlere bile bakmam. açıkçası şu haliyle bu ligi izlemek için para veriyor olmak 23 aralık 2020 fenerbahçe başakşehir maçı gibi maçları gördükçe adama koyar diye düşünüyorum. keşke kulüp olarak kendi maçlarımızı kendimiz ihale edip, yayınlayabilsek. o zaman eminim benim gibi düşünen birçok renktaş da fazla fazla vererek abone olup maçları izlemek isteyecektir.
  • 200
    (bkz: 28 aralık 2020 beşiktaş sivasspor maçı)
    (bkz: 23 aralık 2020 fenerbahçe başakşehir maçı)

    şu iki maçtan birinin öznesi galatasaray olsaydı ne şikesi kalırdı ne lobisi. spor kanalları galatasarayı şampiyon yapacaklar diye programlar falan düzenlerdi herhalde.

    leş, iğrenç, algılar üzerinden yürütülen, var'ın dahi adam edemediği vasat lig.
App Store'dan indirin Google Play'den alın