1995 yılının sıcak bir yaz günüydü. bir fransız, bir ingiliz, bir amerikalı, temel,
fatih terim'li tadelle reklamında oynayan "hey arkadaş" diye çağırılan çocuk,
adnan polat ve ben bir uçağa binmiştik. uçak kalkmak üzereydi.
adnan polat, temel ve ingiliz ciddi bir şekilde inşaat sektörü hakkında sohbetler ediyor ben,
fatih terim'li tadelle reklamındaki "hey arkadaş" diye çağırılan çocuk ve fransız ise tipik erkek muhabbeti olan "lan 5000 $ verseler pilotla akşam yemeğine çıkarmısın"
* muhabetinin dibine vuruyorduk. amerikalı ise kendi koltuğunda tek başına o dönem yepisyeni bi icat olan ve o dönemde henüz uçaklarda kullanımı yasaklanmamış olan devasa, hayvani büyüklükteki motorola marka cep telefonuyla uğraşıyordu. hostes hanım yaşanabilecek acil durumlarda ne yapmamız gerektiği hakkında bizlere bilgi verirken
adnan polat o full karizma ses tonunu birden yükselterek:
"temel inşaat sektörü bitmez!" diyiverdi. dinlenmediğinin farkına varan hostes
adnan polat'a hitaben:
"adnan bey lütfen birkaç dakika beni dinlermisiniz?" dedi.
o an
adnan polat ve ben birden hostese baktık. benim de hostese baktığımı gören
adnan polat bana:
"hayırdır evlat, yoksa senin de ismin benimki gibi adnan mı?" dedi.
ben: "e-evet bayım" diyince
adnan polat:
"benim adım da adnan senin adın da adnan. bundan sonra senin adın
ultradnan olsun!" dedi.
bu esnada hala onu dinlemediğimizi farkeden hostes ağlayarak kokpite gitti. ben görmedim
fatih terim'li tadelle reklamında "hey arkadaş" diye çağırılan çocuk görmüş. çünkü ben o esnada
adnan polat ile konuşuyordum. işte o günden beri
ultradnan rumuzunu kulanır oldum.
*