7928
bizim taraftar istiyor ki orta sahada oynayan her futbolcu çatır çatır ara pası atsın, inceci olsun, direk oynasın, tek pas yapsın, ayağında top tutmasın, geri hiç oynamasın, diagonal paslar atsın, oyunu açsın... yapsın da yapsın. bu şekilde düşünen arkadaşlar kusura bakmasın ama futbolun f'sinden bile anlamıyordur benim için. dünyanın adam akıllı futbol oynayan her takımında selçuk tipli al ver yapan, tempoyu ayarlayan futbolcular vardır. elbet takımların maddi gücüne göre selçuk'tan daha kaliteli veya daha kalitesizleri olabilir ama dediğim gibi vardır. sürekli ileriye oynamaya çalışırsan forvetlerinin ve açıklarının pili on beş dakikada biter. gerçek dünyada işler pes 2013 mantığıyla işlemez. cayır cayır ara pas akıttığın ileri uç oyuncuların her topu yakalayıp, çalımı basıp, şutu dayayamaz. onun için de selçuk gibi adamlara ihtiyaç duyulur. misal busquets, misal xabi alonso, misal matic. elbet selçuk'tan kaliteliler lakin görevleri aynı. koskoca real madrid, yıllarca makelele'nin yerini dolduramamış; figo'lar, zidane'lar, beckham'lar onun kadar faydalı olamamıştır. şimdi bizim tayfaya gelecek olursak, istiyorlar ki, jose - emre - sneijder gibi tek pasçı, atik, dinamik adamlarla oynayalım. hiç yan pas, geri pas yapmayalım; selçuk o yan ve geri pasları sadece istatistik kasmak için yapıyor. şimdi jose - emre - sneijder çok hoştur ama benena? bu adamların meziyetleriyle selçuk'unki bir değil ki! sneijder mesela. yetenek başka şey, işlev başka şey. yukarıda da değindiğim gibi o los galacticos dönemindeki real'in belki de en yeteneksiz adamı makelele'ydi. fakat sen orta sahanı zidane, figo, beckham, guti gibi adamlardan kuramazsın ki. zidane dünyanın en güzel ara paslarını atardı, figo dünyanın en güzel şutlarını çekerdi, beckham dünyanın en güzel ortalarını açardı, guti dünyanın en iyi tek pasını yapardı... ama oyunun sürekli pozitif yönünü oy-na-ya-maz-sın.
7 kasım 2015 çaykur rizespor galatasaray maçına gelecek olursak, selçuk çıktıktan sonra takım top tutamaz oldu. sneijder'e o kadar yük bindi ki adam pancar gibi geziyordu bir ara. hatta süper ligin pas rekorunu filan da kırdı galiba. bu işin bir boyutu. selçuk çıktıktan sonra jose'nin top kaybıyla ilk golü yedik. adamların daha da saldıracağı aşikardı. tempoyu düşürmek lazımdı. taraftarın yıllardır kızdığı selçuk'un o yan ve geri pasları işte o işe yarıyordu. bizse habala gübele atak yapmaya çalıştık, kontra üstüne kontra yedik sonrası malum. bu tempo ayarlayamama olayını 3. golümüzden sonra da yaşadık. mağlubiyet sadece selçuksuzluktan değil elbet, fakat o olmadan da olmadı işte.
şimdi halen deniyor ki "yerine daha iyisi lazım". peki, iyi hoş. selçuk'u kestin, yerine toni kroos'u aldın. selçuk on üstünden altılıksa, kroos dokuzluktur değil mi? e iyi hoş da sabri'yi, burak'ı, sol bek problemimizi ne yapacağız? chedjou'nun bugün yaptığı hatalar ayan beyanken stoperlerimiz on üstünden onluk diyebilir miyiz peki? kısacası selçuk takımın sırıtmayan birkaç futbolcusundan biri bence. bu şuna benziyor: senin altında murat 131 var, sen buna kalkıp iki bin liralık pioneer teyp takıyorsun. o arabanın en son değiştirilecek yerlerinden biri teybi zaten! biz de on üstünden üçlük beklerimiz, on üstünden ikilik forvetlerimiz varken; selçuk'u kesip on üstünden dokuzluk - sekizlik adamlar alma derdindeyiz.
velhasılıkelam, sade oynadığı için takım adına ne kadar mühim olduğunu bir türlü kavrayamadığımız -gönül ister ki rize maçı bunu değiştirsin- futbolcumuzdur.