resim
Selçuk İnan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Gaziantep FK
Yaş:39
Uyruk:Türkiye
  • 6476
    gerçekten galatasaraylı mı çok merak ettiğim futbolcu. her açıklamasında galatasaraylıyım diyor. acaba çocukluğunda, gençliğinde galatasaray futbolcusu değilken de biz gibi yaşamış mıdır bu heyecanı, galatasaraylılığı ? eğer öyleyse bir adam o halden nasıl fenerbahçe maçından çıkıp gidebilecek hale gelebilir ki ? ben bugün bu göbekli halimle fenerbahçe maçında bırakın ıslıklanıp maçtan çıkmayı; ana avrat küfür yesem dahi nefesimin yettiği kadar yırtarım kendimi sahada yemin olsun.
  • 6477
    aylarca "galatasaray hücum oynaaaar, başka bişey oynayamaaaz" diye çığıran adamlar, aynısını selçuk deyince "sanane lan hoca ne isterse onu oynar" diyor.
    yahu galatasaray sadece hücum oynar diyordunuz hani, bu galatasaray ne aga, bir saray sahaya çıkıp o mu top oynuyor? oyuncular oynuyor işte. "galatasaray sadece hücum oynar" demek, "selçuk hücum oynar" demektir, "sneijder hücum oynar" demektir. şimdi bunu selçuk söyleyince mi zorunuza gitti, anlamadım.
  • 6478
    iki yılda 7 milyon euroyu cukkalayıp karşılığında takıma koca bir hiç katan futbolcumsu, etkisiz eleman. (evet birader futbolcumsu diyorum, problem?)

    iki senedir futbolcuya benzeyen bir hali yok bu adamın. ikili mücadelelerde kendini her yere bırakmasından artık ben utanıyorum. yalandan koşuları ve sorumluluk almaktan/mücadele etmekten devamlı olarak kaçınması, takımın belini büküyor, orta sahayı çökertiyor. bunu görmek istemeyenleri anlayamıyorum ben. hadi kalitesi boktan ligimizde bu pek açığa çıkmıyor diyelim * ama elin avrupalısı gelince affetmiyor işte, en ufak hatada cezayı kesiyor. galatasaray'a zarar veriyor yahu bu adam, zarar veriyor. (derbi maçı terbiyesizliği, volkan ayısının melo'ya saldırması üzerine verdiği "artık futbol konuşalım yhaa" demeci, o şeref yoksunu menajerinin melo açıklamasına sessiz kalması gibi konular apayrı zaten. oralara girersem ceza alırım muhtemelen.)

    ha bu arada, iki sezondur futbolcu taklitliğiyle yetinen bu adamın damga vurup kurtardığı tek bir avrupa maçı oldu mu galatasaray kariyerinde? gerçi ligde bile parladığı maç olmadı ki iki senedir, ne avrupası.

    yok işte yahu, yok. sıfır bu adam. nereden baksan elinde kalıyor.

    edit: bir de bugün trt'de kendisini yuhalayanlar hakkında "gerçek galatasaraylı değil" diye buyurmuş. onlar osuruktan galatasaraylı sen bayrak adamsın he mi? ulan şu kulüp ne hallere düştü be. yeminle yazık.
  • 6479
    açın izleyin bugünkü konuşmasını. bu adam bugünkü konuşmasıyla nasıl eleştiriliyor aklım almıyor ya ne bekliyorsunuz adamdan. sorulara bir siyasetci gibi cevap vermesini yani aslında sorulara cevap vermemesini mi istiyorsunuz. çıkmış, olabileceği en samimi şekilde sorulara cevap vermiş bundan daha fazlası zaten olamazdı o aradaki ince çizgiyi o kadar iyi korumuşki helal olsun dedirtti hele iki kelimeyi bir araya getiremeyen bir sürü futbolcu olduğunu düşünürsek. kendisininde dediği gibi ne kadar kötü oynarsa oynasın şu zamana kadar kimseye saygısızlık etmemiştir duruşuyla konuşmasıyla efendiliğiyle tam bir galatasaraylıdır.
  • 6482
    her insanın olduğu gibi topçuların da bakış açıları var; hisleri, düşünceleri, ezberleri, refleksleri, alışkanlıkları vd. kaldı ki topçular, her ne kadar çok maaş alsalar da içinde bulundukları sektör dolayısıyla toplum nazarında içten içe her zaman uç fikirlerin objesi olan insanlar. kendi halinde topçu piyasanın altında maaş alır. çok maaş alan adam ya aşırı sevgi görür ya da aşırı nefret. tüm bunların birikimi, topçunun kafasında belli bir düşünce havuzu ve yaşam kalıbı oluşturur. sorumluluğu sadece kendine ve çevresine değil, takımın tüm taraftarlarına ve hatta göz önünde olduğu için tüm ülkeye karşıdır. futbolcunun psikolojik statüsü, genel eğitim seviyesi ve mesleğini icra edebileceği çağın erken yaşlara tekabül etmesi hasebiyle, her zaman daha zor bir statüdür.

    türkiye özelinde bakarsak, futbol ortamı da bundan maada değil, bazı odaklar dışında herkesin kalıplar içinde yaşaması isteniyor. bunun futboldaki tezahürünü, "tabii zor maçtı, ben gol attım ama önemli olan taakımın kazanması, önümüzdeki maçlara bakacaz" vb cümlelerde görebilirsiniz, tipik futbolcu söylemleri ve cümle kalıpları işte. aşağı yukarı bunların bir karmasıdır. biraz daha zeki olan topçular da aynı şeyleri biraz allayıp pullayıp söyler ama temelde aynıdır işte, değişmez. bunun yanında bu ülke, ekonomik olarak gelir adaletsizliğinin zihinsel ve toplumsal açıdan büyük bir "gizli kaos" yarattığı bir ülke. doğudan aldığımız bu sebat kültürü sebebiyle çok kişi açıktan açığa yakınlarına karşı ağır eleştiride bulunmaz ama mesai arkadaşı kendinden fazla maaş alan adam da en basitinden bir tribe girer. futbolcular da genelde, hissettiklerini, düşündüklerini içlerine atarlar. arada konuşan topçu olur, o da tek tüktür. (bu son dönemde değişti fakat hoş bir değişim olmadı, o da başka bir alanın konusu tabii.)

    "yeniçerilik" denen bu müessese biraz da türk topçuların yabancı rahatlığına hazırlıksız yakalanmaları ve yerleşmiş kültür sebebiyle seslerini çıkaramamalarından kaynaklı. dışarıdaki taraftar yabancı oyuncuyu sever, hele yıldızsa geldiğinde bağrına basar. ekseriyetle bu yabancılar bunların 2 katı maaş alır ve daha oynamadan abartı akdenizli sevgisine mazhar olur. türk topçusu bu yersiz sevgiye ses çıkartamaz çünkü yönetmdeki "abileri" bunları bir şekilde, ekseriyetle sağlıksız bir şekilde, teselli eder. bu durum, hele o yabancı oyuncu biraz da soğuk bir mizaca sahipse, türk topçuların içten içe kin tutmalarına ve gruplaşmalarına yol açar. sonra "lincoln pas almıyor." almaz tabii, çünkü bu adam daha oynamaya başlamadan taraftarın sevgilisi olmuş ve türk topçusu bunu içine atmak zorunda kalmış. bir de eşeğin tenasül uzvuna h2o kaçarak, türk topçu bir kere yapsa aşırı tepki çeken bir hareketi o oyuncu yaptığında tepki de almaz, hatta alkışlanır. türk topçusu içine atar atar atar ama bu zihinsel patlama, cehaletle de birleşince gruplaşma ortaya çıkar. bu hoş bir durum değil ancak türk topçulardan 10'unun maaşının toplamı bir yabancının maaşına denk geliyorsa orada mutlaka sorun olur. zaten takım içi gelir dağılımı o yüzden çok önemli. zaten ünal aysalın selçuk ve burak yılmaza o denli para vermesi, eray işcanın maaşını bile şişirmesi tamamen bu durumdan kaynaklı.

    halbuki oyuncular kendilerini özgürce ifade etme imkanı bulsalar, çarpık düzeni içeriden görenler olarak kendi fikirlerini sunsalar tüm bu gruplaşmalara gerek kalmadan bir kamuoyu oluşturup tartışılması için bir yol açabilirler. bu olmadığında, manipulatör yalancı gazetecilerin bire bin kattığı haberlerle yanlış bir kamuoyu oluşuyor. kaldı ki gerçeğe yalan katmak daha büyük bir rahatsızlık yaratır. bu kamuoyunu topçular oluşturmalı. metin kurt* ve muadillerinin uğraştığı futbolcu sendikası vb girişimler tüm bunlar için olumlu olabilirdi örneğin. yani kısacası topçunun konuşması, sorununu anlatması lazım. sen topçuyu konuşturmaz, ağzını açtığı anda "işine bak lan orospu çocuğu" dersen, o topçu sana tepki göstermeye götü yemediği için senin taptığın o yabancı oyuncudan hırsını çıkarır işte. yoksa kişisel olarak hiçbir oyuncu, bir insana yabancı diye kıl kapmaz.

    tüm bunların sonucunda, selçuk inan fikirlerini bu şekilde özgürce sunarak çok iyi yaptı. istediği kadar saçmalasın. yıllarca konuşmasına kötü gözle bakılmış insanlar kabuklarını kırdıklarında saçmalarlar, bu bedele katlanacaksınız. hatta burak yılmazın da konuşması lazım. semih kayanın da konuşması lazım. hakan baltanın da konuşması lazım. sneijderın da konuşması lazım. (daha da ileri giderek, sneijderın bile kısıtlanmaya çalışıldığını düşünüyorum.) topçu çıkıp görüşünü, hissiyatını belli edecek ki dışarıya yalan dolan haberler sızmasın. her şeyden azade topçu, taraftar da onu efsaneleştirmeye yahut hain ilan etmeye bayılıyor. selçuk niye hain olsun? burak niye hain olsun? derdi ne bu adamların? bu kadar kolay mı bir insana "hain, şikeci, satılık" vb insanlık onuruna mugayir sıfatlar yakıştırmak?

    elhasıl, fikrini özgürce beyan eden, yaşadıklarını taraftara anlatarak "bir de benim açımdan bakın" diyen oyunculara böyle atı iti nallayıp saldırmaktan vazgeçtiğimizde, türk futboluna sirayet etmiş bu saçma sapan hastalıklardan kurtuluruz. abartı, gereksiz coşku vb her ülkede var. burada sorun, her şeyin baskı altında olması, kalitesiz olması. bu kalitesizliği sağlayan da taraftardır. konuşan topçuya "geveze, susmuyor, biri ağzını kapatsın" diyip; kalıpların dışına çıkmaya korkup "bu haakemlerle liğ bitmez" demeye alışmış oyuncuyla cahil diye alay etmek neresinden baksan tutarsız. yaşamadığımız hayatlar hakkında çok rahat ahkam kesiyoruz. sadece biraz saygı. bir insan sizden çok maaş alıyor diye insanlıktan çıkmıyor.

    iki sezondur berbat oynayan, bazen sahada kaçak dövüşen selçuk inanın arkasındayım. umarım bundan sonra hislerini daha rahat şekilde yansıtır. içine atıp da takım içi gruplaşmalara meydan verecek ruh hallerine girmez.
  • 6483
    stadyum programinda prandelli ve mancini'yi rencide edecek hicbir sey soylemedigi gibi, bu iki eski teknik direktorumuzu onore etmistir. her sozune katilmak gerekmez, benim de 'yok haci o oyle degil' dedigim laflari var (mesela galatasaray takimi kayseri'ye gidiyorsa o stadin dolmasi hatta disarda insanlarin kalmasi dedigi bolum) ama soyledigi her sey makul, tartisilabilir vs seylerdir. ayrica programa cikmadan yonetimden ve/veya teknik ekipten izin almis oldugu muhakkaktir.
  • 6486
    rakip takım arkadaşının üzerine çullanırken izlemekle yetinen, menajeri takım arkadaşları ile ilgili ileri geri konuşurken sesini çıkarmayan, iki ıslık yediğinde formasını bırakabilen

    adam gibidir.
    adam değildir.
    adam gibi olabilir ancak.

    ha, sezar'ın hakkı sezar'a; son zamanlarda varını-yoğunu sahaya koymaktadır. yeteneğinin olanak tanıdığı her şeyi yapmakta, üzerine de ortalamaların oldukça üzerinde koşarak yeteneğinin olanak tanımadığı noksanlarını da kapayama gayret etmektedir.

    ne dün yediği bokları unutmaya gerek var; ne de bugün toparlanışını inkâr etmeye.
    alabileceğimizin maksimumunu alalım, alacağının maksimumunu zaten alıyor; sonra da yollarımızı ayırırız olur biter.

    kendini galatasaray'dan üstün gören, "beni ıslıklayanlar galatasaraylı değil" diyebilecek cürretteki, üzerine saldırılan takım arkadaşını korumaktan korkan, çekinen veya bilerek imtina eden (ki bence hepsi aynı kapıya çıkar) bir oyuncuyu sakın ola yüceltmeye, bu boklarını unutturmaya çalışmayın.

    arda arda diyorsunuz.
    ona da aynısını yaptınız diyorsunuz.
    şimdi oralara da gireriz de, çok uzar;
    şu kadarını söyleyeyim;

    galatasaraylı, galatasaray'ı, formayı, tarihi, alışkanlıklarını terketmeyen hiçbir adamı terketmemiş, hiçbir adam unutulmamıştır.
    şunlara rağmen adamdır diyebiliyorsanız, söyleyecek fazla bir şey yok.
    adam gibidir doğru bir kullanım olabilir ama bakın.
  • 6488
    adamdır veya değildir tartışmam, kendimi yormam herkesin kriteri farklıdır ama kesinlikle bu takımın kaptanı olacak ağırlık kendisinde yoktur.

    derbilerde fenerliler veya beşiktaşlılar bizim oyuncuların üstüne akbaba gibi çullanırken selçuk'un bir kere bile takım arkadaşını koruduğunu , rakibe ağır olun lan siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz? dediğini gören veya hatırlayan var mı?

    bir takımın saha içi lideriysen , arkadaşların sana güvenmeli , sana inanmalı ve senin onlar için kendini feda edebileceğini bilmeli.

    umarım anlatabilmişimdir.
  • 6489
    trt'de yaptığı açıklamaların tamamını okudum. ben mi selçuk'a takmış vaziyetteyim, yoksa ince noktalara mı dikkat ediyorum bilemiyorum ama bu adam tam bir şark kurnazı. söylediklerinde dikkat çeken noktaları yazayım:

    *"...allah'tan prandelli gitti demek benim adamlığıma yakışmaz."
    evet kaptan, bu cümleyi söyleyince "allah'tan prandelli gitti" demiş olmuyorsun zaten.
    ayrıca "prandelli herhalde bunu idrak edemedi" diyerek eski hocasının arkasından laf sokmak da galatasaray futbolcusuna yakışmıyor. selçuk da bunu idrak edememiş anlaşılan. biz taraftar olarak prandelli'nin arkasından konuşuruz da, ana bacı söveriz de ama selçuk, galatasaray futbolcusu sıfatına sahip olduğu müddetçe ekranlarda böyle bir demeç veremez.

    *"...galatasaray'a nasıl geldiğimi anlatmak istemiyorum tekrar" dedikten hemen sonra "ama beni o dönem birçok takım istedi, bir sürü teklif vardı. ingiltere'den west brom ve everton'dan teklif geldi" cümlesini de ekliyor. eyvallah kaptan, galatasaray'a nasıl geldiğini hiç anlatmamış oldun zaten bunu diyerek. selçuk efendi everton ve west brom alternatifleri varken bizi seçerek lütuf buyurmuş. merak ediyorum, acaba 2 senedir topu öldürmekten veya götünü rakibe dayayarak faul almaktan başka bir şey yapmadığı oyunuyla premier lig'de ne hallere düşerdi...

    *"...ben birçok maça hastalıkla, sakatlıkla çıktım. fedakarlık yaptı densin istemem"
    evet kaptan, bunu da "aslan selçuk, fedakarlık yapmış" övgülerinin gelmesini bekleyerek söylemediğine eminim zaten.
    kaldı ki hastaysan veya sakatsan çıkmazsın, kimse sana "neden hasta oldun aq?" demez.
    senden beklenilen şey sağlıklı olarak sahaya çıktığında elinden geleni yapman. ama maksat şov peşinde koşmaksa onu bilemem.

    *"...ben galatasaray'dan aldığımın iki üç katını kazanabilirdim başka takımlarda"
    rüyalarda buluşalım kaptan.
    ilk geldiğinde yıllık 2 milyonluk bir maaşı vardı yanılmıyorsam. bunun 2 katı da 4 milyon eder ki avrupa'daki orta sıra takımlar en taşaklı oyuncularına bile bu paraları vermiyorlar. dortmund'da ilkay'ın kaç paraya oynadığını hepimiz öğrendik. keza arda burada kazandığından çok daha azını kabul edip atletico'ya gitmişti. sanırım selçuk, avrupa futbol piyasasından baya bir uzak. he kastettiği takım fenerbahçe ise, zaten aklı başında olan her futbolcu şike skandalı ile sarsılan ve ceza alma ihtimali olan bir takıma transfer olmak istemez. hele ki önünde galatasaray seçeneği varken.

    *"...futbol bir takım oyunudur. sneijder'in yerine koşmak, umut'un burak'ın yerine koşarım, hoşuma gider." gibi şahane bir söz söyledikten hemen sonra "trabzonspor maçı oynuyorsanız, 3 gol yiyoruz. benim gollerle bir alakam da yok. 3-0 oldu, hani selçuk nerede!" diye ekliyor. paşamızın futbol anlayışına göre futbol bir takım oyunudur ama kendisi yenilen 3 golde alakası olmadığı için yenilgiden kendini soyutluyor. tam bir kaptan duruşu ciddi anlamda...

    fenerbahçe maçında liseli kız tribi edasında formayı vermesinden sonra da hala suçu taraftara yıkmaya devam etmiş. keşke çıkıp özür dilemeyi akıl edebilse. şu demeçler sonrasında "futbolcu da insan yeeaa, çok yükleniyoruz onlara da yazık :(" diyenlere zaten diyecek söz yok. galibiyet sonrasında nasıl tribüne çağrıldığında onore oluyorsa, yenilgi sonrasında gelen yuhalamayı da kabullenmesini bilecek ve işini yapmaya devam edecek. ama söylediklerine bakılırsa selçuk'un bakış açısı baya bir farklı.

    tez zamanda o formayı üzerinden çıkarması dileğiyle.
  • 6490
    http://www.youtube.com/watch?v=fLh1R5H7pec

    dinleyerek yazıyorum:
    - "prandelli'yi satmadık" diyor. sattık diyecek hali yoktu. sözlerine güvenip güvenmemek bizlere kalmış. samimi olduğuna inanmak istiyorum.
    - takım olarak kötü oynadık demiş. doğru demiş. "kimse sorsanız kötü oynadım der" demiş takım arkadaşları için. fanboylar tedirgin.
    - "önümde 4 hücumcu varken çıkamam" demiş. "taraftarı mı memnun edeyim yoksa arkadaşlarımı mı? topla mı çıkayım? nasıl çıkayım" demiş çıkarsın güzel kardeşim. öne doğru sürersin topu kardeşim. chedjou bile top sürüp çıkıyorsa sen de çıkarsın güzel kardeşim.
    - evet haklısın futbol sadece futbolcunun daha iyi oynamasıyla daha iyi olmaz. taraftar olarak bizim de masaya yumruğu vurmamız gerekiyor.

    açıklamalarının tamamını izleyebilen mesaj kutumu yeşillendirirse sevinirim.
  • 6491
    herhangi bir kötü amacım olmadan yazıyorum:

    melo ve sneijder çıkana kadar klasik oyununu oynadı. yani iyi oynamadı. ama melo ve sneijder çıktıktan sonra bir anda canlandı. tam bir kaptan gibi davrandı. bunu yeniçeriliğine değil, oyunu yönlendiren iki oyuncunun çıkması sebebiyle, işi başa düştü deyip sorumluluk almasına bağlıyorum. belki de pasif oyunu sneijder ve melo'ya olan saygısındandır. onlar varken kendini geri plana atıyordur. ancak maç sonu televizyona çıkması profesyonel bir oyuncuya yakışmadı. kendisini savunacak daha müsait zamanlar elbet olacaktır. hele ki; kendisini ıslıklayanları galatasaraylı olmamakla itham etmesi büyük ayıptır. bu taraftar galatasaray için ıslıklar, galatasaray için alkışlar. bunu anlamadan nasıl galatasaraylıyım diyor, anlamak mümkün değil.
  • 6499
    kendisi bu kadar itin götüne sokulurken * burak yilmaz' olacak qanqa'sının eleştirilmemesini anlamıyorum. hamza hoca gelene kadar yokları oynayan, hatta oynayamayan selçuk inan, hamza hoca ile biraz kıpırdanma gösterince hain oluyor, para söğüşleyici oluyorda, burak yılmaz ne oluyor? selçuk pozisyonu değişince oynamaya başladı, prandelli ve mancini'yi bilerek oynamayarak sabote etti, hoca hangi pozisyonda görev verirse çatır çatır oynamak zorunda diyenler neden burak yılmaz'a gelince tek kelime etmiyor? e burak yılmaz'da hamza hoca gelene kadar 1-2 pozisyon var olup maçın geri kalanında takımın ağzına sıçmıyor muydu eller kafada? e peki şimdiki performansı hamza hocanın doğru yerde oynatması ise selçuk inan'a söylenen hoca hangi pozisyonda görev verirse oynayacak lafı neden burak yılmaz için geçerli değil? sanırım bu gol atan futbolcunun göz boyaması oluyor. neyse çok uzattım tez zamanda bu takımdan gitmeleri dileğiyle.
  • 6500
    her şey burak yılmazın takıma gelmesiyle başladı. artık kampta neler yapıyorlarsa veya nasıl bir kankalıkları varsa ilk sene xavi yi katlayacak, parmak ısırttıracak bir performans sergilemişti. ama ne zamanki 2. sezon burak yılmaz geldi... selçuk hep aşağı hep aşağı gitti.

    bunu anlamak bu kadar mı zor! he bir de yaşayamadığı şampiyonlukları 2 sene arka arkaya yaşaması ve doymuş futbolcu olması da bunun başlıca sebeplerindendir. ( trabzonspor da ki şampiyonluk biri )

    burakın ise tek özelliği bitiricilik. başka hiç bir şey yok. arada bir denk gelirse topu alıp 1-2 dribbling atabiliyor topla.

    kafa topu yok, indiremez.
    topsuz alanda duvar olma, yok
    topsuz koşu, eh işte.
    duvar pası, sınırlı.
    frikik, denk gelirse sağlam atıyor orda hakkını yemeyelim.
    bitiricilik 20

    bir forvetten ne istersiniz gol atmasını. burak da bunu yaptığı için her maç ilk 11 de.

    bunun yanında bir de komple forvet olsa neler olduğunu gördük zaten.

    bul drogba gibi komple bir forvet biraz yaşı genç olan burakla beraber koy ileriye. o zaman bak neler oluyor.

    net kere net söylüyorum böyle bir şey gerçekleşirse burak 40 gole ulaşır, selçuk 20 asistle bitirir sezonu.

    tek eksik bir elmander veya drogba. umut bu görevi yerine getiremiyor. topu ileride tutamıyoruz. selçuğu da ileriye atamıyoruz bu sayede. selçuk ileriye bir çıkabilse, ileri geri gidip yorulmasa beşiktaş maçında yaptığı gibi kaleyi daha çok yoklayacak daha çok asist yapacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın