hafta sonu derbi var ve kendisi yılda 1 milyon 250 bin dolar kazanarak futbol takımı ortalamasının altında maaş alan bir futbolcumuz. bu vesileyle gündemde.
hafta sonu derbi var, bugün de basketbol şubesinden üzücü haberler aldık.
*. sporumuz bile gündem üretici maşallah. he bu arada. hafta sonu maç yapacağımız takım şikeden ceza alması gereken bir takım. maç yok hükmünde yani. şimdi ben bunu söyledim ya, ülkenin yarısından çoğunun gözünde 'yenilginin yolunu yapıyorum.' niye? çünkü gündemle alakalı konuşmuyorum. her şey gündem. 'ama adam suçunun cezasını çekmemiş' , 'eski haber o birader, yenilerden haber ver.' yani kısaca diyor ki 'kapat şalteri, uzaklaşma çok. meşgul ol bunlarla.'
peki yenilerden haber verelim, sabri'nin maaşına zam yapılacakmış.
emeğinin karşılığı bu mudur, diğer oyuncuların maaşı mı çok fazladır, yabancı sınırında yapılan değişiklikten sonra gerekli midir, yapılan zammı hak etmiş, etmemiş vs. bu konularda fikir beyan edecek değilim. zaten işi hak-hukuk meselesine getirirsem hem konu alakamız ve gündem dışına çıkacak, hem de dönen paraların müsebbiblerine - bir taraftar olarak kendim de dahil- toptan sövmek gerekecek, hiç o topun altına girmeden sadece bu olası zam ile kafamda bir süredir olan düşünceleri derleyip dile getirmek istiyorum.
kendisine yapılması gündemde olan zam ile diğer branşlara - özellikle basketbol şu an için - nefes aldırılabilir miydi? madem bu para yönetimin elinde mevcut, neden diğer branşlara harcanmıyor? koskoca basketbol takımının sabri sarıoğlu kadar değeri yok mu?
* sabri galatasaray'ın evladı, florya çocuğu da ergin ataman, ekrem memnun gibi adamları sokakta mı bulduk? veyahut galatasaraylı futbolculardan - isim ayırt etmeksizin söylüyorum - bir kaçı kendi arasında ufak bir meblağ toplayamaz mıydı, 'galatasaray spor kulübü'ne yardım için? taraftar kadar olmaları ya da fedakarlık yapmaları beklentisinde de değilim. kendi deyimlerince 'çok az(!)' buldukları 1 milyon 250 bin dolarlık meblağ var ya hani. o meblağ dahi şu anda basketbol şubesine nefes aldırırdı.(u: ödenen paralara ve ihtiyaca pek hakim değilim ilgili birisi daha net bilgilendirirse güncellerim burada)
hafta sonu derbi var. benim bu derbiyi her sene izlememdeki sebep iki tane fenerbahçeli ile dalga geçme fırsatı yakalamak ya da kendimi boşuna heyecanlandırmak değil. 'galatasaray' üzerinden tanımladığım bazı değerler var, bu platformdaki herkes gibi de futbolu seviyorum, aidiyet hissiyatımın önemli bir bölümünü de galatasaray'a atfediyorum. bunun altında da çok derin mantıksal sebepler aramıyorum. sadece yukarıda belirttiklerimin en azından bir kısmının yerine getirilmesi ya da bu sorulara sağlıklı cevaplar verilmesi benim atfettiğim değeri yeteri kadar mantıklı kılıyor zaten. '22 adam bir topun peşinde ne anlıyorsunuz yae' diyene de eskiden 'sana ne zırto' diyordum, şimdi oturup düşünüyorum. kendisinin maaşına zam yapılıyor çünkü, galatasaray'ın diğer branşları kan kaybederken. dedim ya daha bak şikeden düşmeyen takım var he hala ülkede, en büyük sportif problem bu da değil. düşünsene ülkenin sadece sporu nasıl bir cadı kazanının içinde. e tabi sonra iş '22 adamın bir topun peşinden koşması' diye tanımlanınca da dönüp diyemiyorsun, 'sen benim neden galatasaraylı olduğumu biliyor musun?' diye.
he bir de dışarıdaki boktan pislikten biraz olsun uzaklaşmak spor müsabakalarını takip etmemdeki sebep. ne kadar mümkünse artık.
hafta sonu derbi var. bokun pisliğin içine batmış bir toplumun, bokun pisliğin içinde yüzen futbolunun en önemli maçı. heyecanlanmıyorum desem yalan olur. maç günü gelecek, -teşbihi mazur görün- eşekler gibi bağıracağız, sevineceğiz, belki de üzüleceğiz. pislikten uzaklaşalım derken, pislikle aklanan bir takımı yenmeye uğraşacağız. ayrı tutuyor gibi olmasın he, çamurla oynayan kirlenir. biz de bu vesileyle pürüpak değiliz yani. inanmayan şuraya bakıversin :
http://cdn.nediyor.com/...i_sarayi_erdogan.jpg bu olay maçımızın olduğu gün oldu bu arada, işin en büyük absürd yanı burası. siyasi mesaj verme amacım yok yani, onu da belirteyim. işin o kısmı da az önce belirttiğim topun altı zaten. anlayan anlamıştır.
maaşına zam yapılıyormuş. az kazandığı için. kaptanlık pazubandı taşıdığı kulübün branşları birer birer kan kaybederken, galatasaray'ın evladı sabri sarıoğlu'nun maaşına; galatasaray'ın medar-ı iftiharı lisesinden yetişen kişilerle tek vasfı 'zengin olmak' olan kişilerin karışımından oluşan bir topluluğun kararıyla - ki biz kendilerine kısaca 'yönetim' diyoruz - zam yapılıyormuş. medar-ı iftihara bak, evlada bak.
haftaya derbide şu an ligde olmaması gereken bir takımla oynayacağımızı belirtmiştim değil mi? hani şu yönetimimizin aynı havayı solumaktan hicap duymadığı, hatta savunma gafleti gösterdiği kişilerin yönettiği kulüp. hani şu galatasaray'ın evladı diye tabir ettiğimiz, bizzat galatasaray adını taşıyan kulüpler kan ağlarken maaşına zam alabilen nicelerinin kankalarının kimisinin oynadığı, kimisinin menajerlik yaptığı vs. kulüp.
şimdi ben bütün bu karmaşanın içinde neden sporu, özellikle de futbolu takip ettiğimi sorgulayan adama ne cevap vereyim? hangi galatasaray'dan bahsedeyim, ali sami yen'in, metin oktay'ın galatasaray'ından mı; duygun yarsuvat'ın, sabri sarıoğlu'nun galatasaray'ından mı? galatasaray'da 'futbol yeteneğini kiralamak' dışında vasfı olan oyuncu, gelir-gider hesabı yapmak dışında
* vasfı olan yönetici kalmadıysa nereye gitti bizim 'galatasaray' diye sevdiğimiz. o bokun pisliğin içinde kaybolmaya yüz tutmuş olmasın sakın?
ya biz çok taraftar olarak çok safız ya da normalde başka sıfatlarla adlandırdığımız 'pazarlama'nın adı 'profesyonellik' olmuş. hey gidi be profesyonelliğe bak. bari profesyonel olabilsek. bizimkisi içliğe, beyaz dona alışmış göte; afilli boxer giymeye çalışmak. e haliyle durmuyor. bırakın 'profesyonel' dediğiniz kalıba girmeyi, o kalıba gireceğiz derken 'galatasaraylılık'tan oluyorsunuz, geriye de etrafındaki pisliğe batmaktan kurtulamayan bir garabet kalıyor.
-gündeme uydu ucundan berisinden işte. uymadıysa da uydurmaya çalıştım. biraz daha kapatabilirim şalteri.-
derbide iyi oynayacak bence. bu kadar şeyin kendi başlığına denk gelmesi tesadüf olamaz.
*