arap sermayesi
manchester city’yi satın aldıktan sonra
sergio kun aguero,
david silva,
yaya toure,
edin dzeko gibi isimleri takıma getirerek kulübün doğru düzgün iskeletini kurmuş, bir oyun kimliğe sahip olmasında önemli bir katkısı olmuştur. ayrıca oyuncu bilgisi ve özellikle genç isimler hakkındaki donanımı oldukça geniştir. gerek zenit’e kazandırdığı genç potansiyelli isimler olsun, gerekse italya milli takımı’ndaki görevinde milli takımın gençleşmesinde, genç jenerasyonun yerleşmesinde ve bu geçiş sürecinde de üstlendiği görev; bunu ispatlar niteliktedir. belirtmekte de fayda var ki kendisi kariyeri boyunca da maddi imkanları güçlü olan kulüplerde çalışmıştır.
inter,
zenit,
manchester city gibi kulüpler de bunu ispatlar nitelikte kulüplerdir.
bizim takımımızda zaman geçirdiği süredeyse gerek maddi durumun etkisi gerekse yabancı sınırının da etkisiyle maalesef birçok gereksiz transfere imza atılmıştır. bu dönemde atılan imzaların bugünlere etkisi olduğunu belirtmekte de fayda var. yapılan, fiyasko olarak nitelendirilen transferler arasındaysa
guillermo burdisso,
ontivero,
salih dursun,
umut gündoğan gibi isimleri sayabiliriz. sonrasında ise kulübün maddi imkanları, aklındaki diğer oyuncuları kulübümüze kazandırmak için elverişli olmadığı için, mesela bu isimlerden biri
manolo gabbiadini idi, kendisi “tazminat isteme hakkından vazgeçip” kendi rızasıyla yönetimle anlaşıp sözleşmesini karşılıklı olarak fesh etmiştir.
son olaraksa duruşuyla, karakteriyle, yaşattığı sevinçlerle(mesela
11 aralık 2013 galatasaray juventus maçı en basitinden aklıma gelen) hafızamda her daim iyi ve sevdiğim bir isim olarak yer alacaktır.
düzeltme: sanırım bazı yazar arkadaşlarımız kendisinin tazminat alabilecekken almaktan vazgeçtiğini anlamamış ki tekrar ifade edelim. kendisi takımda kalıp, kendini kovdurup söke söke tazminatını alabilirdi ama yönetimle karşılıklı olarak anlaşıp tazminat isteme yolundan vazgeçmiştir ya da tazminat kovalamak istememiştir diyelim.