uzunca bir süredir yazmamak için kendimi zor tutuyorum aslında...
öncelikle özellikle city döneminde
roberto mancini 'yi ciddi anlamda beğenirdim, saha kenarındaki duruşu ve oyun yapısıyla tabiri caizse
mourinho 'nun 1 gömlek altı bir antrenör olarak benim gözümde yer edinmişti. hele uzatmalarda gelen şampiyonluk, onun tam bir winner olduğunun ispatı aslında,
manchester şehrinin mavi yakası seneler sonra şampiyonluk kazanırken saha kenarında şeyhin takımını yöneten adam!
türkiye dinamiklerinde aslında çok da iş yapabilecek ve başarılı olabilecek bir teknik adam roberto mancini aslına bakarsanız. oyunu tutma ve sağlam defans anlayışı, ligin en az gol yiyen takımı olma yolunda büyük bir artı, üstelik onun takımları bunu yaparken gol atmaktan asla geri kalmadı, asla katı bir savunma futbolu oynamadı bunu belirtmek gerekir.
dolayısıyla
galatasaray çatısı altında azcık da şans ve sabırla birlikte çok başarılı olacağını düşünüyorum.
ancaaaak!
fatih terim gidince her şey farklı oluyor, inanın kim gelse beğenmiyor - kim gelse burun kıvırıyor ve kimin adı geçse kalbim tekliyor.
terim 'in takımları bu dünyada beni en çok heyecanlandıran takımlardır. özellikle 96-00 ve 2011-13 arası muhteşem 6 yıl. muhteşem mücadele eden bir takım. tabiri caizse "kan ve ter kokan" bir takım. özür dilerim beyler, ben o 6 senenin takımlarını unutamıyorum.
bu ancak nasıl sonuçlanır en azından kendi açımdan çözemiyorum. duygular gözleri kapıyor, hocamın yeri çok ağır basıyor, hem de çok!
bu durumda aklıma gelen en güzel tespit şu oldu;
fatih terim adeta anneniz beğenmediği için ayrıldığınız, aşık olduğunuz ve unutamaycağınız kadın.
roberto mancini annenizin, aşık olduğunuz kadından sizi ayırıp, sonrasında size bulduğu ve evlendiğiniz kadın. aslında belki çok seveceksin ama kalp elvermiyor. suçu yok o kadının ama insan unutamıyor.
(bkz:
kap değil kalp bildirimi yapın!)