"ceyhun'a aşık yea!", "takım mağlupken oturan hoca olmaz!
*" vb. çapsız eleştirilerden sonra ciddi ciddi teknik, taktik yönden takıma ne kattığı gibi anlamlı sorular kendisini sevenlere sorulmaya başlanmış. biraz yazalım o halde.
oyun anlayışı - mancini geldiğinde, yani tek oyun anlayışımız olan "galatasaray defans yapmaz!"ın bize evimizde altı gole mal olduğu bir zamanda kendisi takımımıza defans yapmayı öğretmiştir. real madrid'den kontraatak golü yiyen takım, italyan geldikten iki gün sonra juve deplasmanında haddini bilen bir defans oyunuyla bir puanı almayı -amrabat'a rağmen, umut'un katkısıyla- bilmiştir.
disiplin - ekimde gelip mayısta giden, yaz kampı geçiremeyen; kadrosunu bile belirleyemeyen bir adamdan maksimum disiplin beklemek zaten haksızlık olur. kendisinin çabası sezonu kör topal bitirmek sonra da lombardo'nun deyimiyle kıyımı yapmaktı ki bu da prandelli hocamıza kısmetmiş. engin baytar olayı ise profesyonellik ve disiplin yönünden elde olan olumlu bir veri.
sistem - geldiğinden itibaren 4-4-2, 4-5-1, 3-5-2, 4-3-3 gibi birçok formasyonu denemesine rağmen hiçbirinde uzun süre kalamadı. bu hem taktik oturtamamasının hem de taktik saplantısı olmamasının bir göstergesi. yaz kampı burada da bir faktör. kendisi kaldığı sene içinde oyuncuya göre sistem oluşturmaya çalıştı, rijkaard'ın tam tersi.
genç oyuncu kazanımı - kupa maçlarında oynattığı birkaç genç harici alt yapıdan oyuncu oynatmadı. yaptığı transferler ise tamamen geleceğe dönüktü. yine belirtelim, ekimde gelip mayısta gitti. özellikte selefinin son dönemine kıyasla eleştiri yapılacak son konu olabilir.
motivasyon - bilhassa terim ile kıyaslandığında en olumsuz olduğu konu olabilir. profesyonelliğe inanan bir teknik direktör olarak selçuk, burak ve semih gibi oyuncularımızla özel olarak ilgilense de motivasyon konusunda bursa maçı hariç bir kazanım sağlayamadı.
kondisyon - bugün sahada daha çok koşan bir galatasaray vardı.
* özellikle son maçlarda fark edilebileceği gibi takım oyunu 90 dakika boyunca oynuyor, son dakikalarda da oyundan düşmüyordu. bunu büyük ölçüde carminati'ye borçlu olduğu söylenebilir ama kondisyonda asıl fark yine yaz kamplarında ortaya çıkar.
transfer - hajrovic ile adili, kendisinin de bir röportajında belirttiği gibi türk olarak oynayabilecekleri düşünülerek alındılar ki net bir yönetim başarısızlığıdır. salih dursun kötü bir transferdi. veysel ile telles ise ortalama transferler. devre arasında ise her istediğini alamayacağın bilinen bir gerçek. en büyük başarısı dany'i beşiktaş'a kitlemesi diyebiliriz. (gülün bence)
sonuçta yaz dönemi görememiş bir teknik direktörden bahsediyoruz. twitter mesajlarını görünce de duygulandım. vallahi seviyorum seni be sinyor. başarılı ol nereye gidersen git.