rivayet o ki bir gün devrin padişahı;
mecnun'un leyla'ya olan amansız aşkını duyar ve
leyla'nın güzelliğini merak eder.
vezirine emreder, leyla'yı çağırtır. fakat kadını gördüğünde padişah hiç beğenmez. dillere destan aşkın kahramanı zayıf, kara kuru bir kızdır. padişah şaşakalır. mecnun'un uğruna çöllere düştüğü kadın bu mudur gerçekten. hemen mecnun'un çağırılmasını emreder. mecnun huzura gelir, "buyur padişahım" der. padişah "uğruna çöllere düştüğün, ateşler içinde yandığın kadın mudur? bu kadın güzel bile değil, kara kuru bir şey. sen nesine yandın bunun?" diye sorar.
mecnun biraz düşünür, saygısını bozmadan "efendim siz ona bir de benim gözümden bakın." der. hikaye nedense burada aniden sona erer.
gelgelelim bunun
radamel ile alakasına. tigre havalimanına indiğinde, hatta ilk maçına çıktığında
galatasaray taraftarı hariç herkes kıskançlıktan çatlıyordu.
galatasaray taraftarı ise hepsi dahil (bunun altını çiziyorum) her bir
galatasaray taraftarı mecnun'un gözünden bakmış ve aşık olmuştu futbolcuya. şimdi düşünüyorum da o havalimanındaki
seremoni (böyleydi adeta) beklentiyi ve sevgiyi o kadar yükseltmişti ki, sonrasında yediğimiz her bıçak darbesinde (
falcao'nun oynamayadığı maçlar) daha fazla acıdı kalbimiz. bıçaklandıkça bıçaklandık, kanadıkça kanadık. kızdık, bağırdık, çağırdık, gitsin artık dedik.
https://gss.gs/HFf.jpg sonra bir maç oluyor, el tigre oyuna giriyor veya antrenmanda yüzünü görüyoruz; yukarıda anlattığım hikayede olduğu gibi mecnun'un leyla'yı gördüğü gibi aşkla bakıyoruz. her ne kadar bizi üzüntüden öldürmeye yaklaşsa bile o gün o havalimanında geçen
1 eylül 2019 günü bizi amansız bir aşka ve derde sürükledi.
bu yaptıklarımızdan ötürü pişman mıyız? belki.
pişmanlık bir şeyi değiştirir mi? ne yazık ki.
https://www.youtube.com/watch?v=AyK2mn9L39U düzeltme: yazım hatası