• 77
    http://www.sporx.com/...uraci/7929/?ref=AYOT

    bugünkü yazısında çok güzel bir noktaya değinmiştir,zira özhasekiyi yerel tv den izlerken bu konuşmaların gündeme gelmesi gerektiğini düşünüyordum.özellikle "daha önce birinin düdüğünü astırdık,bununkini de astırırız" gibisinden ettiği lafını duyduktan sonra dehşete kapıldım. evet,taraftarın bütünleşerek oğuz sarvan ve özgener yönetimine tepki koyması gerekiyor,bu açık ve net!
  • 90
    3-4 yıl öncesine kadar zevkle okurdum ama değişen durumlarla birlikte kendisini bana okutturmamaya başlamıştır. her kötü tablo sonucunda gaz verici haberler, yok şöyle olsa daha iyi olur, 4-6-0 oynatmalı vb. haberler artık beni fazlasıyla sıktığından kendisini okumama kararı aldım. hoş onun da çok umru. arada bir göz atıp okuduğum hatta aralarından beğendiğimde oluyor. ama takım kötüyse ya da teknik heyette bir sıkıntı varsa bunu açık açık dile getirmeli çarşafla üzerini örtmemelidir. böyle yapacaksa fenerbahçe medyasından ne farkı kalır değil mi?
  • 92
    birkaç yıl öncesine kadar "galatasaraylıyım ama galatasaray'a çemkirerek gündemde kalırım" politikasından dolayı söylediği hiçbirşey tarafımca kaale alınmıyordu. sonradan silkelenip kendine gelmiş olacak ki medyada galatasaray ile ilgili düzgün yorum ve analiz yapan ender kişiler arasına girmiştir*. işte bu yüzden sporx'teki yazılarını düzenli olarak okuyorum. ayrıca, mantıklı yorum ve analizleri dışında oldukça eğlenceli bir üslubu da vardır kendisinin. yazılarını çeşitli ortamlarda paylaşmış olmakla birlikte, 26.04.2010 tarihli yazısını özellikle galatasaray sözlük ailesiyle paylaşmak istiyorum*. günlerdir çeşitli şekillerde tartışılan ve hala tartışılmaya devam eden 25 nisan 2010 galatasaray bursa maçı ile ilgili olarak son noktayı koymuştur, daha da kimse virgül koyup devam etmesin.

    http://www.sporx.com/...ar=1&go=8146
  • 94
    son yazısını yönetim futbolcu taraftar eşliğinde yazdığını düşündüğüm kaliteli kalem. adam döktürmüş arkadaş, iğnelemiş, gerçekleri açıkça yazmış. okudukça zevk veriyor son yazısı:

    --- alıntı ---
    ıı. denizli faciası ve ilahi adalet

    bursaspor’un şampiyonluğu ilahi adaletin tecellisidir. işte gerçekler;
    -ertuğrul sağlam’ın iyi ve mütevazı bir hoca olduğu,
    -trabzonspor’un on beş yıl önceki fenerbahçe’nin kendisine yaşattığı kahır günlerini unutmadığı,
    -trabzonspor’un hocası şenol güneş ve kalecisi onur’un spor ahlakı
    -fenerbahçeli sporcuların başta isyankar emre ve hafriyatçı bilica olmak üzere agresif tavırlarının ve daum’un eyyamcılığının şampiyonluk için yetmeyeceğinin anlaşılması,
    -hakemlerin ve futbolla ilgili kurumların, yani tff ve spor kulüplerinin kirli oyunlara asla alet edilemeyeceği gerçeği,
    bursaspor’un hak ettiği şampiyonluğun kader noktalarıdır…

    bu sebeplerden dolayı bursaspor’un şampiyonluğunu çok anlamlı ve hak edilmiş buluyorum.
    fenerbahçe’nin son anda kaybettiği ikinci şampiyonluğu ise ilkinden ders alınmamış bir gaflet olarak yorumluyor ve şampiyonlar ligi’ne gidecek olmasını da en az şampiyonluk kadar başarı sayıyorum.

    futbol kamuoyuna da şunu hatırlatmakta fayda görüyorum;
    siz siz olun kendi görüşlerinize değer verin. dedikodulara ve de provokasyonlara gelmeyin. futbol akıtılan terin karşılığı başarılardır. şampiyonun adı asla masa başından konmaz!

    bunları doğru söyleyenleri, kimseye kulluk etmeyen gazetecileri de takip etmeye devam edin… sevimsiz gözükebilirler ama sağduyu onlardadır, sizi yanıltmazlar…

    yalancının mumu…
    işte fenerbahçe’yi şampiyonluktan eden gerçekler;
    -fenerbahçe’nin iyi futbol oynadığını söylemek mümkün değildir. fenerbahçe daum’la iyi oynamıyor dedik ama hep yağcılar reytinglerde kol gezdi. bu ülkede gerçekleri önceden görmek fazilet değil taşlanmaya işarettir.
    -daum’un neden kovulup neden geri getirildiğini anlamak için illa surata ikinci bir tokat yemek gerekmez!
    -bursaspor’un şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu anlamak için son dört uzatma dakikasını beklemek de gerekmez!
    -fenerbahçe’nin şampiyonluk yolunda bütün ülkeyi kendinden nefret ettirecek şekilde etrafa meydan okuması da sonucu değiştirmez!
    -bunları bilecek ve futbol denen oyunun temel prensipleri olduğunu ama topun da yuvarlak olduğunu hiç unutmayacak, asla iddialı oluşla iddia etmeyi birbirine karıştırmayacaksın.
    yoksa feci şekilde yanılırsın!

    kıssadan hisseler
    ‘büyük lokma yut büyük konuşma’
    bu lafın adresi belli;
    aziz yıldırım

    ‘büyük olmak için onurlu savaşmak gerek’
    bu lafın da adresleri belli;
    bursaspor ve trabzonspor.

    ‘ananın ak sütü gibi helal başarılar için başını asla eğmeyeceksin’
    bu lafın adresi de belli;
    ıı. denzili faciasının bursa ayağındaki sorumlusu herr christof daum.

    bugün türk futbolunda ıı. devrim yaşanıyor.
    adı; gümüş devrim
    rengi; yeşil-beyaz,

    ilki; bordo-mavi’ydi…
    altın devrim o idi…

    garip tesadüf ama;
    üç büyüklerin yıllar süren hegemonyasını yıkıp ilk devrimi yapan trabzonspor, onurlu bir mücadele sonrası bugün de bursaspor’un 26 yıl sonra ikinci devrimi yaparak şampiyon olmasına sebep oldu.

    hani trabzonspor anadolu’da kendinden başka bir takımın şampiyon olmasını istemezdi?
    hani maçlar bağlanmış, iş bitmişti?
    hani galatasaray, bursaspor maçını bursa’ya verecekti?
    hani kupa trabzon’un, lig fener’indi?
    hani aziz yıldırım işi bitirmişti?
    hani, hani, hani?

    ey!... alemi sersem, kendini allame sananlar…
    çamur at izi kalsın diyerek olmadık anda felaket tellallığı yapıp ortalığı velveleye verenler…
    medyada fenerbahçe’yi olduğundan fazla gösterip, yelleyenler…
    daum’un beceriksizliğini, güiza’nın amatör golcü olduğunu, bu takımın kanatlarının olmadığını göremeden fener iyi takım diye fetva verenler…
    size söylüyorum;

    siz şenol güneş’i
    siz koca trabzon’u,
    siz hakemleri
    kendinizi tanıdığınız gibi mi tanıdınız!

    dürüst adama sormuşlar;
    falancayı nasıl tanırsın diye. cevabı kesin olmuş;
    kendim gibi.

    bugün bütün türkiye bursaspor’un gücünü,
    futbolun asil bir oyun olduğunu,
    pislik atmanın kimlik zafiyeti olduğunu,
    umarım anlamıştır.

    ‘yandaş medya’ bu şampiyonlukla kendini sınamalı!
    futbol basit beyinlerin çözemeyeceği kadar basit ve asil bir oyundur.
    çözülemedik yeri asaletidir!
    olmayanda zordur bunu çözmek.

    yeşil-beyaz şampiyonluk türk futbolunda devrimse bu devrimden en çok pay çıkaracak kesim türk medyası olmalıdır.
    türk medyası bunu iyi değerlendirmeli;
    ahbap çavuş ilişkili gazetecileri,
    sahibinin sesi olanları,
    toplumu yanılgıya iten söylemlerle ortalığı karıştıranları,
    reyting uğruna, bugün ak yarın kara diyen gazeteci müsveddelerini,
    laf ebeliği yaparak kabadayı türkçeyle etrafı lekeleyenleri,
    futbolu bırakıp kaleme sarılan ‘arkası babalı’ fikir fukaralarını
    içinden temizlemeli…

    bursaspor’un şampiyonluğu bunun için çok önemlidir.
    bundan sonra; güç odaklarının işlerinden kovdurduğu gazetecilere meslekten el çektirilmemeli,
    sahibinin sesi yeni yetmelerin ot gibi futbol çayırında bitmeleri engellenmeli,
    ortalığı karıştıran,
    toplumu tahrik eden ve yanlış yola saptıranlara fırsat verilmemeli.
    resmen taraf olup gerçek dışı söylemlerle bağlı oldukları merkezlere hizmet edenler bu saygın camiadan ayıklanmalı…
    çünkü gazeteci;
    sipariş kabul etmez!
    gördüğünü , bildiğini yazar.
    renklere sempati duyar ama taraf olamaz.

    digitürk önlem almalı
    eğer futbolun marka değeri düşünülüyorsa
    türk futbolundaki asalaklar temizlenmeli!
    digitürk buna çare bulmalı!
    bursaspor’un şampiyonluğu digitürk’ü harekete geçirmeli ki diğer kulüpler de bursa’nın yolundan gitsin. üç büyüklere ne kadar çok rakip çıkarsa türk futbolu marka değerini o kadar yükseltir.
    bu da sadece üç büyüklere prim veren medyayla olmaz!
    bursaspor’un paha biçilemez şampiyonluğundan çıkacak o kadar çok ders vardır ki…
    anlayana!

    -beşiktaş acaba ertuğrul sağlam’ı yollamaktan dolayı üzgün müdür?
    -daum’un başarısızlığını anlamak için ıı. denzili faciasını mı yaşamak gerektir?
    -ilk senesinde ağzıyla kuş tutması beklenen rijkaard’a yüklenmek insafa sığar bir davranış mıdır?
    -hakemlere bu kadar iftira günah değil midir?
    -yenen gollerde şaibe aramak,
    -takımlararası anlaşmaları kötü nitelemek ayıp değil midir?
    -herkesin günahını almak ve de herkesi bu düşüncelere sevk edecek beyanatlar veren yöneticileri alkışlamak ne derece doğrudur?

    önümüzdeki günlerde bunların hepsi tartışılmalı.
    bursaspor’a bu açıdan bütün türkiye şükran duymalı.
    gerçek devrim budur.

    şampiyonsun bursaspor
    kimse pek inanmadı,
    torba ağızlar hiç büzülemedi,
    komplo teorileri birbiri ardına ipe dizildi,
    kayırmacı politikalar, yenen haklar, kan doğranan puanlar ve kuyu kazılarak kazanılan maçlardan sonra ilahi adalet onurlu başlardan bir bir geçerek şampiyon boyunlara süzülen bir çelenk oldu.
    tebrikler bursaspor
    şampiyonsun bursaspor

    başkanından taraftarının en küçüğüne kadar hepinizi kutluyor, tuttuğunuz yolda sabırla ilerlemenizi diliyorum. büyük iş başardınız ve örnek oldunuz…
    uludağ bundan sonra bir başka adres olacak insanlara…
    avrupa gelecek oraya…
    interlisi,
    barçalısı…
    fransızı…
    hoca olarak değil,
    rakip olarak…
    misafir olarak…

    ertuğrul sağlam’ın daha büyük başarılara imza atacağından şüphem yok.
    bursaspor’un da geleceğinden şüphem yok.
    sadece bu yıl 50 trilyon para kazanacak…
    helal-i hoş olsun…
    hoş gönüller bir olsun.
    tebrikler bursaspor sen şampiyonsun…

    maçları anlatmak yerine…
    fenerbahçe trabzon maçı merakla bekleniyordu.
    umulan gibi oldu. fenerbahçe top oynamadan rakibe yüklendi…
    ismini iyi kullanmak istiyordu. olmadı!
    çok pozisyon yakaladı, çok kaçırdı…
    ama bunlar sene içinde kazandığı sıra dışı avantajlara sayılmalıydı…

    selçuk, emre, mehmet topuz, gökhan gönül hakemle çok uğraştılar…
    golü de öyle yediler…
    daum rüzgarının bir meltem, güiza’nın sıfır olduğu kanıtlandı.
    trabzon mükemmel bir haysiyet savaşı verdi.
    onur’uyla kazandı…

    fenerbahçeli şampiyon olamayınca haklı olarak gazaba geldi…
    o kadar çok inandırıldı ki…
    fenerbahçeli medya da onlara gerçekleri söylemeyince tarih tekerrür etti.

    maç sonrası görüntüler hoş değildi…
    umarım fenerbahçe gelecek yıllarda herkesle inatla savaşacağına dostlarla kol kola yürürse hakkı olan sevgiyi de, gecikmiş avrupa başarılarını da kucaklayacaktır.
    fenerbahçe bu ülkenin saygın bir camiasıdır, onun üzüntüsüne katılmak her sportmenin yüreğinde olmalıdır.
    fenerbahçeli üzülme…
    trabzon’a da fazla kızma…
    onlar görevlerini yaptı.

    hırsla, büyüklük kompleksiyle akılsız atılan her adım yanlış yola sapışın ilk hamlesidir.
    fenerbahçe her mevsim başı bunu yapıyor.
    taraftarını bütün kulvarlarda şampiyonluğa alıştırıyor sonrası hüsran!...
    çünkü bir yerlerde yanlış yaptığının farkına varmıyor.

    aynı galatasaray gibi…
    ya faruk süren olmasaydı, galatasaray da uefa kupası’nı almasaydı?
    bugün aziz yıldırımlı fenerbahçe konumuna düşmez miydi?

    bereket bir uefa kupası var da hüsran içinde olmasına rağmen bugün (17 mayıs) onun onuncu yılını kutluyor.
    ama on yıldır da nal topluyor…
    bu da bir başka yazımın konusu olacak.
    türkiye artık gerçekleri görecek.
    entrikayla, kabadayılıkla, parayla her şeyin çözülemeyeceğini anlayacak.
    teşekkürler bursaspor.
    bu değişime katkın çok.

    ligi üçüncü bitiren galatasaray’ın dün gençlerbirliği’ne 2-1 yenildiği maçın kritiğini bile yapmak istemiyorum. çünkü fener ve bursaspor maçlarını seyretmekten galatasaray maçını seyretmeye fırsat bulamadım. ankara’ya da gitmedim tv’ye de ara sıra baktım!...
    üstelik bursaspor varken galatasaray’ı seyretmeye gerek de yoktu!

    bursaspor için son takdirlerim;
    hiç yarıştan kopmadılar, lider bile oldular sonunda koltuğa temelli oturdular.
    kulüp halinde hiç sızlanmadılar,
    ertuğrul sağlam şehri ve takımını çok iyi idare etti, iddialı ve tahrikkar laflardan kaçındı, rakiplerine saygılı davrandı,
    para sorunları halledilebildi,
    bursaspor iyi kadrosuyla iyi futbol oynadı,
    sercan’ın uzun süre sakatlığı bile hissedilmedi,
    sercan ve volkan şen’in elde tutulması şampiyonluğu getirdi.
    kaleci ivankov hem yemedi hem goller attı,
    bursaspor üç büyüklere karşı bu yıl üstün olan taraftı,

    daha mı şampiyon olmasaydı…
    şimdi bursa’dan şampiyonlar ligi’nde başarılar bekliyorum.
    fener’i, galatasaray’ı, beşiktaş’ı, trabzon’u aşan bursa;
    onların yendiklerini mi yenemeyecek?

    türkiye’nin gönlü ve duaları seninle olacak bursaspor, bunu bil!...
    haydi allah yardımcın olsun.
    --- alıntı ---
  • 95
    o benim bildiğim osman tanburacı ise ve galatasaray sözlük'ten haberi olduysa ilk fırsatta buraya yazar olur. bak görürüsünüz! zizon dediydi dersiniz.

    karşısında el pençe divan duracağımız inanılmaz birikimli bir abimizdir. süper galatasaraylıdır ve düşüncelerini inanılmaz bir kararlılık ve realiteye dayanan bilgi ve argümanlarla savunur.

    -gel osman abi gel. gel de ayar üzerine ayar ver bana. normal hayatta maçam sıkmadığından her dediğine eyvallah demek zorunda kalıyorum. gel de buralarda kapışalım canım abim.
  • 100
    son yazsısında bir çok ayrıntıya yer vermiş. öne çıkanlar ise; galatasaray'ın transferde sabrını ve aklını sonuna kadar kullanacağını, zaman kaybedilmediğinin sadece durum değerlendirmesi yapıldığını aslında alınacak oyuncuların belli olduğunu söylemiş. baptista gün sayıyor, elano ve arda gidebilir de kalabilir de demiş. uzun uzadıya okumak lazım..

    --- alıntı ---

    pino geldi, baptista sırada..

    uefa 3. eleme grubunda galatasaray’ın rakibi muhtemelen ofk beograd olacak. çünkü yeni yetme belarus takımı fc torpedo zhodino; değil galatasaray’a beograd’a bile rakip olamaz!
    öyleyse turu beograd geçecek ve rakip ofk beograd olacaktır.
    ancak beograd deyip geçmeyin.
    onun da iyi kötü bir geçmişi var;
    bu yıl sırbistan ligi’ni 3. bitirmiş ama tarihinde;
    1962-63’te avrupa kupası yarı finali de var.
    köklü bir takım. ne de olsa sırbiya…
    bizim eski cevad prekazi de orada alt yapıda görevli…

    her şeye rağmen galatasaray bu turu geçer.
    sonrası için iş transferde!
    keita gitti pino geldi

    beklenen transfer yapıldı.lorik cana’dan sonra; dik kafalı, pervasız, disipline gelmez, serazat keita gitti yerine monaco’dan kolombialı juan pablo pino geldi.
    pino galatasaray’ın sağ kanadını işletecek bir oyuncu üstelik 23 yaşında. hızlı, kıvrak ama biraz deli dolu deniyor. hani uçarı… tam tabiriyle devamsızlığı olan bir yetenek. biraz şüpheliyim ama yetenekleri ve 23 yaşında oluşu rijkaard’ın yörüngesine gireceği izlenimi veriyor bana…

    pino, rijkaard’ın aradığı adam. genç ve çağdaş futbola yatkın. iyi bir kanat oyuncusu ve de rakip kovalayan. topla hareketlenen, adam geçen, alan değiştiren topa iyi vuran bir kolombiyalı. aklımı kurcalayan sorular da var.
    onu chelsea falan da istedi ama pino monaco’ya gitti, oradan da charleroi’ya kiraya verildi… neden?

    pino’nun futboluna bir diyecek yok ama transferi hakkında bazı gözlemlerim var;
    monaco onu 3 milyon euroya taksitle neden veriyor?
    pino yıllık 1.5 milyon neden alıyor?
    monaco; ‘aman galatasaray’a 3’e verelim, başka bu parayı veren çıkmaz!’ neden diyor?
    geçirdiği sakatlık acaba tamamen geçti mi?

    sabır eşiği alçak milletiz

    galatasaray’ın irtibat kurduğu futbolculara bir bakın. daha da fazlası var ama… fırın değil ki sok çıkar pişsin!
    lyon’lu kim kalsström, juventus’lu poulsen’le de görüşüldü ama bazı tereddütler var. rijkaard onlardan daha mütevazı ve ‘söz dinleyecek’ kaşarlanmamış profesyoneller istiyor. kim kalsström bana göre galatasaray’a çok uyar ama takdir rijkaard’ın.
    ganalı oyuncular; inter’li ali muntari, lyon’lu anthony annan da galatasaray’a yakın isimler.
    fransız, milanlı mathieu flamini ön libero ve sağbek olarak galatasaray’a uyar.
    arjantin’li anderlecht’te oynayan lucas biglia, çek jan polak, real madrid’teki malili mamadou diarra, lazio’lu cristian ledesma arjantinli… milan’lı italyan gennaro gattuso 32 yaşında… tottenham’lı adel taarabt faslı orta saha bu sene queens park rangers’te kiralıktı yaşı 21…
    bunların hepsi ihtimal…

    kimi 32 yaş ve üstü kimi 21 yaş…
    galatasaray yönetiminin yerinde siz olsanız ne yaparsınız?
    tıpta ‘ağrı eşiği’ denir. insanın acıya tahammül sınırını belirler… kimi insan acıya çok dayanır, kimi iğne batsa yeri göğü inletir.
    bizim milletin ‘sabır eşiği’ de çok alçak!
    en iyisi en güzeli hemen olsun ister.
    bu tiplerin akıllı davranmaya niyetleri yoktur.
    galatasaray bu sene sabrını ve aklını sonuna kadar kullanacak. haberiniz olsun.

    izlenen transfer politikasıysa şu;

    beş yerli dışında iki de yabancı transferi yapıldı taraftar hala iki star istiyor ve galatasaray’ın transferde neden bu kadar durgun olduğunu merak ediyor.
    evet galatasaray durgun ama bunu uyuyor diye yorumlamak haksızlık olur. dünya kupası sonrasına bırakılan transferin mantığı şu;
    1-kupa ertesi afrika 2010’a katılan takımların oyuncuları genelde 24 temmuz’a kadar izinliler. gerçi bizim millilerimiz orada yoklardı ama bizdeki yabancılar oradaydılar. onun için de neill ve elano kampa geç katılacaklar, bu süreçte yeniler takıma alışacak…
    2-elano ve arda’nın akıbeti hala belli değil! kısmetleri çıkarsa gidecekler. rijkaard elano’nun üzerine oyun kurmak istiyor ama belli olmaz, ikisi de gidebilir. ikisi de kalabilir. değerini bulma meselesi.
    bence; kalacaklar.
    onun için de galatasaray zaman kaybetmiyor durum değerlendiriyor.
    yoksa alınacaklar belli.
    galatasaray rijkaard’la hemfikir. alınacak futbolcular da belli sadece şartlar zorlanıyor.
    söyletmeyin bana…

    baptista gün sayıyor

    as roma’dan baptista’nın gelmesi an meselesi. işte bu transfer de patlarsa geriye sadece orta sahaya lorik cana gibi bir tabanca daha gerekecek.
    ve takım tertibi rijkaard’ı yine zorlayacak.
    işte 6 kişilik forvete olası isimler;
    lorik cana, ayhan, mustafa sarp, barış, pino, elano, baroş, arda, mehmet batdal, baptista…
    söylüyorum;
    arda bu yıl değişmezse kenara yollanır!

    altını çizerek söylüyorum. rijkaard bu yıl;
    koşacak, rakiple mücadele edecek ve topu çabuk kullanacak adamlar istiyor.
    tek kelimeyle yaratıcı savaşçılar istiyor.

    öyle çıkma-çakma, arızalı sağlam oyuncu toplamak yok. genç, dinç, futbola aç, sisteme uyacak, rijkaard’ın emrine girecek adamlar alınacak.
    gecikme söz konusu değil.

    arda’yı alkışlamak istiyorum

    bu sene arda’nın dönüm senesi!
    ya aklını başına toplayıp rijkaard’ın emrine girecek, ya deli çıkacak…
    arda tüm meziyetleri üzerine toplamış seçkin bir futbolcu.
    topla alan kat edeceğine topu koşturmalı.
    onu alkışlamak için sabırsızlanıyorum.
    ancak;
    vitesini yükseltecek!
    dünya kupası’nı gördük. arda gibi; iniesta, xavi ve de onlar gibi birkaç tane daha var.
    ancak arda’da onlar gibi çabukluk yok!
    hızlanırsa bütün ideallerine ulaşır.
    böyle kalırsa, avrupa’ya gitse de üç maç sonra onu kulübeye mahkum ederler.
    arda hızlanmalı…

    leo franco ve kewell kesinlikle gidici

    leo istenmiyor ama galatasaray’ın bu konuda kovdum onu diyecek hali yok ki… derse adam değerden düşer. nitekim leo, zaragozsa’yla anlaştı gidiyor. mühim olan galatasaray aradaki farkı üstlenmesin. gayret ve uzama onun için… çünkü leo galatasaray’dan iyi para alıyor.

    kewell ile yollar zaten ayrıldı. sözleşme bitti, galatasaray da uzatmadı. hal böyleyken kewell geri dönmek istiyor. kewell geri dönemez. galatasaray onu istemez.
    ancak;
    yıllık alacağında önemli bir indirim yaparsa iyi bir yedek olarak kenarda oturur.

    taraftara sesleniyorum;
    galatasaray bu sene iyi bir takım yaratmaya mecbur.
    yoksa adnan polat ve adnan sezgin’in yerine başka bir isim yaratılır!
    zira miat doldu!

    --- alıntı ---

    http://www.sporx.com/...mp;amp;ref=HDTNYAZOT
App Store'dan indirin Google Play'den alın