üç büyükler dışında çok iyi performans göstermiş hiçbir yerli oyuncuya öyle gözümüz kapalı güvenmememiz ve paraları saçmamamız gerektiğini bize çok acı bir tecrübeyle göstermiş olan futbolcumuz.
ha bir de 2003-2004 sezonunda o dönemki sınıf arkadaşlarım ile çok iyi olcan geyiği çevirmiştik. kendi aramızda ideal ilk on bir yapardık, tabi ben dünya futbolunu takip ediyorum ayaklarına veteran yıldızlarla yardırıyorum derken fenerbahçeli kafa bir arkadaş gelir, "beyler altyapıya hiç önem vermiyorsunuz ama" deyip o dönemin gelecek vaadeden genç fenerbahçeli oyuncusu
olcan adın'ı da bir şekilde kadroya yazmamızı salık verirdi. herhalde o sezon bir iki maçta da kısa sürelerle görev yapmıştı, hatırlıyorum çünkü.
güzel günlerdi... yazlar daha yaz gibiydi, dostluklar henüz sanallaşmamıştı, cep telefonumuz yoktu, aşık olunan kızın peşinden gerçek anlamda koşulur, sokaklarda da hala hep birlikte oyunlar oynanırdı, spor haberlerini de mümkün mertebe televizyon ve gazeteden takip ederdik...
biz büyüdük davar olduk, henüz bir baltaya sap da olamadık. o zamanlar gülerek adını andığımız olcan da göbekli, mutsuz bir topçu oldu işte.
(mutsuzluk)