hiç unutmuyorum yıl 2005, ara transfer dönemi.
galatasaray şampiyonluk yarışı için fenerbahçe ile çekişmekte.
çekişmekte ama takımın orta sahasını yönetecek bir adama ihtiyaç var. orada denenmeyen oyuncu kalmadı. hasan, ergün, necati, ayhan vs. ama bir türlü ilaç olacak adamı bulamadık orta sahaya. sonra haberlerde yeni hagi diye bir adamın haberleri dönmeye başladı. adı
pleşan.
bu arkadaşın rumen 21 yaş altı takımı ile almanya 21 yaş altı takımına attığı bir gol var. oyuncuyu basınımız tanıtırken, jenerikte paso o gol dönüyor. neyse, galatasaray ilgileniyor falan derken yönetici
fatih gökşen çıkıp, kendisi ile anlaştık kulübüyle anlaşma zemini arıyoruz falan diye açıklama yapmıştı. güya kulübü 3.5 milyon istermiş bonservisine
* ama bizimkiler 2'den fazlasını vermezlermiş. bizde böyle paralar dönünce ee haliyle de adam genç olunca dedik ki galiba adam harbiden yeni hagi.
gelsin diye iple çekiyoruz. bir akşam evde televizyon izlerken spor haberlerine denk geldik. birde baktık ki pleşan takımı
craiova'nın tesislerinde, teknik direktörü ve takım arkadaşlarının gözleri önünde galatasaray formasını giymiş, elinde boydan boya bir galatasaray atkısı röportaj veriyor. diyor ki eleman; tansferim bir an önce bitsin, sarı kırmızı bana çok yakıştı. bu formayı giymek istiyorum bla bla... bizim köstence türkleride bir tepsi baklava getirmişler arkadaşa arkadaş bir yandan baklava yiyor. bir yandan renkleri falan övüyor, öte yandan da baklava çok iyi bir tatlı, bunu yiyen 2 saat boyunca yorulmadan koşabilir. tam kahvehane muhabbeti.
bizde tabi kardeşimle ağzı açık ayran budalası gibi izlerken televizyonu babam pat diye değiştirdi kanalı. baba ne oldu dedim? bu adamdan bize hayır gelmez almasınlar dedi. benimde aklım hala almanya'ya attığı golde. niye ya 10 numara topçu dedim. babam aynen şunu dedi: adam gibi futbolcu, kendi takımının tesislerinde transfer haberi çıkan başka bir takımın formasını giyip beni alın demez. bu adamdan bi b.k olmaz. velhasılı kelam pleşan gelmedi ve peder bey haklı çıktı.
amrabat'ı ilk kez geçen yıl istediğimizde, bize gelmek için
kayseri'ye yaptığı o tripleri falan gördükçe aklıma hep bu pleşan örneği geldi. geldi ama amrabat'ın alınmasını istedim. çünkü fatih terim'in istediği bir futbolcuda elbet bir keramet vardır diye düşündüm. ama hep içimde bir ukte kaldı amrabat konusunda. sonuçta ortada.
babam amrabat konusunda ne demişti diye sorarsanız, nitekim peder bey yine haklı çıktı usta...