dün, bu sezonki g.saray’ın bir demosunu izledik.
ankaragücü ligin en dar imkanlarla mücadele eden ekiplerinden biri. şu haliyle belki de birincisi. sezon başında orgill, rivas, ilhan, faty, scarione gibi oyuncuları ayrıldı. fuat çapa yenileri adapte etmeye, geçiş sürecini halletmeye çalışırken bir de covid sarsıntısı yaşadılar. bu koşullarda herhalde onlar da telekom stadı’nda bu kadar net pozisyon bulabileceklerini, son dakikaya kadar maçın içinde kalabileceklerini tahmin etmemişlerdir.
aslında bu maç, galatasaray’ın bu sezonki görüntüsünün küçük bir demosu gibi. maç içi ve sezon içi performans iniş-çıkışı aşırı olan çok fazla futbolcu var kadroda. iyi günlerinde süper lig’de orta seviye bir takımı rahatlıkla beşleyebilirler, ama kötü günlerinde de her seviyede, her takıma yenilebilir bu takım. falcao, diagne, babel, feghouli, belhanda, emre kılınç, arda, emre akbaba’nın neredeyse hepsinin ortak özelliği şu: bir maçta on üzerinden dokuzluk, bir diğerinde ikilik performans verebiliyorlar. on dakika maça hükmedip, yetmiş dakika yok olabiliyorlar. maç içinde ve sezon içinde iniş çıkışları o kadar fazla ki, hangi gün-hangi dakika ne oynayacaklarını bilmek piyangoyu tutturmak gibi! terim her maçta gözü parlayanı bulmak zorunda. ve galatasaray’da bu sezon, gözü parlayanı aramakla geçecek gibi.
dün de böyle bir görüntü içindeydi galatasaray... oyunu sürekli soldan kuruyorlardı. top sürekli zaten marcao’dan saracchi’ye, ondan ömer’e gidiyordu. tek üretim şansları orasıydı, golü de oradan yarattılar. onun dışında da pek fazla bir şey yapmadılar. galatasaray bu maçı kazandı ama gelecek için iyi sinyaller verdiklerini söylemek güç. mustafa cengiz galiba haklı: fatih terim’in elindeki birkaç gence şans vermek suretiyle takımda bir şekilde rekabet havası yaratması gerek. bu ölü toprağının başka türlü dağılması zor.
g.saray dün özellikle maçın ilk çeyreğinde oyunu cılızca da olsa rakip yarı alana yığmaya çalıştı. o dönemde belki çok fazla pozisyon üretemedi. ama 20 dakikada 5 tane korner fırsatı yakaladı sarı kırmızılılar. eğer imkânınız varsa, bu detaylara meraklıysanız lütfen bu 5 korneri tekrar izleyin. üçü emre kılınç, ikisi ömer tarafından atılan bu köşe atışlarını seyrettiğinizde inanın siz de hayretler içinde kalacaksınız. evet, futbol çoğunlukla doğaçlama bir oyun. özellikle top hareketliyken önceden set çalışmak, antrenmanlarda tekrarladıklarınızı maçlara yansıtmak kolay değil. ama topun durduğu anlar bu anlamda iyi fırsatlar. frikikleri, taçları, köşe atışlarını önceden çalışabilirsiniz, idmanlarda hazır setler üretebilirsiniz, maçlara da aktarabilirsiniz pekala. ingiltere ligi’nde veya san marino’da, la liga’da ya da malta’da futbolda her seviyede bu tarz çalışılmış duran top organizasyonlarına rastlarsınız. türkiye’de nadiren rastlıyorsunuz böyle şeylere.
dün galatasaray o beş kornerin dördünü ön direğe kullandı mesela. ve hiçbirini alamadı. alabileceğine dair bir sinyal de vermedi herhangi birinde. doğrusu ben merak ediyorum, bizim takımlarımız hafta içinde antrenmanlarda ne çalışıyorlar? yani bu kornerler her seferinde savunmanın ilk adamına takılacaksa, bu köşe atışlarını kimin kullandığının da, ceza alanına kaç kişi geldiğinin de çok fazla önemi olmamalı.
uğur meleke(bkz:
31 ekim 2020 galatasaray ankaragücü maçı)