pandemi sonrası hiç maç seyretmedim. galatasaray'ın ligi beşinci bitirmesine de üzülmedim. sadece fatih (terim) hoca'nın onca haksızlığa rağmen ses çıkarmamasını manidar/anlamlı buldum. kimin şampiyon yapılacağını anladı herhalde! ne dedi sadi şirazi:
-“ iki şey aklın eksikliğini gösterir. konuşulacak yerde susmak, susulacak yerde konuşmak.”
fatih hoca bu sezon yarışma olmadığını, “birilerinin” paraya çok sıkıştığını anladı!
başakşehir'in şampiyon olmasıyla polemikler başladı; sanırım yıllarca sürecek…
örnek vereyim:
beş yıl önce times dergisinin kapağında bir alman futbol takımı vardı: fc schalke 04.
mavi-beyazlı takım, 4 mayıs 1904 tarihinde lise öğrencileri tarafından kuruldu ama işçi sınıfının takımı oldu. büyük kömür ocaklarının bulunduğu bölgede kurulduğu için “madenciler” lakabıyla anıldı.
takımın kaderi, bir taraftarı sebebiyle değişti: adolf hitler!
times'ın kapak haberi de buydu: “en kötü 50 futbol taraftarı” listesinin başında hitler vardı. habere göre, hitler, schalke 04 taraftarıydı; schalke'nin o dönemdeki başarısının altında naziler bulunuyordu.
times iddiasını, hitler'in iktidarda olduğu 1933 ile 1945 yılları arasında schalke 04'ün 6 kez şampiyon olmasına dayandırdı. (takımın tarihinde toplam 7 şampiyonluk vardı; en sonuncusu 1958 yılındaydı.)
mesele şuydu:
sürekli şampiyon schalke 04, “yeni almanya” örneği olarak nazi rejiminin propaganda aracıydı!
ya başakşehir? “yeni türkiye” örneği mi?
siyaset-futbol ilişkisi
20'nci yüzyılda kitleselleşmeye başladığından beri futbol, siyasetin ilgi alanında.
kulüplerin de buna itirazı pek yok; siyasilerin verdiği ekonomik, sosyal ve siyasi güçten faydalanmak kolaylarına geliyor…
futbol tarihimizde bunun somut örnekleri çok. mesela… milliyetçilik akımını güçlendirmek isteyen ittihatçılar izmir'de altay'ı kurdu. istanbul'da ise galatasaray'dan ayrılan “progres” kulübünü satın aldılar. ve ismini değiştirip altınordu yaptılar; başkanlığına da talat paşa'yı getirdiler… birinci dünya savaşı'nda fenerbahçe, beşiktaş ve galatasaraylı futbolcular cepheye giderken altınordulu futbolcular için muafiyet kararı çıkartıldı. bugünün üç büyükleri o dönem sahaya eksik oyuncu ile çıkarken altınordu 2 yıl şampiyonluk kazandı!
keza: galatasaray'dan ayrılanların kurduğu (yeni kurulduğu için en alt kümeden başlaması gerekirken birinci kümeden lige başlatılan) güneş futbol takımı da 1937-38 sezonunda şampiyon oldu. açılışı beyoğlu halk fırkası salonunda yapılan ve başkan olarak atatürk'ün yaveri cevat abbas gürer'in seçildiği takım, 1938-39 sezonuna da iyi başladı; ilk 4 maçta 3 galibiyet 1 beraberlik aldı; fakat atatürk'ün vefatıyla ligden çekilip kendini feshetti!
politika, futbol kulüplerini propaganda aracı olarak hep kullandı/kullanıyor. ki bu sebeple kimi zaman “yeni rejimin” sembolü için “yeni takımlar” oluşturuluyor!
haklı ya da haksız şurası gerçek:
tarih, başakşehir'i “erdoğan'ın takımı” olarak yazacak; şampiyonluğu “şaibe” sözcüğüyle birlikte anacak…
para… para…
futbolseverler biliyor ki:
bu sezon iki damattan birinin takımı şampiyon olacaktı:
ya göksel gümüşdağ'ın başında olduğu başakşehir ya da berat albayrak'ın desteklediği trabzonspor…
şehir takımı trabzonspor'un şampiyon olmasını bekliyordum. şampiyonluğu elleriyle verdiler. beceriksizlikte maçların seyircisiz oynanması ne derece etkili oldu? neyse. bu tür sorular tartışılmayacak kadar futboldan uzak sezon yaşandı…
odaklanmamız gereken şu:
futbol, bir endüstridir; ve parasız düşünülemez. türkiye süper ligi, 750 milyon euro'ya yaklaşan geliriyle avrupa'nın en büyük yedinci ligi…
istanbul büyükşehir belediyesi gelirlerini kaybeden başakşehir bu yıl şampiyon olmasaydı, dağılıp giderdi. kurtuldu ya da “kurtarıldı” mı demeliyim! niye? mesela salt futbolda “yeni türkiye” imajı için mi? yoksa… gerek lig şampiyonluğuyla 146 milyon lira; gerekse şampiyonlar ligi'ne “ayak bastı” parası 15.2 milyon euro kasasına koyacak. diğer bonuslar ile uefa geliri 25 milyon euro'ya çıkacak… bu geliriyle başakşehir katarlılara satılır mı?
iktidar gücüyle futbol üzerinden ne servetler kazanılıyor… (hah işte! -gökçekler gibi- bu sezon takımları osmanlıspor da küme düştü!)
bu arada...
katarlılar'a ait bein sport zarara gidince iktidarın "eşcinsellik" üzerinden (dört yıldır türkiye'de olan) netflix tartışması çıkarmasını nasıl yorumlamak gerekiyor? yanıt yukarıdaki satırlar arasında gizli.
soner yalçınhttps://www.sozcu.com.tr/...ga-mecburdu-5944746/