resmen medya okuryazarlığı dersi almamız gerektiğini gösteren sözleşme imzalama/imzalamama olayının öznesi olmuş genç oyuncudur. öncelikle elimizdeki verilere bir bakalım:
1) kendisinin galatasaray yerine fenerbahçe'yi tercih ettiğine dair herhangi kesinleşmiş bir bilgi bulunmamaktadır. bu konuya dair herhangi bir galatasaray/fenerbahçe/tarafsız/taraflı muhabir bilgi sunmamaktadır. söylentileri ortaya atanlar ahmet mehmetten fazlası değil. işin komik yanı sözlükte de aynı kişilerden ziyadesiyle mevcut. kimse kusura bakmasın ama gram kaale almamamız gereken bu adamları inatla bilirkişi gibi görmeye devam ediyoruz. gerçi... her transfer sezonu duyumcu üzerine duyumcu türerken bunu yazmak bile garip
2) kendisinin sözleşme uzatmayı reddedişi takımımız tarafından adeta "namkööööör" edasıyla sosyal medyada duyuruldu.
3) kendisine yıllık 300 bin tl garanti + maç başı önerildiğini biliyoruz. maç başı konusunda rakam açıklayan olmadı
4) daha önceden hazırladığı haberler nedeniyle güvenilir olarak kabul edebileceğimiz futbolarena sitesi "ancak mustafa kapı ve temsilcileri bu teklifi kabul etmedi. şu anda a takım ile idmanlara çıkamadığını belirten genç futbolcu ve temsilcileri, a takım'da fazla forma şansı bulamayacağını düşünerek kariyer planını avrupa olarak yaptı. kariyerini yurt dışında sürdürmek isteyen genç futbolcu bu nedenle kendisine sunulan teklifi kabul etmedi." ifadelerini kullanmış.
5) üstüne profil fotoğrafını andrea pirlo yaptığına dair asparagas ekran görüntüleri yayınlanmış. el insaf. he
6) avrupa'da büyük takımların rakip takımları tutan oyuncuları altyapıdan çıkarmadığına dair anlaşılmaz bir şey uydurulmuş. raul gonzalez 17 yaşında atletico'dan ayrılıp real madrid'in yolunu tutmuş bir oyunucu. eğer alabiliyorsanız alacaksınız. eğer fenerbahçe altyapısındaki bir oyuncuyu daha iyi bir eğitim, daha iyi maddi olanaklar, daha fazla maç süresi önererek kaçırabileceksek kaçırmalıyız. aynı şey rakipler için de geçerli.
şimdii...
aylardır, bakın aylardır hem mariano hem nagatomo dökülürken süleyman luş önde olduğumuz bir maçta 20 dakika bile süre alabildi mi?
aylardır hep beraber sözlükte "fatih hocam sana ne oldu? forma adaletine ne oldu?" diye sormadık mı?
fatih hoca defalarca "artık müdahale edeceğim, burada oynamayı haketmeyenler var" dedikten 3 gün sonra babelle, belhandayla (hepsini saydırmayın) sahaya çıkmadı mı? hatta bunu bu sene yanlışım yoksa 4 kez yapmadı mı?
ya hepsini geçtim... fatih hoca'nın göz göre göre inatla selçuk'u sahaya sürmesini bu çocuk görmüyor mu? ilk yarısını 3-0 önde kapattığımız
9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı nda yedek kulübesinde oturan emin bayram ne düşünmüştür?
bakın yanlış anlamayın. kendini geliştirmiyordur, yeterince yetenekli değildir, fiziksel olarak çok kötüdür vs.vs. hepsine tamamım. ancak... bizim kendisi hakkında bir yargıya varabilmemiz için sakin kafayla çocuğun tercihlerini görmemiz şart. şart oğlu şart. eğer sırf 3 kuruş fazla kazancak diye türkiye'deki herhangi bir takıma giderse anlarız ki çocuğun derdi futbol değil, para. velakin eğer dediği gibi avrupa'ya gider orada futbol hayatına devam ederse (doğru ya da yanlış) bir karar vermiş ve bunu uygulamaya geçirmiş demektir.
bize düşen bu oyuncuların neden takımda süre alıp kendini göstermek yerine arkasından kovalanırmışçasına kaçtıklarının nedenlerini bulmak. bunun içinde iğneyi de çuvaldızı da mustafa ve benzerlerine değil, kendimize batırmamız lazım. beni gitmeye karar veren oyuncu ilgilendirmiyor. beni henüz kaçmakla kaçmamak arasında kalmış olan genç oyuncularımız ilgilendiriyor. mustafa kapı gitsin ama bu gidişten alacağımız dersle diğer mustafa kapılar kaçmasın!