mohamed elneny’nin, korcan’a yaptığı hareketle ilgili olarak eski hakemlerimiz yine yanlış ve kafa karıştırıcı açıklamalar yapıyor. diyorlar ki, kötü niyeti yoktu, kasıt yoktu, istemsiz yaptı dolayısıyla kırmızı ya da sarı kart verilmemesi doğrudur.
faal ya da eski hakemlerimiz şunu çözemediler; sarı ya da kırmızı kart için “kasıt aranmaz” belki anlarla diye bunu yedi kez daha yazıyorum:
kartlık hareketlerde kasıt aranmaz.
kartlık hareketlerde kasıt aranmaz.
kartlık hareketlerde kasıt aranmaz.
kartlık hareketlerde kasıt aranmaz.
kartlık hareketlerde kasıt aranmaz.
kartlık hareketlerde kasıt aranmaz.
kartlık hareketlerde kasıt aranmaz.
kartlar, kontrolsüz hareketler, zamanlama hataları ve hakemi protesto sonucu çıkarılır.
kartlar, kontrolsüz hareketler, zamanlama hataları ve hakemi protesto sonucu çıkarılır.
kartlar, kontrolsüz hareketler, zamanlama hataları ve hakemi protesto sonucu çıkarılır.
kartlar, kontrolsüz hareketler, zamanlama hataları ve hakemi protesto sonucu çıkarılır.
kartlar, kontrolsüz hareketler, zamanlama hataları ve hakemi protesto sonucu çıkarılır.
kartlar, kontrolsüz hareketler, zamanlama hataları ve hakemi protesto sonucu çıkarılır.
kartlar, kontrolsüz hareketler, zamanlama hataları ve hakemi protesto sonucu çıkarılır.
yani, kart çıkarmak için ille de “kasıtlı” faul yapılması gerekmez. kontrolsüz hareketler ve zamanlama hatası nedeniyle yapılan ciddi faullerde de kırmızı kart çıkarılır.
bak anlasınlar diye yedi kez de bunu yazdım.:)
bu fiiller sonunda, yani kontrolsüz hareket ve zamanlama hataları sonunda, rakip için tehlikeli, yaralayıcı bir sonuç doğmuşsa şiddetine göre sarı ya da kırmızı kart çıkarılır. yine hakem kararlarını protesto’nun şiddetine göre sarı ya da kırmızı kart çıkarılır. örneğin topu hızla yere vurmak, el ve kollar ile şiddetli protesto etme fiillerine karşı sarı kart, topu hakemin ya da rakibin üzerine fırlatmak ya da vurmak kırmızı kartı gerektirir. hakeme ya da rakibe hakaret, küfür, tükürme gibi filleri yazmaya gerek yok çünkü onlar zaten kırmızı kart.
kasıt ne zaman devreye girer ve sonuca etkisi ne olur? şimdi bu soruyu cevaplayalım. kasıtlı hareketler de ikiye ayrılır. açık kast ve gizli kast. bir futbolcu, açık ya da gizli kast (gizli kastı hakem taktir eder) ile rakibi tehlikeye atacak, yaralayacak bir faul yapmış ise karşılığı hareketin şiddetine göre sarı ya da kırmızı karttır. ancak kasıtlı hareket sonrası kırmızı kart çıkmış ise o futbolcuya verilecek ceza alt sınırdan uzaklaşılarak verilir. yani ceza artırılarak verilir.
sonuç olarak elneny’nin hareketi kontrolsüz harekettir. rakibi için ciddi yaralayıcı niteliktedir ve karşılığı tartışmasız kırmızı karttır. elneny’nin kastı yoktur. dolayısıyla kırmızı karta verilecek ceza alt sınırdan verilir. kastı olsaydı alt sınırdan uzaklaşılarak yani artırılarak ceza verilmesi gerekirdi.
bir kez daha tekrar ediyorum. kart gerektiren pozisyonlarda faulü yapan futbolcunun kasıtlı olup olmadığına, hareketi kasten yapıp yapmadığına ba-kıl-maz. kasıt olmasa dahi hareket şiddetli, tehlikeli ve yaralayıcı mahiyette ise kart verilir. kartın rengini de hareketin şiddeti belirler. örneğin kontrolsüz hareket sonucu rakibinin aşil tendonuna, kaval kemiğine ya da kafasına basan futbolcunun cezası kırmızı kart iken, ayağına basan futbolcunun cezası sarı karttır.
umarım artık şu kasıtlı değil, kötü niyetli değil zırvalarından kurtulur hakemlerimiz. tekrar tekrar söylüyorum; kasıt ve kötü niyet sadece ceza tayininde devreye girer.
ekleme: benim izleyebildiklerimden ali gültiken, tümer metin, gökhan dinç ve erman toroğlu elneny’nin pozisyonunda kart yok diyorlar. nedeni ise elneny’nin korcan’a vurma niyetinin olmamasıymış. yani bunlara göre kasıt olmazsa faul de verilmez, kart da gösterilemez. ne diyeyim, allah akıl fikir versin. bunlar nasıl insanlar, nasıl maç izliyorlar. dünya futbolunda faullü pozisyonların ve kartların %90’ı, kontrolsüz ve zamanlama hatalı hareketlerden kaynaklanır. bunların hiçbirinde kötü niyet (kasıt) yoktur ama yine de faul verilir, şiddetliyse kart da gösterilir. adamlar yıllarca futbol oynamışlar ama kurallardan habersizler. tvlerde yorumcu olmasalar sorun yok da milyonlarca insanı da fesada sürükleyip, kafaları karıştırıyorlar. işte geri kalmış ülkelerin sorunlarından biri de bu. bilen-bilmeyen herkes, yalan-yanlış konuşuyor, kafalar allak-bullak oluyor. spor da böyle, siyaset de böyle, hatta ekonomi ve sanat da böyle.:(
(bkz:
19 ekim 2019 ankaragücü beşiktaş maçı)