https://mobile.twitter.com/.../1481656082820784134 genel vaziyetleri ve yorumlarını seversiniz sevmezsiniz. ama bahsettiği konuya sonuna kadar katıldığımı belirtmek isterim.
galatasaray'ı sevmek katıksız olmalı, fedakarlıkla falan değil.
fatih hoca'nın "galatasaray akademisi kurulsun ben gençlerle 12-13 yaşından itibaren profesyonelliğe geçişlerinde mental destek olarak çalışıp iyi bir altyapı organizasyonunun başına geçmek istiyorum" gibi bir talebi var mı mesela, teklif edilirse kabul eder miydi, ya da ileride eder mi? cevabı biliyoruz, tabi ki etmezdi. koskoca terim, çoluk çocuklamı uğraşacak, hâşâ soruyu soranın ağzına tıkardı.
kendisi neredeyse her futbolcumuzun uğurlama mesajında "baba gibiydi" diyerek andığı bir isim, bu kulübe mâl olmuş efsanesi olmuş birisi. florya'daki görevli (görevini tam bilmiyorum ama sanırım tesisteki en üst düzey sorumlu) fahri bey'in de dediği "onlar galatasaraylı değil biz galatasaraylıyız" iddiasını doğrular bir hamle olurdu.
hocanın böyle bir talebi veya gönüllülüğü olsun, hayır diyen yönetim çıksın hep birlikte eleştirelim vuralım. ama 21-22 maç oynamışsın galibiyet beraberlik mağlubiyet sayıların eşit; ocağı bekleyelim, federasyon, hakemler, galatasaray'a zarar verdiğimi düşünürsem bırakırımlar, taraftarın aklıyla dalga geçmeler, otorite yokmuşçasına asıp kesmeler, federasyonun kıllığını bile bile atarlanıp sezonun üçte birini tribünde geçirmeler zaten hoca'yı bitirdi. ha bu arada ünal aysal döneminde yaşadığı ayrılık da tam olarak federasyonun kendisiyle böyle uğraştığı bir dönemde bir anda federasyonla kanki olması ile başlamıştı, hatırlatalım. bugüne dönersek de, herkes isterdi, kulübe kendisinden sonra iyi bir miras bıraksın, yardımcılarından biri aynı derwall'in ona yaptığı gibi kendisi tarafından eğitilsin. hoca hep günü kurtarmanın ve kendi isminin galatasaray isminden bir adım önde olması isteğinin kurbanı oldu.
kadrosunu kendi kurduğu, sistemini oturtmak için yeterli sürenin sabırla kendisine verildiği bir ortamda futbolcuların geçmişine değil geleceğine yatırım yapacağız deyip babel'i oynattı, arda'yı getirtti. kendisine yazık etti. gönül isterdi ki böyle tutarsız, inatçı ve bencil olmasaydı da kulüp heykelini dikip hoca kendi istediği zaman bıraksaydı. heykeli elbet bir gün dikilir de hoca bunu göremeyebilir, çünkü istisnasız her yönetimle kapıştı.
mehmet demirkol haklı, çünkü terim hep kendisi olduğunda galatasaray başarılı olsun istedi, galatasaray'da maaşlı çalışan bir profesyonel olmasına rağmen fedakarlık tarzı konularla gönülleri okşadı ve başarıszlıklarını kabul etmeyip "bir hayalim var" tarzı geçmiş başarılarına öykünen açıklamalarıyla taraftarın gözünde kendi algısını başarısızlığını dahi itiraf edilemeyecek hale getirilircesine yükseltti.
terim'e sormayı isterdim, "bir başka teknik direktör bu takımı tekrar uefa şampiyonu yapsın, ne hissedersiniz hocam? bunun gerçekleşmesini candan ister misiniz?". cevabını kendim biliyorum da gerçeği itiraf eder miydi onu merak ettiğim için sorardım. bu sebeple mehmet demirkol'a bu konuşması içeriği dolayısıyla hak veriyorum.