galatasaray, fb, bjk fark etmez, bir gazeteci hangi takımı tutarsa tutsun, yorumlarında her zaman tamamen objektif olabilmesi ve rakip takım taraftarına yüzde yüz yaranabilmesi mümkün değildir..
bu sadece spor yazarları için geçerli değil; dürüstlüğü ve hakkaniyetli haberciliğiyle tanıdığımız; zamanında sağlıksız gıda tacirlerine polis gibi baskınlar yapan; kirli iş çeviren kim varsa politikacı, büyük iş adamı demeden foyalarını bir bir ortaya çıkartan
uğur dündar şike olayları ilk çıktığında "sayın yıldırım'ın şike yaptığına inanmıyorum, suçsuzluğu elbet kanıtlanacaktır" falan diye hönkürüyordu, sonra da haberlerinde olayı fazla kurcalamadı zaten..
rahmetli
mehmet ali birand da tt arena açılışında tayyip'e yapılan protestonun ardından canlı yayında "adnan polat bana dedi ki; başbakan olmasaydı bu stad olmazdı, başbakana büyük bir alkış gerekiyor" gibisinden bir yağcılık örneği sergilemişti.. niye, çünkü biliyordu ki galatasaray bu işten zararlı çıkacak.. o stad fb'nin, bjk'nin olsa der miydi bunu, demezdi..
sen mehmet demirkol'u savunursun veya eleştirirsin çok önemli değil, kendi bileceğin iş, ama adam türkiye'de bu işi en tarafsızca yapanlardan, en aklıselim konuşanlardan biri işte, en fazla bu kadar yapabiliyor demek ki, ikide bir çıkıp da kendinden geçerek "bu adama sakın güvenmeyin", "sinsinin teki", "ikiyüzlü" vb gibi sanki can düşmanınmış gibi kötülemek de gereksizliğin önde gideni oluyor..
ntv spor'da çalışan fbli ve bjkli tiplere bak, galatasaray kazanınca hepsinin suratı düşüyor, galatasaray büyük transfer yapınca boğazları düğümleniyor, görüyorsun.. mehmet demirkol'u hiçbir zaman galatasaray veya fb kazanınca/kaybedince yüzünde güller açarken ya da ellerini ovuştururken görmedim, bu da yetiyor zaten, mesela
90+ programını bir başkası yapsa, rıdvan'la güntekin falan yapsa tarafsızlığına güvenip de adamdan teknik/taktik dinleyemezsin, ama bu adam tarafgirlik yapmadan gördüğünü, bildiğini söylüyor.. futbol ortamının en alevli zamanlarında, süper final kolpasından önce "sonuçta kimin kazanacağı önemli değil, benim için bu senenin şampiyonu galatasaray'dır" diyebiliyor, kim der lan, hangi fenerli der bunu?
abdullah avcı'yı selçuk'un yerine emre'yi oynattığı için canlı yayında 10 dakika boyunca sıkıştırdığını hatırlıyorum, "atletico'da maça çıkmayan adamı türkiye'nin bir numaralı orta sahası, takımın beyni olması gereken oyuncuya nasıl tercih edersin" gibisinden zorladı da zorladı adamı, ortam falan gerildi,
metin tekin ve
önder özen sus pus oldu, abdullah avcı kızardı da kızardı, ben bile gerildim evde, "yeter, adamı itin götüne soktun işte, daha zorlama" diye abdullah avcı yerine utandım..
bunlar şu anda hemen aklıma gelen şeyler.. daha örnek sayarım, çok sayarım..
her şeyi geçtim,
rasim ozan kütahyalı gibi bir adamı bile, hem siyasi görüşlerine karşı hem de üslubuna gıcık olduklarını da belirterek, sırf galatasaraylı diye bağrına basan, uğruna methiyeler düzen adamlar var bu sözlükte, bir iki kişi de değil ayrıca, açın bakın başlığı; övgüden, sevgiden geçilmiyor..
demek ki mehmet demirkol galatasaraylı olsa peygamber falan ilan edecekler..
ama en başta dediğim gibi, kimse her zaman tamamen tarafsız olamaz, o yüzden koşulsuz şartsız mehmet demirkol fanboy'luğu yapmak da en az gözü dönmüş taraftar triplerinde sayıp sövmek kadar anlamsızdır..
adam bu işte; alt tarafı bir spor yazarı, ne dost ne düşman, bu kadar heyecanlanmaya gerek yok, sen nefret etsen ne olur, aşık olsan ne olur, sana ne faydası var, kime ne faydası var?