pasaport falan çok konuşuluyor ya bu ülkede. herkes türk pasaportundan şikayetçi. yok alman olsaydım şurada, ingiliz olsaydım burada oynardım cümleleri hiç bitmiyor. ismi arda değil de ardaoviç olsayda - sanki yugoslavya kaldı amına koyiim - 30 milyon euro olurdu geyikleri uçuşuyor havada. işte bu tanımın sözlük anlamı bu adam benim için. düşük profilli gözükmesinin tek sebebi arnavut olması ve arnavutluk milli takımında forma giymesi. kendisinin köylüsü olan behrami isviçre milli takımı'nın formasını terletiyor mesela. ki cana'nın dörtte biri değildir gözümde. ama daha çok bilinir. bir takım kendisini alsa daha çok konuşulur. ama cana farklı. zorla koparıldığı topraklara belki de babasının da yönlendirmesi ile kaptan senelerdir. ki kendisinin hem isviçre hem de fransa vatandaşlığı var. istese ikisinden birini kullanabilir bu milli takımlarda da rahatlıkla yer bulabilirdi.
psg taraftarı gittiği için kahroldu. marsilya taraftarı hala kendisini konuşuyor. sunderland taraftarı steve bruce'a siktir çekmiş kendisinin gidişi yüzünden. bu kadar sevilmesinin sebebi kara kaşı, kara gözü değil tabii ki. koşuyor, basıyor, tekmeye kafa koyuyor, pas alıp verebiliyor, takımını saha içinde ve dışında yönetebiliyor. marsilya zamanında ve sunderland'de pek çok basın toplantısına kendisinin çıkması tesadüf değil yani.
sonrasında bu adama futbol hayatının yarısı yatarak geçmiş şeytan lakaplı at yarışçısı aldığı yıllık 2 milyon lira karşılığı laf çarpıyor kanalın birinde. bir başkası aynı kanalda futbolcu olmadığından bahsediyor ki kendisi de atlardan iyi anlar. bazıları da bunlar referans gösterip bu adama sallıyorlar.
oldu amına koyiim. psg, marsilya, sunderland, arnavutluk takımlarının yöneticileri, taraftarları salak bir tek siz akıllısınız. bir tek siz anlarsınız futbolcunun hasından. siz karar verirsiniz bir adamın adamlığına da topçuluğuna da.
hadi size bir tüyo vereyim;
lorik cana alayınızla hem adamlığı hem de futbolculuğu ile top gibi oynar.
dağılın şimdi...