(bkz:
2020-2021 sezonu)
lig gerçekten uzun bir maraton. diğer faktörlerden sıyrılıp doğru öz eleştiri yapabilmek için de önemli bir söz.
4 takımlı avrupa şampiyonası grubunda maç yapıyor olsanız bir maçta bile hakem doğrasa toparlamak çok zor olabilir yahut bir maçı zor zeminde oynayıp kaybetseniz toparlamak zor olabilir. kısa boylu turnuvadır. lig ise 34 haftaydı, bu sezon ise 40 hafta! yazıyla kırk! tam 40 hafta!
kısa boylu bir turnuva hatırlayalım. (bkz:
şampiyonlar ligi 2012-2013 sezonu)
ilk maçımız: (bkz:
19 eylül 2012 manchester united galatasaray maçı)
hatırlıyor musunuz
wolfgang stark nasıl doğramıştı bizi?
peşinden iç sahada braga'ya kaybettik.
sonra? üçüncü maçımız. yine iç sahada: (bkz:
23 ekim 2012 galatasaray cfr cluj maçı)
yağan muazzam yağmurda zemini hatırlıyor musunuz? kolayca 3 puan alabileceğimizi düşündüğümüz maç ne kadar zor olmuş ve ancak 1 puan alabilmiştik.
3 maç sonunda sadece 1 puanımız vardı. geriye kalan 3 maçta braga ve cluj deplasmandı, iç sahada ise united!
kısa boylu bir turnuva. biri hakem katliamı, diğeri ağır zemin. bıraktık mı? yürekten inanan milyonlarca taraftar vardı geriye kalan 3 maç ve gruptan çıkmak için. neden? çünkü oynanan futbol ışık veriyordu. yine fatih terim'li galatasaray 3'te 3 yapıp o kısa boylu turnuvada gruptan çıktı. dikkat edin hem de şampiyonlar ligi. zorluk düzeyi olarak en baba ortam.
kısa boylu bir turnuvada hakem faciası ve ağır zemine rağmen oradan çıkabiliyorsak kimse lig için daha fazla mazeret üretmesin. o turnuvanın düzeyine o günkü kadromuzu oranladığımızda, bugünkü galatasaray kadrosu bugünkü lig için yetersiz mi?
kırılganız, kırılgan! kırılgan olunca takım ne zemini tolere edebilir, ne hakemi. en ufak bir etki fırtına gibi gelir. takım sağlamsa hakem, zemin gibi faktörler ufaktan esip geçen rüzgara benzer.
oyunumuz güçlü değil. stabil değil. böyle olunca bir gün bireysel hata, bir gün hakem, bir gün zemin etki eder. faturayı onlara kesmek kolay. güçlü oyun ise hepsini tolere eder. mazeretleri geçelim. iç sahada ağır zemindeki kasımpaşa maçında erkenden skoru aldık ama takımın en sağlam, en güvenilir adamı olan kaptanımız hatalı bir gol yedi. o zeminde onu bile telafi edip galip geldik. demek ki mesele bireysel hata ya da zemin değil. kısacası bunları geçelim. ömer bayram sol bek, babel kanat oy-na-maz! bu hatayı hala yapan başka mazeret aramasın.
maçlara bir bakın. takıma gol lazım, maçın bitimine kısa süre kalmış. rakip kaleyi ablukaya alıp bastırabiliyor muyuz? ne ablukası? topu oraya taşıyamıyoruz. neden? hatalı değişiklik ve tercihlerden. karambol yapamıyoruz, karambol! şunu kaç maç yaşadık bu sezon!
40 hafta diyorum... sezon başından beri aynı şeyleri söylüyorum.
başarısız olacaksak genç adamlarla olalım. bundan daha kötü olabilir miydik?
berk balaban'ı gönderip fatih öztürk almak nasıl bir tercihtir? okan yerine fatih'i oynatmak? ve kanatta babel / feghouli ile rangers'a elenmek? biz yine elenseydik de keşke okan yahut berk ile elenseydik. kanatta genç bir aslanla elenseydik. (ki bence elenmezdik) avrupa'da kulüp sıralamasında 96. sıradayız şu an.
emin bayram'ı göndermek nasıl bir tercihti? peki o günün şartlarına göre normal kabul edeyim, peki o halde ozornwafor yerine gedson'u stopere koymak neydi?
geçen yıl taylan bir maçta stopere çekildi, bu yıl da gedson. hem savunma zaafı oluştu, hem orta sahadan güç eksildi.
rakipler duran topla maç alıyor, biz yapabiliyor muyuz?
şöyle gümbür gümbür kenardan çizgiye inip içeri çeviriyor muyuz?
kısa boylu bir turnuva değil, 40 haftadan söz ediyorum. neyse zeminler, hakemler, bireysel hatalar...