başlığına yazacağım ilk entry oluyor bu.
galatasaray'a gelmeden önce kendisini az çok tanır izlerdim. disiplinli adam, düz oyuncu, sıradan ama çalışkan, takım oyuncusu tabirlerini kullanırdım.
galatasaray'a geldiği ilk günde de son günde de aynı şeyi düşündüm, bize oyun olarak katkı sağlardı bu adam. ancak galatasaray taraftarı bu kadar düz oyuncuyu sevmez pek.
galatasaray taraftarı biraz daha göze hoş gelen futbolcu sever. lincoln, keita gibi örnekler verebiliriz.
grosskreutz birçok mevkide hakkını vererek oynayabilen bir futbolcu. tam da ihtiyacımız olan şey değil mi? çünkü kale ve 10 numara hariç her yer aksak.
grosskreutz sağ bek sol bek, sol açık, sağ açık, orta saha, oynayabilirdi ve bizim işimizi de gayet kolaylaştırabilirdi.
gitmesine gelince "annesinden ayrı kalamadı peheuheuhe" demedim.
yetersiz semih kaya gibi durumu "alay geçilecek bir şey" olarak görmedim.
"kaçtı gitti, takımı sattı" demedim.
iş bence yine dönüyor, dolaşıyor tek bir yere varıyor o da buraya:
galatasaray yönetimiadnan polat dahil, merhum özhan abimiz dahil, ehtiyar prof. duygun hoca dahil, 1905'ten bu yana galatasaray sk'nin en kötü yönetimi yüzünden gitmiştir bu adam.
sen bu adamı aldın mı? aldın.
oynatamadın? evet.
5 ay futbol oynamadığı yere kızıp gitmekte bu adam haksız mı? hayır.
e kardeşim sen o yumurtayı alamayacaksan, o kümese girmeyeceksin.
*peki grosskreutz gitti diye galatasaray bir şey kaybeder mi? hayır. grosskreutz bize fayda sağlardı ancak daha iyisini bulabiliriz her zaman.
galatasaray en büyüktür ancak yönetimi mide bulandırıyor.