11035
rus romanlarına aşina olanlar hatırlayacaktır. o kültürde rehine bırakmak vardır. değerli bir eşyanızı rehine bırakır, para alırsınız. parayı denkleştirirseniz malınızı geri alabilirsiniz. sanırım tefecilik de burada işe giriyor. ama çoğu zaman öyle olmaz para bulamayıp malınızı yok pahasına satmış olursunuz. kerem de biz de öyle hissediyoruz. maaşları ödemek için kerem’i rehine bırakmış gibiyiz. o da bizim kendisini almamızı bekleyen eski dost bir palto gibi dükkanda bekliyor.
11036
linç zırhımı giydim, başlıyorum. galatasaray için bu yılın en değerli transfer hamlesi kerem'in gitmesi oldu.
öncelikle dar alanda çalım yeteneği gibi bir değere sahip kerem. üstüne üstlük dar alandan çıkınca da süratli. ve de hep dikine oynuyor. ceza sahası koşulları da çok başarılı. ve ceza sahası dışından fena olmayan şutları var. üstüne üstlük de sakatlanmıyor.
fakat oyuna dair birkaç temel defosu var. birincisi top kontrolü bu seviye için gerçekten biraz zayıf. ikincisi hep sorumluluk alıp dikine oynama sevdası bazen topun ayağımızda kalması gerektiğinde bize handikap yaratıyor. üçüncüsü de karşı karşıya pozisyonlarda hem enerjisini akıllı kullanmadığı için hem de soğukkanlı olmadığı için başarısız. fakat büyük maçlarda yakaladığını atman ve topun kıymetini bilmen gerekiyor.
oyunun dışında da defoları var. birincisi, bir hoca olarak gönül rahatlığı ile kerem'i yedek bırakamazsın, küser. medyadan, taraftardan, oyuncu değişikliğinden etkilenip trip atar. ikincisi ise takım arkadaşlarının yaptığı hemen hemen her hatalı harekette el/kol yapar. üzerinde hep bir gerginlik, öç duygusu ve ajitasyon var. tüm bunlar takım ritmini bozuyor. 50 milyon euro'luk yeteneği var ama kendisi gittikten sonra - tek etken o olmasa da- takım çok daha akışkan olmaya başladı.
