• 26
    kendi kendimize çelişmenin alemi yok. eğer amerika kendi kendini vurmuşsa bu demektirki orada bir tane bile para babası ölmemiştir. yok eğer gerçekten bir terör eylemi ise zaten tartışmaya gerek bile yok. uzun lafın kısası orada ölenler öyle veya böyle masum insanlardır. onların anısına saygı duruşu yapılmışsa da bunun içine etmeye kimsenin hakkı yoktur.

    tanım: sevdiğim bir yazardır. her ne kadar yazdığı yazının ana konusu hiç hazetmediğim amerika olsa da kendisine katılmaktayım.
  • 35
    --- alıntı ---
    galatasaray taraftarı bana soruyor:"ey kanat atkaya! ercan saatçi konusunda ne yapmayı düşünüyorsun"
    soran çok. o zaman cevap vermek sorumluluğumdur.
    ne yaptığımı söyleyeyim.
    aradım.
    ve dedim ki "kimsenin masum olmadığı bir konu ama durumun zor. bir açıklama yapmak ister misin? derdini anlatmak istersen köşem açık";
    kendisi yazmaya karar verdi.
    ercan saatçi galatasaray'dan özür diledi.
    bu konuda yapmayı düşündüğüm ve yaptığım bundan ibarettir.
    --- alıntı ---

    son olaydan once de okumadığım hurriyeti günde bir kere tıklama sebebim, medyada galatasarayla ilgili değerlendirmelerini cidiyetle okuduğum ve e.s olayının patlak vermesinden sonra bu adama hak ettiği cevabı kimin vereceğini düşündüğümde aklıma gelen bir kaç yazardan biriydi..lakin son yazısı beni gerçek anlamda bir hayal kırıklığına uğrattı..hayır kimse zaten o adama anladığı dilden cevap vermeni beklemiyordu,yakışmazdı da zaten..ama en azından mehmet helvacı tarzında hem gayet seviyeli hem de inceden inceden geçiren bir yazı bekliyordum..ama o da yazdığı yazıyla medyadaki aklama girişimine ortak olmuş, sanki sıradan bir olayın gereksiz yere abartıldığı havası sezdirmiş ve siz de daha fazla uzatmayın artık der gibilerinden de yazısını bitirmiş,yani olmamış..
  • 36
    bazen, kendisinin para kazanmaya ihtiyaç duymakta olduğu unutulmaktadır. belki de hepimizin gözünde bir süper kahramandır, hürriyetteki terbiyesizliklere karşı göğüs göğüse mücadele etmesi bekleniyordur, fakat ertuğrul özkök'ün karşısına çıkıp "bağa bak ertuğrul! o ercan'ı bağa virecen" demesi mi bekleniyor acaba? peki, bu kadar kaba olmasına da gerek yok, bu sözlükteki en nazik ercan saatçi eleştirisi taşıyan entryyi bile alıp köşesine kendi düşüncesi gibi taşıyabilir mi? bunu beklemek adil olur mu? peki onu eleştirenler bugüne kadar kaç kere kendi patronlarına posta koymuşlardır; herhangi bir sebepten ötürü?

    ve kendisi bütün bunların yanında, ergenlik döneminden beri ali sami yen'den çıkmamış, koçlar gibi bir taraftardır. seviyesiz bir ercan için adam gibi kanat'ı harcamak galatasaray taraftarı'na yakışmaz.
  • 37
    kendisini bir abi olarak ve hatta daha fazlası bir idol, bir rol model olarak gördüğüm zattır. sadece sporla, futbolla ve galatasaray'la ilgili yazılar kaleme almaz. güzel bir müzik dinleyicisidir evvela. bunu da taşır yazılarına. konserlerde görürüm onu çokça. ama yazdığı gazete yüzünden eleştirilmesi ise tam bir türk insanına özgü bir davranıştır. pire için yorgan yakmak deyimi tam da bu durum için kullanılmıştır. kendisi için söylenenler ayıptır, ziyandır. "kapitalizm dünyanın canına okuyor hadi o halde dünyayı terkedelim" gibi bir bakış açısıyla bir yere varılamaz. bunu görmek zor olmamalı. kendisinin ters köşe programını zevkle takip ederim. futbol yorumculuğu çok uç noktalarda gezinmez, zaman zaman kimsenin göremediği şeyleri söylese de daha çok yüzeysel kalır yazıları. ama ben yine de severim. o konuşsun yeter ki.
  • 39
    kanat atkayanın taraftarlığına bir lafım yok zaten,mesajımdan da anlaşılabileceği gibi onun o galatasaraylılığını bildiğim için ilk aklıma gelen insan kanat atkaya olabiliyor,bundan sonra da o gazetede yazılarını okuduğum tek insan olacak..yazdığım yazıdan nasıl bir "harcama" ya da "pire için yorgan yakma" çıkarıldı bilmiyorum ama, benimkisi sadece bir galatasaraylı gözüyle, "arda nasıl emre belözoğlu gibi biriyle arkadaşlık yapabiliyor,tribünde ona bir küfür edildiğinde ilk atlayan niye o oluyor" diye kızıyorsak ama arda hala bizim için bir cansa hem de en derininden, medyadaki bizden biri olarak gördüğüm kanat atkayanın yazısını okuduğumda bende oluşan hayal kırıklığı da işte böyle birşey..bilmem anlatabildim mi..
  • 43
    kanat atkaya yazardır, hem de gerçek bir yazar ve bu adamın her konuda bilgisi ,fikri vardır galatasaraylı olmasından gurur duyduğum insanlardandır. mehmet topal'ın d.bükreş'e attığı golü hagi'ye gönderme yaparak ne güzel de anlatmış.

    --- alıntı ---
    sakatlık dönüşü form tutması gecikince ;bir mevsimlik aşkımız; şarkısı yükselmeye başlamıştı tribünden.

    ancak mehmet topal toparlandı.

    rijkaardın gs plan a/versiyon 2.0; modeli daha da parlamasına yol açtı.

    rakip de biraz;kavruk; döneminde olunca mehmet topal coştu. uzun süredir cepheden dövmeye çalıştığı kaleyi bu kez biraz da tribündeki hagi ustaya selam olsun diyerek sol çarprazdan vurdu... ve yıktı!

    topalın golü üçüncüydü.
    --- alıntı ---
  • 46
    trt türkte 10 numara adlı programda kırıp geçirmektedir. galatasaraylı olduğunu saklamadan objektifliğini bozmamaya çalışarak yorum yapmaktadır. arda turan'ın gol sevincini küçükken benim de hayalimdi ben de giyseydim o formayı, galibiyet golünü de atsaydım daha fazla sevinirdim arda'dan, arda savunucusu gibi oldum bugün de demiştir. uğur melekeye ise bir taraftarın gözünden maç farklı oluyo tabi dedirtmiştir. evet seviyorum bu adamı ekranda görmeyi..
  • 47
    bugünkü yazısında evli taraftar*lara güzel fikirler veriyor. bazılarını yapıyordum zaten, bazılarını da öğrenmiş oldum. faydalı bir eser.

    --- alinti ---

    kadın-erkek ilişkilerinde puan toplamak esastır

    milliyet’in iki güzide yazarı arasında maç saatleri üzerinden tatlı bir polemik yaşanıyor.
    mehveş evin yazdı: “maç saatlerini erkene çekin de pazar akşamı evdeki toraman maç seyredeceğine ailesiyle sosyalleşsin.”
    mehmet tezkan yazdı: “ne alakası var? tek keyfimizi de elimizden mi alacaksınız yani?” dedi.
    ikisini de tanırım ve severim. mehveş’in böyle bir derdi olamaz çünkü “ah erkeğim maç bağımlısı oldu, mahvımdır bu benim, açılın bayılacağım” diyecek kadınlardan değildir.

    “maç mı canım? seyret sabahtan akşama koç, haydi eyvallah” der. tezkan da bildiğim kadarıyla aklını yeşil zeminde kaybetmiş tiplerden değil, normal, iyi bir taraftar.
    iki tarafın da yazılarında zaten “benim derdim değil, halkımı düşünüyorum” vurgusu var.
    mehveş ve tezkan’a, sevdiğim iki gazeteci arkadaşıma bu tartışmada uzlaşabilecekleri bir yöntem olduğunu hatırlatmak isterim. işin sırrına, topun nefesine ermiş olanlar “puantaj sistemi”ni uygular.
    * * *
    nedir puantaj sistemi?
    ilişkiniz için yatırım amaçlı fedakârlıklar yaptığınızda, sonra harcamak üzere puan kazanırsınız.

    mesela evli bir erkeksiniz. cumartesi sabahı çocuğu giydirip hanıma “sen uyu, biz biraz gezelim” dediğinizde kapıyorsunuz puanı.
    mesela çocuğun veli toplantılarına gönüllü yazılınca kapıyorsunuz puanı.
    kermese giderseniz puan ikiyle, aynı işleri kayınvalideyle beraber yaparsanız 28’le çarpılıyor.
    mesela sürpriz organizasyon yapınca kapıyorsunuz puanı.
    yemek her zaman işler.
    “bak ot doğradım salata oldu” dediğinizde kadınlar tuhaf bir şekilde etkilenir. n’apsın zavallı, etkilenmiş gibi yapar en azından.
    “herifin dişlerinin arasında gülle gezmeyeceği belliydi zaten. salatalığı da kütük gibi doğramış kabiliyet düşmanı” diyecek değil ya.
    * * *
    neyse efendim, toplanan puanı da sonra rahatça harcıyorsunuz.
    iki sabah yatağa kahvaltı götüren erkek, ertesi akşam eve arkadaşları tarafından küfe içinde getirilmeye hak kazanır.
    yapması şart değilken çocuğu okula bir hafta boyunca götüren erkek, pazar akşamı maçın üstüne bir maraton bir de telegol patlatma hakkı kazanır, arzu ederse ekran karşısında kafası düşe düşe sabahı eder, kimse karışmaz.
    * * *
    konuyu bir örnekle toparlayalım.
    hıncal uluç, hasan cemal’in gazetecilikteki 40’ıncı yılı için düzenlenen partiye nasıl getirildiğine şaşırdığını yazıyordu.
    şaşırmakta yerden göğe haklı. o saatlerde cimbom’un maçı vardı, antalyaspor ile oynuyordu.
    galatasaray maç oynarken hasan cemal’i meyhaneye gitmeye ikna etmek gerçekten de imkânsızdır.
    ama eşi ayşe sözeri cemal, “haydi hasan’cığım” deyince “tamam” deyivermiş.
    nasıl olmuş peki bu?
    ben söyleyeyim.
    2010 dünya kupası ufukta belirdi. ve hasan cemal’in tek hedefi güney afrika.
    yaz mevsiminde hasan cemal’in bundan önce almanya, isviçre ve avusturya’daki turnuvalarda olduğu gibi yaklaşık 1 ay ortadan kaybolma planı var.
    bana “gel ulan sen de mızmızlanma” diyor ama kendisine yaz aylarında afrika’ya gitme fikrine pek sıcak bakmadığımı, orada mevsim kış olsa bile “yaz ve
    afrika” konseptine dayanamayacağımı anlatmaya çalışıyorum.
    hasan abi puana ihtiyacı olduğunu biliyor, sahaya çıkıyor, yüreğiyle oynuyor ve puanları üçer üçer toplayarak 2010 yazına hazırlanıyor.
    yoksa, maç saatinde meyhane? olacak şey değil.
    antalya maçı “feda edilebilir” maçtır; galatasaray-fenerbahçe maçı olsa insan kendi nikâhına gitmez, o ayrı.
    hasan cemal, bir gün “süzgünüm leyla: futbol ve aile hayatını dengelemede puantajın önemi” başlıklı bir makale yazarak, sırlarını biz fanilerle paylaşmalı.
    bu da onun “kadın erkek açılımı” olacaktır ve bir yerde halkımız aydınlanacaktır, tamam mı abiler?
    umarım hem hıncal bey’i hem de mehveş ve mehmet’i aydınlatabilmişimdir.
    sevgiler mütemadiyen.
    puan sizinle olsun.

    --- alinti ---
  • 50
    türk telekom arena ile ilgili önemli bir isteği var: http://www.hurriyet.com.tr/.../futbol/15764728.asp

    --- alıntı ---
    gökhan yavuz 30 yaşındaydı, raşit ek ise 20. bayram günü öldüler. g.saray’ın stadı için öldüler. g.saray’ın boynunun borcudur bu iki işçi kardeşin adlarını yaşatmak.

    gökhan yavuz 30 yaşındaydı. raşit ek 20 yaşındaydı.bir bayram günü, akşam üzeri, galatasaray’ın seyrantepe’deki yeni stadı için kanalizasyon kazısı yaparken öldüler. bayram günü öldüler. galatasaray’ın stadı için öldüler.
    gökhan ve raşit, galatasaray nice bayramlar yaşasın diye, bir bayram günü öldüler. galatasaray’ın boynunun borcudur bu iki işçi kardeşin adlarını yaşatmak.
    haber ulaştığında içim daraldı, ruhum karardı.
    zayiat olmasınlar
    twitter’a not düştüm “adları keşke yeni stadın iki kapısına verilse. gücümüz yeter mi, deneyelim mi?”galatasaraylısı, fenerbahçelisi, beşiktaşlısı, karşıyakalısı... takım tutanı tutmayanı “deneyelim, yanındayız” dedi... deniz ülke arıboğan, ali atıf bir, bülent timurlenk, bener onar gibi eli medyada kalem tutanı, spor seveni ve sevmeyeni “yürü” dediler. gökhan yavuz ve raşit ek bir bayram günü, kanalizasyon kazısı yaparken galatasaray’ın yeni stadı için öldüler. büyük inşaatlar için normal kabul edilen zayiat olarak, bir küçük haber haber olarak düşmesinler tarih toprağına.
    isimleri iki kapıya verilsin.
    mutlulukla analım
    mutlulukta, kederde analım iki kardeşimizi. zor mudur?
    yetki mi gerekir?
    ikna mı gerekir?
    kampanya mı gerekir?
    öldü arkadaşlar bir kanalizasyon kazısında; vicdan gerekir. haydi galatasaray, yaşat adlarını, üzme bizi...
    raşit 20 yaşındaydı, gökhan 30...
    bir bayram günü öldüler.
    daha lafa gerek var mı?

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın