kaan ayhan'ı severim. muhtemel transferi sonrası nasıl bir kurguyla oynayacağımızı da açıkçası merak ediyorum. bazı tereddütlerim ise yok değil.
burada söylemem gerek sanırım. ben hâlâ marcao-luyindama ikilisiyle oynamamız gerektiğini düşünüyorum. tabii eğer dörtlü savunma oynayacaksak... bunun geçen sezonun performansı üzerinden bir gerekçesi yok. potansiyel olarak beğeniyorum bu ikiliyi.
onun haricinde önlerinde taylan antalyalı'nın tek olarak oynamasını tercih ederim. bunu ise geçen sezon üzerinden değerlendiriyorum. taylan antalyalı o bölgede tek başına sorumluluk aldığında daha fazla şey verdi bize. hatta bir adım ileri gidiyorum ve yanına ikinci biri girdiğinde performansının aşırı düştüğünü, dengesinin bozulduğunu iddia ediyorum. özellikle burada var çekincem. umarım kaan ayhan ismini, tıpkı şenol güneş gibi, sırf orada oynayabiliyor diye, ön liberoda düşünmüyoruzdur. hele taylan antalyalı ile yan yana hiç düşünmüyoruzdur. bu ancak bir iki maç için çözüm olabilir.
üçlü savunma da güzel duruyor aslında. marcao ve kaan'ın kenarlarda luyindama'nın arkalarında süpürücü, toparlayıcı olarak durduğu... marcao ve kaan'ın ayakları iyi. topla haşır neşir topçular bunlar. defans hattını orta sahaya çekeceğimizi de düşünürsek top kayıplarının olma ihtimalini göz ardı edemeyiz. bir başka iddiam, açık alanda luyindama'nın, yerleşik savunmasından daha iyi olduğu. luyindama, biraz alan istiyor kendisine. rakibiyle sürekli bir temas istiyor. zaten o teması aldıktan sonra rakibi dağılıyor. marcao'nun hâlâ half-space savunmasında zayıf olduğunu, arkasına atılan topların savunmasında zafiyet gösterdiğini de düşünürsek yine iyi duruyor.
bu durumda taylan antalyalı konusuna geri döneceğim. üçlü savunmanın önüne iki kişi koyarsak, ki geometrinin gereği olarak idealde üçgeni tamamlamak için iki oyuncu gerekir oraya, taylan'ın performansı düşebilir. bu da demek olabilir ki taylan antalyalı'dan sezonun bir kısmında veya en başından vazgeçebiliriz. ya da arkada bir karo kurabilirsiniz. o geometriyi kurmak adına. ben taylan antalyalı'dan vazgeçmememiz gerektiğini düşünüyorum. bu durumda arka tarafta luyindama- marcao ve kaan - taylan gibi bir karo kurulabilir. luyindama'nın top kullanmasını istemiyoruz. önündeki üç oyuncudan birine oynayacak. öpüp başımıza koyarız. ama luyindama bu, top bulsa içi kıpır kıpır olur, illaki oynar.
bu durumda bize, omar ve yedlin ekolünden, yani tüm kanadı kullanabilecek afilisinde bir sol half-back gerekir. omar ve yedlin böyle oyunculardır aslında. her ne kadar omar defansif, yedlin ofansif yönü ağır basan bekler olsalar da ikisi de tüm kanadı kullanabilen bekler. sol bek konusunda en az orta saha kadar ihtiyacımız olduğu malum. her ne kadar bir bek transferi yapacağımızı düşünsem de, farklı bir formasyonla beki kotarabileceğimiz bir oyun kurgusu düşünebiliriz. ki düşünmeliyiz. elimizin altında böyle bir oyun planı olmalı. mesela orta saha özellikli bir oyuncuyu oraya sokmak gibi... ya da asimetrik, tek bekli, bir 4'lü savunma gibi.
şimdiye kadar olan yeri toparlayalım.
--------------------luyindama-------------------
-----------kaan--------------------marcao------
yedlin---------------taylan------------half-back
bu durumda orta sahaya 2 tane sekiz numara gerekir. ya da oyun tercihinize göre 1 sekiz, 1 on numara. bunlardan 1'i gedson olacak gibi. ki çok güzel olur. ikincisi şu durumda elimizde olana göre soso, arda turan, emre kılınç olabilir. ben emre kılınç'ı tercih ederim.
--------------------luyindama-------------------
-----------kaan--------------------marcao------
yedlin---------------taylan------------half-back
--------gedson/soso------e.kılınç/gedson------
geometrinin patladığı nokta tam olarak burası. dediğim gibi teoride geometrinin en küçük alansal şekli olan üçgene gitmek istersiniz. iki oyuncunun arka arkaya durmasını istemezsiniz. pekala oyuncuların hareket halinde olacakları -düzen, düzensizlik ister.- ve tam olarak arka arkaya gelmeyecekleri malum. fakat bu hareket halindeki oyuncuların başlangıç noktaları kaymaz. düzensizlik de daima düzene doğru çekilir. yani ani bir şey olduğunda başlangıç pozisyonunuza dönmek istersiniz. (büyük korku, çaresizlik durumlarında cenin pozisyonuna geçme yatkınlığımız gibi.)
not: 4'lü savunmanın geometri bakımından neden ideal olduğu buradan çıkıyor. mesela en gerideki adamı atıp şöyle bakalım:
-----------kaan--------------------marcao------
yedlin---------------taylan------------half-back
--------gedson/soso------e.kılınç/gedson------
--x--------------mohammed---------------x----
çoğu takımın neden 4'lü tercihinde bulunduğu da buradan çıkıyor aslında. 3'lü savunma, 4'lü savunmaya göre daha karmaşıktır. daha az oynandığı için pek çok oyuncu öğrenememiştir. içşin içine daha fazla taktik girer. uygulamanız gereken daha fazla şey vardır, üstünden geçmeniz gereken daha fazla unsur vardır. vesaire vesaire... ha üçlü oynamanız, üç stoper dikmeniz daha iyi savunma yapıyorsunuz demek değildir. dediğim gibi üçlü oynamak zordur, alimallah dağılırsınız.
(bkz:
igor tudor)
yani son halde, üçgenleşmeden(nirengden) uzaklaşıp insan faktörüne yoğunlaşıyoruz. geometri idealden ibarettir. insan faktörünün girdiği hiçbir yerde idealden bahsedilemez. en basitinden oyuncuların psikolojik durumları bile günbegün farklılık gösterebilir. yorgunluk olabilir. ki bu oyuncuların hiçbiri birbirinin kopyası değil. bazısı hızlı, bazısı akıllı, bazısı çevik. dolayısıyla kapladıkları alanlarda gösterdikleri tepkiler farklı olacaktır. bu yüzden tamamen serbest bir oyuncu kullanıp hücumda göçebeliğinden, savunmada ekstra adam olmasından yaralanıyoruz. o oyuncunun adı benim için kerem aktürkoğlu'dur. yeri gelir emre akbaba da olur. onye de olur. çift santrfor da olur.
bu yazı kaan ayhan'ın takımımıza muhtemel transferi ve üçlü oynayabilme ihtimalimize göre yazıldı. kaan ayhan takımımıza transfer olmayabilir. transfer olsa da dörtlü savunma oynayabiliriz.
ama benim burada anlatmak istediğim, bir yerde, elimizin altında böyle bir oyun kurgusunun da olabileceği. hatta bana kalırsa olmalı. üçlü gibi bir silaha sahip olmalıyız. ana planımız olmasa da...
gerçi şimdi diyebilirsiniz ki "la daha bizim ana kurgu yok ki!"
konu bir yerden sonra dağılmış olabilir. kusura bakmayın artık.
