1201
attığı gol üzerinden değil, bilakis çektiği / çekmeye çalıştığı şutlar üzerinden eleştirilen kişidir. bir oyuncu maç içerisinde şut dener muhakkak, denemelidir de! ama bu arkadaşımızın olayı diğerlerinden çok farklı. sen en yakınındaki arkadaşına pas verip, maçı bitirecek hareketi yapmak yerine 2 kişinin arasına dalıp sırf estetik bir gol olsun diye bencillik ediyorsan, bir baltaya sap olamamışsın demektir. ya da arkadaşına pas verip, takımın hücum yapmasını sağlayacakken orta sahadan 2 kez şut çekiyorsan. (u: ki o olay yüzünden baros gibi bir adamın çıldırışı herkezin gözünün önündedir sanıyorum) kaldı ki 1 maçta yaptığı bir işte değil. oynadığı çoğu maçta ya kaleye şut çeker, ya 5 kişinin arasına girer.
takım oyunu sıfır, kulübe aidiyet duygusu aynı şekilde. * ki bu tür adamların amacı da .çoğunlukla la liga, serie a, epl gibi ligler öncesinde belli kalibrede ki takımları basamak olarak kullanmalarıdır. (u: bu tür lafına dikkat, stsl gibi ligleri basamak olarak kullanan bütün oyuncuları kapsamıyor) hani oldu ya attığımız şutlarla toto lig'de iş yaptık, es kaza bir kulübe transferimizi yaparız bir ihtimaldir olayları. o yüzden oldum olası bu tür oyuncuların mustafa sarp kadar değeri yoktur gözümde. lan o adam bile en azından takım için oynarken bir şeyler yapamıyor. pino'ya bakıyorsun, ne bir yardımlaşma, ne bir adapte olma çabası, ne bir saygı *. hiçbir olay yok.
şimdi yine bazı yazar arkadaşlar, ''amk sanki takımda oyuncu vardı. adamın tekniği var ki şut çekiyor'' diyecektir zilyon birinci kez. aynı arkadaşlara yine onunla aynı mevkide oynayan kazım kazım'ın maçlarını tekrar izlemelerini tavsiye ediyorum. o vasat diye tabir ettiğimiz takımda, çıktığı yarım sezonda ota boka şut çekmeden oynayıp, kaç gol - asist yapmış bir araştırsınlar bakalım.
olay sadece, ''çok şut atıyor, bir sikim olmaz bundan'', ya da: ''gol atamıyor amk herif'' değil kısacası. bir oyuncu çok şut attığı halde, pekala takım oyununu da oynayabilir ama pino salt bir orta sıralara oynayan takımların, bencilliği dolayısıyla fark yaratmış oyuncusudur. yapabilecekleri / yapamayacakları bellidir. 1 maç uzaktan attığı gol atar, ertesi 4 hafta bencilliğiyle takımın ağzına sıçar.. galatasaray'ın bu tip oyunculara sabredebilecek, rotasyon için +2'de değerlendirebileceği bir ortamı yok. kaldı ki o son +2 kontenjanın bile ciddi önemi varken, takımda kalmasının hiçbir sike yararı olmayacaktır.
takım oyunu sıfır, kulübe aidiyet duygusu aynı şekilde. * ki bu tür adamların amacı da .çoğunlukla la liga, serie a, epl gibi ligler öncesinde belli kalibrede ki takımları basamak olarak kullanmalarıdır. (u: bu tür lafına dikkat, stsl gibi ligleri basamak olarak kullanan bütün oyuncuları kapsamıyor) hani oldu ya attığımız şutlarla toto lig'de iş yaptık, es kaza bir kulübe transferimizi yaparız bir ihtimaldir olayları. o yüzden oldum olası bu tür oyuncuların mustafa sarp kadar değeri yoktur gözümde. lan o adam bile en azından takım için oynarken bir şeyler yapamıyor. pino'ya bakıyorsun, ne bir yardımlaşma, ne bir adapte olma çabası, ne bir saygı *. hiçbir olay yok.
şimdi yine bazı yazar arkadaşlar, ''amk sanki takımda oyuncu vardı. adamın tekniği var ki şut çekiyor'' diyecektir zilyon birinci kez. aynı arkadaşlara yine onunla aynı mevkide oynayan kazım kazım'ın maçlarını tekrar izlemelerini tavsiye ediyorum. o vasat diye tabir ettiğimiz takımda, çıktığı yarım sezonda ota boka şut çekmeden oynayıp, kaç gol - asist yapmış bir araştırsınlar bakalım.
olay sadece, ''çok şut atıyor, bir sikim olmaz bundan'', ya da: ''gol atamıyor amk herif'' değil kısacası. bir oyuncu çok şut attığı halde, pekala takım oyununu da oynayabilir ama pino salt bir orta sıralara oynayan takımların, bencilliği dolayısıyla fark yaratmış oyuncusudur. yapabilecekleri / yapamayacakları bellidir. 1 maç uzaktan attığı gol atar, ertesi 4 hafta bencilliğiyle takımın ağzına sıçar.. galatasaray'ın bu tip oyunculara sabredebilecek, rotasyon için +2'de değerlendirebileceği bir ortamı yok. kaldı ki o son +2 kontenjanın bile ciddi önemi varken, takımda kalmasının hiçbir sike yararı olmayacaktır.