bazı profiller vardır. bazıları böyle sosyetiktir, popülerdir. toplumun genel görüntüsünden uzaktır. bizden bir parça değillerdir. kibir ve burnu kalkıklık parçalarıdır. başınıza bir şey geldiğinde sırtınızı böylelerine dayayamazsınız. bir mertlik algılayamazsınız karakterlerinde. babacanlık ve sıcaklık değildir bedenlerinden yayılan elektrikler. hani,
cristiano ronaldo’nun yüzüne baktığımda algıladığım şeydir bu. belki bu sözlerin hiçbirini hak etmiyordur. bilemem. ama çehresine ve tavırlarına baktığımda algıladığım şey budur. hayatım boyunca iletişim kurmadığım biri hakkında kesin nitelemeler yapamam. bir şeyler çağrıştırdığını söyleyebilirim.
bir de
juan emmanuel culio gibileri vardır. kendisi hakkında sessiz kalmışsınızdır ve erkenden yorum yapmak istememişsinizdir. bekleyip görmeyi tercih etmişsinizdir. benim gibi! bazı karakterler vardır hani. bizden bir parçadırlar. içimizden bir parça. başınız belaya girdiğinde sığınabileceğiniz bir limandırlar. merttirler. bizim mahallenin çocuğudur ve kol kanat gerer sana. sıkıntılarını ve dertlerini paylaşabilirsin. hayatın bağrından, acılarından ve sertliklerinden varolmuştur. hayatın sillesine karşı mücadele etmiştir. hayatın, helal kazancın ne demek olduğunu bilen karakter abideleridir bu ağabeyler.
işte culio’nun bana hissettirdikleridir bunlar. futbolculuğunu bir kenara bıraktığımda hayatı için savaşan, büyük annesi için futbolu bir süre bir kenara atan, geçmişte alın teriyle inşaatlarda çalışan, hayatın ne kadar zor ve çetin olduğunu bilen bir karakter abidesi.. eğer ki galatasaray karakterden dem vuruyorsa bu anlamda bir nokta atışıdır culio. yahu, adam gibi topçu olmadıktan sonra evliya olsa ne yazar diyebilme seçeneğine de sahibiz. onu da diyemiyoruz! çünkü adam futbolcu. topçu! futbol nasıl oynanır biliyor. yıllardır kabız bir orta sahaya sahip bir takıma nihayetinde topu ayağına yakıştıran, yüksek pas yüzdesiyle oynayan, yüksek fizik gücüne ve enerjisine rağmen teknik ayaklara sahip olan, uzaktan sert ve etkili şutlar atan, hırslı, sorumluluk alan ve yeşil zeminde futbolun nasıl oynanacağını bilen bir adam girdi florya’nın kapısından içeri. sanki 40 yıllık galatasaraylıymış gibi sevinmesi, sevinç yumağına gömülmesi, lider özelliklere sahip olduğunu belli etmesi ve her şeyden önce son zamanlarda en çok sıkıntı yaşanan sorumluluk al(a)mayan oyuncu özelliğinden uzak olması dikkat çekici unsurlar.
takımda yıldızlar tabii ki olmalıdır. ama bazen de savaşçılar ve takımın kritik parçacıkları olmalıdır. bu parçacıklar olmadan yıldızlar bir yere kadar. galatasaray uzun süre yıldızları yeterli adamlarla savaşa sürememekten muzdaripti.
culio ve
pino gibi adamlar bu eksikliği kapatacak kalibrede oyuncular. bu tür oyuncular her daim olmalıdır. en azından yeterlilikleri olan alternatifler olacaklardır. bu takıma
baros gibi yıldızlar,
culio,
cana gibi savaşçılar lazım.