resim
Josep Guardiola i Sala
Görev:Teknik Direktör
Takım:Man City
Yaş:54
Uyruk:İspanya
  • 893
    para harcama konusu üzerine çok da doğru olmayan bir biçimde yapışmış teknik direktör. pep devasa paralar harcayıp başarısız olmuşken klopp cüzi miktarda harcayıp kendisini tokatlıyor gibi bir izlenim var. bu özellikle türkiye'de yaygın, çünkü ülkemizde devasa bir liverpool romantizmi bulunuyor. sosyal medyada pl takip eden 5 hesaptan 6sı liverpoollu. bu para harcama olayına dönersek, liverpool da 70 milyon euroya van dijk'ı, 80 milyon euro'ya naby keita'yı, 84 milyon euro'ya da alisson'u aldı. yani sapan taşlarının yanında bir füze gibi bir durum yok. oralarda başarı için bu paraları harcamak artık bir gereklilik ama başarı için tek başına yetmeyen bir gereklilik. para üzerinden hoca yetkinliğini ölçmenin yanlışlığını da manu'nun ve barcanın harcadığı ve gelmeyen başarılar da gösteriyor.
  • 1157
    bugün futbol dünyasının bir büyük dahisi varsa o da kuşkusuz josep guardiola sala ya da kısaca “pep”. bu adam özellikle barcelona ve manchester city’de yaptıklarıyla oyunu değiştirdi. bununla beraber, oyunu her değiştiren oyuna yarar getirir mi, bunu tartışmak lazım.

    genelde dahilerle ilgili sorun, herkesin onları taklit etmeye çalışmasıdır. onları taklit etmeye çalıştığınızda çoğu zaman ortaya fecaat bir şey çıkar. plak mecmuası’nın yayın yönetmenliğini yaptığım dönemde birkaç müzisyen dostum ve müzik yazarı ağabeyimle bir masada oturuyorduk. bir çocuk uğradı tanıdığı müzisyenlere selam vermeye. konuştuk, gitar çalıyormuş. bir ağabeyimiz teori de çalışıp çalışmadığını sorduğunda küçümser bir tavırla “gerek yok ki jimi hendrix nota bile bilmiyormuş,” dedi. büyük yanılgı. hendrix nota biliyordu (not: nota okumak ile nota bilmek ayrı şeylerdir), o ayrı bir konu ama bilmiyor olsa bile o, jimi hendrix’ti. çocuğa “sen de hendrix olsan şu an biz senden imza istiyor olurduk,” demek istedim ama demedim. hendrixler yüzyılda bir gelir. hendrix olmaya çalışır, onun izinden giderseniz çuvallarsınız. ondan alacağınızı alıp, onun tavrını ve bakışını kavrayıp yolunuza bakmalısınız.

    benzer bir durum guardiola için de geçerli. guardiola, zihin açıyor. hem de sadece futbol dünyası için değil… bugün bir şair bile guardiola’dan bir şeyler öğrenebilir. ne var ki guardiola aynı zamanda futbola büyük zarar veriyor. bu yüzden bir futbolsever olarak ondan nefret ediyorum. pep, senden nefret ediyorum!

    şimdi, pep’ten nefret ettiğim için beni kınayabilirsiniz ama izin verin kendimi izah edeyim. pep’ten kötü futbol oynattığı için nefret etmiyorum. aksine, manchester city’i izlemek büyük keyif. ancak çoğu teknik direktör pep kadar zeki değil ve yapamayacakları halde takımlarını onun gibi oynatmaya çalışarak ortaya bir futbol takımından çok sirk ekibi koyuyorlar. bunun örneklerini türkiye süper ligi’nde sık sık görüyoruz. en barizi francesco farioli, sağ olsun, hendrix’i yanlış yoldan takip eden o çocuk gibi kendisini pep, takımını city sanmaktan ısrarla vazgeçmiyor. kimileri de bu adamın ortaya koyduğunu iyi futbol sanıyor.

    artık iyi futbolun ne olduğuna dair ufkumuz çok dar. pep ya da klopp gibi oynatmıyorsan iyi futbol oynatmıyorsun. mesela biri bana jose mourinho’nun karakteristik futbolunun neye göre kötü olduğunu açıklayabilir mi? göze hoş gelen (ne demekse) futbol iyi, hoş gelmeyen kötü… böyle bir formül olamaz. bu, dans ettiren müziğe iyi; ettirmeyene kötü demeye benziyor. futbol oyununda amaç rakibinden bir fazla gol atarak kazanmaktır. bu amaca göre gol atmak kadar yememek de kıymetlidir ve oyununuzu pekala az gol yemek üzere inşa edebilirsiniz. bence iyi futbol tutarlı, dayanışmacı ve anlaşılır futboldur. savunmacı ya da hücumcu olmak önemli değil.

    dayanışma, futbol gibi takım oyunlarının temelinde yer alıyor. hiçbir maçı tek kişi kazanmaz ve tek kişi kaybetmez. siz, hagi’nin son dakikada çektiği bir şutla galip geldiğinizi zannedebilirsiniz ama o zamana kadar gol yemediğiniz için de kazanmışsınızdır aslında. bu yüzden iyi futbol ve iyi takım, sorumluluğun ve rollerin doğru paylaşıldığı bir yapı olmalı. bu da pekala catenaccioda da mümkün, gegenpresste de. hakeza tutarlılık da stratejinizin ve taktiğinizin ne olduğuyla değil, nasıl uygulandığıyla ilgilidir. teknik adam ve futbolcular, benimsedikleri oyunla tutarlı bir mantaliteyle hareket etmeli ve tutarlı hamleler geliştirmelidir.

    demem o ki, iyi futbol oynamak için pep’in ya da klopp’un izinden gitmek şart değil. mourinho’nun ya da simeone’nin de izinden gidebilirsiniz. iyi futbol, çeşitlidir; futbol da çeşitlilikle iyidir.

    pep’in dehası, futbolun sosyokültürel yapısıyla da çelişiyor. kötü olan şu ki pep, futbola galebe çalıyor ve onu adım adım ölümüne götürüyor. futbol niçin bu kadar popüler? bana kalırsa bunun en temel nedeni onun sade ve basit, kolay anlaşılır bir oyun olması. herkes iyi kötü futbol yorumlayabilir, en azından sahadaki takımın ne yapmaya çalıştığını anlayabilir. ancak pep, maçları karmaşık matematik problemleri olarak görmek eğiliminde. oyunu karmaşıklaştırıyor, anlamayı güçleştiriyor. peplerin çoğalması uzun vadede futbolun hayrına değil. bir süre sonra insanlar stoke city’nin “şişir ileri” futbolunu bile arar olursa şaşırmayın!

    yine futbol sürprizli bir oyun olmalıdır. pep’in detaycılığı, futbolun sürprizini de öldürüyor. onun sihrini, büyüsünü yok ediyor. futbolu dört işleme çeviriyor.

    velhasılıkelam, pep büyük işler yapıyor. ama yaptıkları kendine has ve öyle kalmalı. şu da unutulmamalı ki pep’in dehası milyarlara mal oluyor. siz pep kadar varsanız, milyarlarınız olmadığını ve onun oyununu oynayamayacağınızı görecek kadar kafanız çalışıyordur. kendi yolunuzu çizersiniz. pep kadar dehanız yoksa da zaten onun izinden gitmeye kalkmayın, çuvallarsınız. ancak türkiye gibi ülkelerde “değişik bir şey deniyor abi ya,” diye övgüye boğulursunuz. italya’da falan sizi tefe koyarlar, sonra üzülürsünüz.
  • 1226
    bir teknik direktörün takıma yapabileceği maksimum katkıyı yapabilen hoca.

    her şeyin futbolcu becerisine kalacağı, golün atılacağı o an gelinceye kadar ilmek ilmek işliyor her şeyi.

    kendisinin en az 2 sene çalıştırdığı herhangi bir takıma karşı oyunu domine edebilen, takımını daha kötü gösterebilen tek takım jurgen'in liverpool'u olabildi şimdiye kadar. inanılmaz bir adam.

    (bkz: 17 mayıs 2023 manchester city real madrid maçı)
  • 1026
    dünyanın en rekabetçi ligini ocak ayında bitirmiş olan teknik direktör. ilk geldiği yıllarda kendisi için "burası premier lig, burada uzun top oynarız, burada sert oynarız, dışarıda killa hakan şarkısındaki hava gibi oynarız (puslu, sisli, yağmurlu) burada istediklerini yapamazsın, burası premier lig" demişlerdi. adam premier ligi bitirdi...

    nisan veya mayısta buyuk oranda rakibi bozma odaklı eleme maçları sonucu şampiyonlar liginden elenirse gene hoca değil vs olacak tabi...
  • 1160
    bir gazeteci tarafından kendisine yöneltilen: "messi'yle çalışırken her maç gol atmasını bekliyordunuz. haaland'la da aynı duyguyu yaşıyor musunuz?" sorusuna,

    "evet ancak fark şu ki haaland'ın takım arkadaşlarına ihtiyacı var, messi bunu kendi başına yapabiliyordu" diye cevap vermiş.

    messi vs haaland için duyduğum en mantıklı açıklamayı yapmis.
  • 1267
    --- alıntı ---

    en büyük amacım messi'yi dünyanın en iyi futbolcusu yapmaktı, ama o beni dünyanın en iyi hocası yaptı.

    --- alıntı ---

    buyurmuş hocadır. şimdi bir soru sormak istiyorum: bir hocanın futbolcunun kariyerini belli bir yere evirmesi ve o futbolcunun da zaman zaman teknik direktörünün hatalı ya da takımın gününde olmadığı maçları çıkıp alması abes bir durum mu? bir futbolcu düşünün ki bütün avrupa tarafından bileti kesilsin özel hayatı nedeniyle. bütün yaz kimse onu istemesin ve en sonunda türkiye'ye kadar düşsün ama burada tekrar dirilsin. ömrü boyunca oynadığı rolden farklı bir rolde oynatsın onu hocası ve beraber başarılı da olsunlar. hocası ile o kadar özel bir ilişki kursunlar ki oyuncu şampiyon olduktan sonra hocasını sırtında taşısın. mesela yani. bu hikaye belki de size tanıdık gelmiştir. şimdi bu oyuncu arkadaş çıkıp maç aldığında teknik direktör futbolculuk kariyerinde altyapısından yetiştiği, yıllarca formasını giydiği, avrupa şampiyonlukları ve yerel başarılar kazandığı ülkenin en önemli takımının başına senelerce emek harcayarak geçtiği başarılı kariyerini bu oyuncuya mı borçlu? hatta bu ikiliyi uzun vadede de değerlendirmeyelim. bu ilişkide hoca ve kulüp mü oyuncuya daha çok şey borçlu yoksa oyuncu mu hoca ve kulübe daha çok şey borçlu? guardiola elinde messi olmasa kötü hoca olurmuş, o kadar para harcamasa iyi hoca değilmiş, sıkıyorsa bir de bütçesi olmayan zayıf takımlarla başarılı olsunmuş, bütün başarısını iyi oyunculara borcluymuş. arkadaşlar, bu adam messi'yi sahte 9 oynatmayı akıl edebildiği için, kevin de bruyne'ü kanattan dünyanın en iyi merkez oyuncusuna evirebildiği için, kimmich'i bekten dünya çapında bir merkez oyuncusuna dönüştürebildiği için sivasspor'u değil de dünyanın en büyük takımlarını çalıştırıyor. üstüne bir de bu oyuncuları idare ediyor hatta idare etmesini geçtim oyuncuların her birisi kendisinin askeri olacak kadar pep'i seviyor. bu oyuncular da öyle basit adamlar değil. messi, de bruyne, kimmich, bernardo silva falan. bu durum size birisini hatırlatıyor mu? hani inter'in ikonik poacherını komple forvete, napoli tarihinin en çok gol atan oyuncusu olan sahte 9 ve kanat forvet oyuncusunu çalışkan bir ofansif oyun kurucuya dönüştüren üstüne de bu ülke için bu kadar yüksek profilli oyuncuların asla suratını düşürmeden kendisini ve oyun planını bir kez bile sorgulattırmadan onlara kabul ettiren birisini? icardi kariyerini kurtarmış okan buruk'un. vah vah vah öyle mi olmuş futboldan zerre anlamayan canım kardeşim benim? aydınlat bizleri ya. adam challenge olarak bir de bakambu ile çıksın mı molde deplasmanına? maksat sen tatmin ol.

    uzun lafın kısası. tarihin en iyi hocalarından birisidir. mucittir, futbolu temelinden değiştirmiştir. en önemlisi de insan ilişkileri üst düzeydir.
  • 923
    2016-17 sezonu yaz transfer döneminin son gününde denayer'i havalimanında bekletip, bize vermeyerek belki de bizi o sezon şampiyonluktan eden teknik direktör.

    15 ağustos 2020 manchester city olimpik lyon maçında denayer'in takımına karşı çıktığı milyarlık kadrosuyla 4 sene üst üste şampiyonlar liginde çeyrek finalden öteye gidememeyi başarmıştır. yalan yok zamanında çok bedduamızı yedi.

    (bkz: galatasaray ile uğraşanın çocuğu olmaz)
  • 965
    galatasaray’ın mevcut şartlarıyla asla oynamasını istemediğim pas oyununu arşa çıkarmış olan teknik direktör. barcelona’dan beri bu oyun için ve bu oyunu daha fazla etkili hale getirebilmek için uğraşıyor.

    takımın belki de en önemli oyuncusu aguero olmadan avrupa’yı domine ettiler. takımını, oyuncularını ve oyun sistemini sürekli güncelleyen ve hepsinden maksimum verim alan sapık bir antrenör kendisi. saygı duymaktan başka bir şey gelmiyor insanın elinden.
  • 631
    "içten içe kendisinin başarısız olmasını isteyen tek kişi ben miyim acaba?" diye sormama sebep olan hoca...

    evet çok başarılı, hatta barça'dan ayrıldığında bayern'de, bayern'den ayrıldığında city'de "hadi şimdi burada yapsın" dediğimiz şeyleri de yapmakta. adamın bir futbol felsefesi var demek ki ve bunu takıma aşılayabiliyor,

    ben uzun süre "ulan barça'yı, bayern'i, city'yi bana verseler ben de bi yere kadar birşeyler yaparım" dedim, ancak sanırım bu sözlerimi bana yedirecek...

    çok güçlü takımların başına geçme konusundaki seçiciliği, adama eşi benzeri olmayan bir kariyer yaptırmak üzere ve açıkçası bunu hazmedemiyorum, bazı insanlar hayata 1-0 önde başlıyor ya, guardiola 2-0, 3-0 önde başlamış gibi...

    sana diyorum saçsız oğlan, umarım başarısız olursun, sana gıcık oluyorum, sınıfta "sınava hiç çalışmadım, kesin kalacam" diyip 100 alan öğrencilere benziyorsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın