bu karaoğlanı messi'nin yıldızının parladığı 2005 u20 dünya kupasında izlemiştim. finalde arjantin-nijerya eşleşmesinde messi'nin rakibi olarak gösteriliyordu. o turnuvada ön libero olarak değil, forvet arkası olarak oynuyordu ve o turnuvada aklıma kazınan bir kaç futbolcudan biriydi. daha sonra merakla takip ettim nereye transfer olacak acaba diye? ve mourinho'nun yoğun ısrarı üzerine chelsea'nin yolunu tuttu.
messi ile kıyaslanan bu çocuk mourinho'nun elinde yavaş yavaş bir ön liberoya dönüştü. ve ben sırf bu yüzden mourinho'dan nefret ettim. çünkü bu kadar büyük potansiyeli olan bir adamı tutup orta sahanın savunma kısmında görev vermek, futbola ihanetti.
* chelsea'nin o dönem oynadığı futbol gereği belki o mevkide görev verilmişti. futbolun dinamiklerini çok iyi bilen mourinho, premier ligde şampiyonluk yolunun güçlü orta sahadan geçtiğini biliyordu. o yüzden lampard,essien,ballack,mikel hepsi üst düzey savunma yapıyorlardı.
neyse efendim uzatmayalım. bu çocuk gel zaman git zaman iyi bir ön liberoya dönüştü. ama maç içinde izlerseniz o u20 şampiyonasındaki mikel'den parçalar sunmaya devam eder. mesela çok güzel ters çalım atar, baskı altına topu saklaması üst düzeydir ve dikine pasları çok etkilidir.
galatasaray'a gelir gelmez orasını bilemem. ihtimaller üzerine aman efendim melo'dan iyi olur, selçuk'u uçurur, muslera'ya masaj yapar gibi yorumlar yapmak istemiyorum. ama mikel benim gözümde hep u20 turnuvasında messi ile kapışan çocuk olarak kalacak.