kıskanıyorum bu milli takımı. adamlar taraftarla yani temsil ettikleri vatandaşlarla içli dışlı. maç öncesi barda buluşuyorlar, hiç kimse bu buluşmada yaşananları dışarıya yansıtmıyor. teknik direktörleri kimse öğrenmeden önce taraftarla paylaşıyor ilk on biri. bizde böyle bir şey olduğunu düşünsenize, david copperfield'ı ifşa ettiğimiz gibi kesin burada yaşananları da ifşa ederdik. adamlar da ego namına hiç bir şey yok. oyunculardaki halet-i ruhiye, tribünde olanlar burada olabilirdi ve biz onların yerinde tribünde olabilirdik. küçük bir ülke olamalarının bu sıcak ortamda etkisinin olduğu kesin. ama işte naparsın insan kıskanıyor. biz burada o niye yok, bu niye var, o ne kadar maaş almış diye konuşurken adamlar resmen farklı bir alemde futbol oynuyor gibi.
saha içine bu durumun yansıması, oyuncuların onları destekleyenleri mahcup etmeme üzerine kurulu gibi. herkes konuşuyor, çok yetenekli değiller, teknik değiller falan filan diye ama bence adamlarda çoğu takımda olmayan bir yetenek var. sürekli, durmaksızın mücadele etmek. bence bu da bir yetenek çeşidi. genleri de bu noktada avantaj sağlıyor tabi. maşallah adamlarda bir vücut var bizimkiler yanlarında çocuk gibi kaldı resmen. ayrıca yeteneksiz dediğimiz takım da ilk golden önce bacak arası çalım attı, ikinci golde tek vuruşta seken topu gol yaptı
*. yani çok da yeteneksiz değiller. evet bir çok oyuncusunu üst düzey takımlarda ve liglerde görmüyoruz ama yaşanan yetenek eksiğini zaten fizikleri ve takım oyunları ile çok güzel kapatıyorlar.
dün akşam oynanan maçı
* izlerken resmen kıskandım adamları. bir de üzerine maç sonrası çıkan şov yapma amaçlı şarlatan türk basını düşündüm acaba onların basını nasıldır diye. bunun araştırmasına girmedim. ama adamların kafa yapısı pek bizdeki basın ahlakına uygun değil. yapmazlar gibime geliyor. belki onlarda da saçma sapan eğlence programları vardır ama basın ahlakı bizdeki gibi yerlerde değildir diye tahmin ediyorum. sanırım her şey bir bütün ve birbirine eklemlenerek bir sonucu doğuruyor hayatta. bizdeki basın, taraftar yapısı, oyuncuların karakterleri, hocaların birikimi ve kişilikleri ve diğer bütün faktörler. bunların hepsinin birleştirince de belki de bu sonuçlar bize müstahak. bilemiyorum bu tabi biraz tahmini bir varsayım.
ülke olarak izlanda gibi olamaz mıyız? en azından futbolda? hak etmiyor muyuz? yoksa hak etmek için çabalamıyor muyuz? ne eksiğimiz var diye yeri gelince böbürleniyoruz. ama bir şeylerimiz kesin olarak eksik. nedir peki bu eksik? karakter, azim, inanç, adanmışlık nedir abi? bu arada pardon ama bu eksiği de bulacak olan kişi de ben değilim. onu bulması ve gidermesi için tonla para alan birileri var. bir zahmet bulsunlar bu eksiği ve gidersinler.
izlanda milli takımını çok kıskanıyorum ve bir gün böyle bir milli takım izlemek istiyorum. zamanında izlemedim mi? izledim. zaten o takım dünya üçüncüsü oldu ya da avrupada ilk dörde girdi. hep beraber izledik, destek olduk. işte belki de kilit nokta bu hep beraber olmak. fatih terim seyirci sayısının artışından bahsetti dünkü maç
* sonrası ama sadece mesele stadı doldurmak mı? arkana herkesi al ondan sonra zaten yenilsen bile sırtını sıvazlamadık mı?