• 1
    italyanların mevkilere verdiği isimler. hadi bu iyiliğimi unutmayın.

    portiere: kaleci demek. porta "kapı" haliyle poritere de "kapıcı" demek aslında. aynı azeri versiyonundaki gibi. dilimize bunu kale ve kaleci olarak sokan tdk çalışanlarının ellerini öpmek lazım. cidden goal "hedef" veya kapı yerine kale cidden harika duruyor.
    difensore: difendere savunmak demek haliyle difensore savunmacı demek oluyor. bu da alt dallara şöyle ayrılıyor;
    terzino veya difensore laterale: ingilizce full-back'ten dilimize bek olarak giren defansın kanatlarında oynayan oyuncular. etimolojik olarak "terzo" kelimesinden geliyor o da 3. demek oluyor. çok eskiden tüm takımın arkasında oynayan iki oyuncu için kullanılırmış 3.hat denirmiş onlara ama şimdi sadece bekler için kullanılıyor. laterale ise daha modern kullanımda var, yan demek. difensore laterale , yan savunmacı oluyor.
    stopper veya difensore centrale: adından da anlaşılabileceği gibi ingilizce'den girmiş onlara da. stoper diyorlar bizim gibi. yani durdurucu. geleneksel milliyetci arkadaşlar difensore centrale der genelde merkez savunmacı demek oluyor.
    libero: rahat oooh kebap , serbest , özgür demek. dilimizdeki libero ile aynı anlamda kullanılıyor. kaleci ile tüm takım arasındaki adama neden serbest demişler anlatayım. ikinci dünya savaşı öncesi ilk olarak isviçre'de servette kulubunun hocası karl rappan tarafından ortaya atılmış. bu hocamız ortasahadan yetenekli bir arkadaşı savunmanın arkasına kalecinin önüne koymuş. amacı; atakları onun tekniğiyle başlatarak uzun toplarla çabuk çıkmak, ayrıca zekası sayesinde savunmayı ve takımın yerleşimini ayarlamak ve oyunu daha iyi görmesini sağlamakmış. tüm takım görevlerinden azletmiş bu arkadaşı yani serbestsin sen demiş oradan çıkmış bu iş. bir nevi bizim bildiğimiz 10 numarayı savunmanın gerisine koymuş geriden oyun kurmayı falan bu hoca başlatmış olabilir. :) 2. dünya savaşı sonrası triesteli iki öğrenci bunu italya'ya getirmiş daha sonraları gipo viani diye treviso'lu bir abi bu işi daha da abartarak önce savunmayı düşünmek adına santrfor'u maçlarda libero olarak başlatmış hatta bu olay catenaccio* sisteminin çekirdeğini oluşturmuş deniyor.

    centrocampista:ortasaha demek. ayrıntıları şu şekilde;
    mediano: bildiğimiz ön libero. di spinta baskıcı, di interdizione kesici ve di appoggio destekleyici şekilde olabiliyormuş. yani biri yarın size mediano di interdizione derse mustafa sarp diyebilirsiniz.:) mediare; aracılık etmek, arabulucuk etmek anlamlarına geriyor. savunma ile ortasaha arasında bağlantı görevi gördüğünü düşünürsek mediano; arabulucuk eden kişi anlamında son derece mantıklı geliyor.
    il regista: pirlo dediğim zaman zaten herkes anlıyor eminim. regista, yönetmen demek. fazla açıklamama gerek yok sanırım.
    il centrale: bildiğimiz ortasaha orta. merkez demek.
    l'interno ya da mezz'ala: interno iç demek. yani sağ iç sol iç anlamında. mezz'ala yarım kanat gibi bir şey. yani tam kanatta değil ama sahayı boyuna ikiye bölünce oyuncu bir tarafta kaldığı için muhtemelen bu şekilde düşünmüşler.
    l'ala: kanat demek, esterno da diyorlar o da dış demek. fascia da diyorlar o da kanat demek :) farkı şu l'ala biraz daha winger gibi daha ofansif, esterno savunmada, ortasahada veya forvette farketmeksizin kanatta oynayan herkes için kullanılabiliyor, fascia ise daha böyle beckham tarzı kanat. biz ikisine de kanat diyoruz ama onlar bunu ayırmışlar. yani rm ile rw farkı gibi.
    trequartista: 3 bölü 4çü demek. anlam olarak bildiğimiz 10 numara. hagi yani. saha dikine 4'e bölündüğü zaman 3. kısımda kaldığı için 3/4çü gibi bir tabir kullanmışlar. tamamen manyaklık ama söylemesi çok artist belki o yüzden bu kadar tutuyor. ayrıcamezzapunta da diyorlar o da yarı uç demek. en uçtaki oyuncuya yani santrfora birinci uç dediklerinden kaynaklanıyor bu yazının devamında daha iyi anlayacaksınız.

    attaccante: adından da anlaşılabileceği gibi hücumcu demek.
    centravanti: orta ileri demek. bildiğimiz santrfor. ayrıca kendisi için prima punta da diyorlar ilk uç yani en uç demek.
    seconda punta: 2. uç demek. bu da bildiğiniz second striker işte.

    allenatore: allenare , idman yapmak, pratik yapmak demek. allenatore de bu işi yaptıran yani antrenör.
  • 4
    resultante importante: "futbolda sonuca bakarlar, sonuç yoksa tefe koyarlar" cümlesinin italyanca hali...

    "maç boyu saldırsan da, kaleyi dövsen de, joga bonito da yapsan işe yaramaz, sonuç varsa varsın, yoksa yoksun, anlatabiliyor muyum altan?" şeklinde de çevrilebilir. italyanca bir kelimenin türkçe karşılığının ne kadar uzun olabileceğine dair de kanıt niteliğindedir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın