oturduğu yerde eğreti duran her insan gibi "hak ettiğim değeri verin" gibilerinden ağlamakta olan abimiz.
sırf okan buruk galatasaray'da hoca olarak ilk yılında ağlata ağlata şampiyon olduğu için camianın elinde bu modele uyabilecek tek adam olduğun için senin bu takımın başına getirildiğini, varlık sebebinin
ali yiğit buruktan ötürü 20 yaşındaki oğlunu yardımcı antrenör yazdıracak kadar bizimkini kopyalamak olduğunu, "gel denince gel git denince git" derecesinde silik bir karakter olduğunu, sahaya çıkan kadroyu bile senin belirleyemediğini, sırf totem olsun diye maçlarda aylarca aynı kıyafeti giyip aynı ezbere değişikliği yaptığını biz değil sokakta gezinen sokak kedileri bile biliyor.
penaltı+kırmızı kart jokeriyle götünüzün kurtarıldığı maçları, bütün sezon oynattığı as oyuncularını aniden yedeğe çekip formasyonunu bozan rakiplerinizi, yapıp yapabildiği tek şey dar alanda hali saha futbolu oynamak olan takımına karşı inatla kale önünde paslaşan gerzek anadolu takımlarını falan saymadım bile...
ilahi adalet mana olarak çok güçlü bir kavram ve türk futbolu gibi bir pislik yığınına dair kullanılmasına çok sinir oluyorum.
ama elbet bir yerde sizin çarkınıza da çomak sokacak, maskenizi yere düşürecek bir olay yaşanacak.
bunu sen hepimizden daha iyi biliyorsun.
zaten muhtemelen o yüzden bütün bu ağlamaların...