• 101
    sanırım bir anayasası var. ve ilk maddesi "ırkçılık yapan kişi savunmasında 'benim de siyahi arkadaşlarım var.' diyecek." yazıyor. başka izahı yok bunun. emre ırkçılık yapar, alır yobo'yu çıkar. 2 tane kendini bilmez ırkçılık yapar, midem rahatsız da, siyahi arkadaşım var da bilmem ne açıklama yapar.

    allah'tan bulun belanızı.
  • 109
    en büyük vakalarının maalesef ki yine ama yine amerika'da gerçekleştiği insanlık ayıbı.

    bu sefer adres nfl. an itibariyle amerika'yı sallayan ve en çok konuşulan olay anladığım kadarıyla şu şekilde.

    miami dolphins oyuncularından ve takımın kaptanlarından biri olan richie incognito 2012 yılında takımının draft ettiği melez jonathan martin'e gönderdiği sesli ve yazılı mesajlarla tacizin ve ırkçılığın dibine vurmuştur.

    yazdığı mesajların bir kısmının transkripti şu şekilde..

    "hey, wassup, you half n----- piece of s---. i saw you on twitter, you been training 10 weeks. [i want to] s--- in your f---ing mouth. [i'm going to] slap your f---ing mouth. [i'm going to] slap your real mother across the face [laughter]. f--- you, you're still a rookie. i'll kill you."

    ingilizce bilmeyenler kusura bakmasınlar, çevirisi gerçekten çok ağır olacak. kısaca hakaret ve tehdit dolu olduğunu söyleyeyim.

    peki sonunda ne oldu? jonathan martin kimsenin beklemediği bir anda takımı bırakıp gitti. kimse sebebini bilemedi bile. onu futbol dışı rahatsızlık sebebiyle kadro dışında tuttular. sonra kısa zaman sonra bu mesajlar ortaya çıktı.

    nfl ve miami dolphins yönetimi bir araya gelerek ortak kararla richie incognito'nun sözleşmesini feshettiler ve kendisine çok büyük bir cezanın gelmesi bekleniyor. jonathan martin mi? takıma dönebilmesi için sadece bir günü kaldı. yarına kadar dönmezse kadro dışı kalma sebebi geçerliliğini yitiriyor.

    ingilizce bilenlerin herhangi bir amerikan spor haber sitesine girmesi detayları almak için yeterli.
  • 111
    maalesef türkiye'de olan durum. türkiye'de olmayanı ise siyahilere karşı ırkçılıktır. siyahi oyuncular enerjik, canayakın ve sempatik oldukları için nerde oynarlarsa oynasınlar sevilirler ama iş yunan, ermeni yada sırplara geldi mi bizim memlekette ırkçılık başlar aga.
    bazı arkadaşlarımız siyahi oyuncuların cinsel organları ile ilgili kurulan fantazileri ırkçılık olarak nitelemiş ancak ben bunu daha çok imrenme* olarak görüyorum. ırkçılık biraz daha olumsuz birşey olmalı. soruyorum bu arkadaşlara sizin mantığınıza göre ben desem ki rus kızlar taş gibi bu da mi ırkçılık oluyor?
  • 112
    yabancı sınırı kalkarsa takımda 1 maksimum 2 türk oyuncu kalır. bunun sebebi olmayandır. bunun sebebi senin futbol altyapındaki hocaların kalitesizliği ve başta pozisyon bilgisi olmak üzere bilmedikleri şeyleri öğretememiş olmaları. yani ırkçılık yok kazmalık var. ancak bu suni ırkçılık tepkisel olarak gerçek ırkçılığı doğuruyor. akabinde de sneijder çok rerö, yekta melo'nun yerinde oynar gibi fanteziler dinliyoruz.
  • 113
    türkiye'de türk futbolculara yapılmayandır.

    türkiye'den yurtdışının orta sınıf takımlarına bir futbolcumuz gitse, 3 sene oynasa '' gururumuz, aslan parçası, vay bee, bayrağımızı dalgalandıran '' falan oluyor. nihat real sociedad'da uzun süre oynadı ama neticesinde real sociedad abicim. tuncay middlesbrough da, stoke city'de oynadı.tamam premier lig ama bi tothenam, bi everton bile değil kardeşim. keza bir alpay hatırlıyorum aston villa'dan öteye gidemedi. bir ümit özat hatırlıyorum köln'de oynadı. benim hatırladığım üstdüzey hamit ve nuri'den başka kimse yok. ki bunlar da türk menşei oyuncular değil. almayanda doğup, büyüyüp, orada yetişmiş futbolcular.hadi adları türk olduğundan kabul edelim. hadi toplam benim hafızamın hatırlayamadığıyla beş futbolcu diyelim. koskoca tarihte sadece beş futbolcu. beş.

    dolasıyıla bizim ülkede futbolcu yetiştiğine sokaktaki berberinden, pazardaki soğancısına kadar kimse inanmıyor, inanamıyor. bir yerde bir türk futbolcu varsa zaten yetenekleri bellidir, en fazla gideceği yer galatasaray'dır diye düşünülüyor. bu sebeple potansiyele bakılmaksızın aşırı eleştiriliyor. ama fildişi sahilinden ya da kamerun'dan alınan her adama potansiyel drogba ya da eto'o muamelesi çekiliyor. bu tamamen milletimizin adam gibi türk futbolcu görmemesindedir. 5 sene üst üste bayern'e, manchester'a, madrid'e oyuncular vermeye başlayalım, o zaman türk futbolcuların potansiyelli olabileceği algısı kafalara oturmaya başlar.

    bizim ülkede ırkçılığın kralı yunanlara ve ermenilere yapılmaktadır. bu adamlar sanki seneler önce bizim askerlerimizi öldüren adamlarmışcasına aşağılanır, hor görülür ve her fırsatta dövülmek istenir. bir insandan nefret etme sebebiniz o insanın hangi millete mensup olduğu ise siz ırkçılık yapıyorsunuz demektir.

    huluyalgin ve ozzpwnz uyardılar sağolsunlar, yurtdışına gidip istikrarlı olan en önemşi adamların başını çeken tugay'ı unutmuşum.
  • 115
    türkiye'de siyahilere yapılmamasının sebebi, siyahilerin elle tutulur bir sayılarının olmamasındandır.

    eğer sayıları çok olsaydı, ortada bir sebep olmasa bile onlara karşı da yapılırdı. neticede aptallık serde var.

    -kanka bak bak eboue buraya doğru geliyor bak muz tutacam şimdi ahahaha
    +oha olm muz mu getirdin lan ne piç adamsın ya ahahahah
    -lan eboue al bak bak muz ahahaha
    +olm çok komik adamsın lan dur videoya alayım face'e atar karizma yaparız
    -al tabi al al twitter'da da follower kasarız. dur lan yiyeyim şunu acıktım
  • 117
    vikipedi tanımı:

    irkçılık genel olarak çeşitli insan ırkları arasındaki biyolojik farklılıkların kültürel veya bireysel meseleleri de tayin etmesi gerektiğine ve doğal sebeplerle bir ırkın (çoğunlukla kendi ırkının) diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye hakkı olduğuna duyulan inanç veya bu değerleri kabul eden doktrindir. ortaya çıkış nedenleri arasında çoğunlukla ekonomik nedenleri olması yanı sıra düşünsel nedenlere de dayanmaktadır.

    gülçin tunçokun ifadesi:

    http://imgim.com/4997incim777928.png

    gülçincim, bu takıma fenerbahçeden tomas balıç hatta revivo geldi. yahudi revivo. ona ırkçılık olmadı da sana mı oldu? sen stajyer olarak çalışırken ülkemizde hassas bir konu olan futbol taraftarlığını gözler önüne sererken gelen tepkileri yanıtsız bırakmak çok mu haksızca?

    mesela sen ister misin takım kaptanın arda turan olsun? ya da teknik direktörün bülent korkmaz?

    ırkçılık demişsin de, "fuckin nigga" haberini haberci olsan sürebilir miydin piyasaya korkusuzca? ırkçılığa karşı o kadar tepkilisin de diyebilir misin alex'e ırkçılık yapıldı, yabancı diye dışlandı?

    ırkçılık kelimesi hassastır. ne kadar özen gösteriyosan o kadar almalısın ağzına.

    let's kick racism and gülçin tunçok out of the football.
  • 124
    türk sporunun kanserli hücresi olan ve futboldan güreşe birçok alana bulaşmış yüz kızartıcı suç. tek yumurta ikizi şike ile birlikte son 3 yıldır türk sporunu bana göre tarihteki en dip noktaya getirmiş, toplumdaki sosyal çöküntünün ve ahlaki yozlaşmanın da katalizörü olmuştur.

    yüz kızartıcı suçların en başta hükumetimiz ve ilgili kurumlar tarafından cezasız bırakılması, hatta yok sayılarak halı altına süpürülmesi gibi çirkin bir devlet geleneği türettik. türk tarihi boyunca bu hep böyle miydi bilmiyorum fakat uzun yıllar başarıyla ayakta kalmış ve nice uluslara diz çöktürmüş devletleri ele alırsak bunun bu şekilde sağlanmış olması hemen hemen imkansız ki sadece kaba kuvvetle olacak bir şey değil bu. demek ki son 100-200 yıl içerisinde birtakım sosyal kırılmalar yaşandı ve arka arkaya eklenip bugünlere uzanan bu kirli zincirin halkaları neticesinde çirkin, yozlaşmış ve kimlik bunalımı yaşayan bir toplum haline geldik. elbette bu durumdan sporumuz da fazlasıyla nasiplendi. "sindirim sorunu nedeniyle muz tüketiyorum" ve "şike sahaya yansımadı" ifadeleri bu durumun özeti niteliğindedir.

    bu durumun sebeplerini aşırı derecede merak ediyorum. acaba "eyvah, duyulur ve yayılırsa cümle aleme rezil oluruz" korkusuyla mı bu suçlara bu şekilde yaklaşılıyor? yoksa failler hep birinin eşi dostu akrabası olduğu için her şeye rağmen kelle koltukta savunulmaya devam ediyor? ya da en vahimi, biz artık her ne pahasına olursa olsun adaleti sağlayacak kadar mert, dürüst ve delikanlı bir ulus değil miyiz artık? bunlardan başka ihtimal şu an için aklıma gelmiyor, ya üçünden biri ya da azar azar hepsi artık bilemiyorum, dilim döndüğünce yorumlamaya çalışacağım.

    ilk ihtimale gelirsek devletimizin güncel alışkanlığı olan "külliyen inkar" metodunun bizi ne kadar büyük buhranlara sürüklediği açıkça görülecektir. sporla ilgili olmasa da ırkçılığın, soykırımın en büyüğünü yapan alman ulusu suçlulara gereken cezaları en ağır şekilde vermiş ve bugün alnı açık bir şekilde uluslararası kamuoyunun karşısındadır. bir suçu kabul etmek bir milleti büyük, gerekli cezaları vermesi ise hakkaniyetli yapar. bu bağlamda suçun ortaya çıkması değil, zaten ortaya çıkmış olan suçu cezalandırmamak bizi küçük düşürür ve rezil eder. dahası, yaratıcıları dahil kimsenin inanmadığı "sindirim sorunu nedeniyle muz tüketiyorum" ve "şike sahaya yansımadı" gibi ifadeler neticesinde kendi kendimizi iyice aşağılık ve rezil bir pozisyona getirmiş oluruz.

    ikinci ihtimalin geçerliliğine de kısmen inanıyorum çünkü milli geleneğimiz olan torpil ve adam kayırma günümüzde daha da bir iliklerimize işlemiş durumda ve etik kuralları, yasaları, ahlakı hiçe saymak pahasına zaten kul hakkı yiyerek belirli makamlara getirdiğimiz kişileri yine bazı mevkileri siper ederek korumayı marifet sayıyoruz, oysa ki uluslararası kamuoyu nezdinde zarar gören imajımızla, yitip giden değerlerle ve sarsılan toplum vicdanıyla baş başa kalıyoruz.

    üçüncü gerekçe dilimin en söylemek istemediği fakat ne yazık ki diğer iki sebebin de baş sorumlusu ya da kesişim kümesi gibi gözüken asıl mesele. sanırım milletler arası konjonktürde büyük bir güç olmaktan çıkıp orta sıralara doğru geriledikçe dilimize pelesenk olmuş fakat artık yerinde yeller esen bazı özelliklerimiz iyice ayaklar altına alındı. yani özetle ne modern hukuk kuralları çerçevesine işleyen çağdaş bir dünya devleti, ne de şeriat kurallarına sıkı sıkıya bağlı muhafazakar bir ülke olabildik. iki arada bir derede kalmış, herkesin makamları halka hizmet aracı olarak değil de eşe dosta akrabaya kıyak geçme ve cep doldurma kapısı olarak gördüğü, sözde misafirperver özde ırkçı, lafta açık, mert, korkusuz, gerçekte içten pazarlıklı, plansız programsız, son dakikacı, karambolcü ve hasır altı edici saçma sapan bir millet olduk çıktık.

    oysa büyüklük ırkçılık var deyip gerekeni yapmaktı... büyüklük şike suçlularını hak ettikleri şekilde yargılayıp cezalandırmaktı fakat biz makus talihimizi tekerrür ettirmeye ve zaten bir süredir akmakta olan suyun yoluna gitmeye devam ettik. sahadaki afrikalı furbolculara muz sallamak ırkçılıktır ve büyük suçtur, hadi bunu da geçtim kameralar önünde kabak gibi "fuckin' nigger" demek ırkçılığın dik alasıdır ama yok, muz sindirim sorunu içindi, nigger da prick* idi... şike sahaya yansımadı saçmalığına gelirsek de bilindiği üzere maçın sonucuna etki edecek her hareket şikedir. yani birine telefon açıp maçtaki tutumuna göre para vereceğimizi söyleyip kişinin kafasına o tohumu bir kere attığımız an iş bitmiştir. artık yok şu pozisyon maç içinde olabilecek sıradan bir şey, yok şu hareket şike değil futbol icabı, her şeyi kılıfına uydurmak mümkün. zaten bu yüzden teşebbüs ile şike bir tutuluyordu çünkü teşebbüs sonrası şike var mı yok mu tartışması çıkarlar doğrultusunda istenilen yere çekilebilir ve bilin bakalım biz hangisini yaptık? elbette beklendiği üzere yasayı değiştirdik ve ırkçılık halı altına süpürmesi gibi şikeyi de uzman komitelerin muhteşem araştırmaları sonucu sahaya yansımadı ilan ettik.

    ırkçılık başta olmak üzere tüm bu olan olaylar ve akabinde gelişen hadiseler münferit falan değildir, kimse birbirini kandırmasın. balık baştan kokar misali çürümüş ve yozlaşmış devlet geleneğimizin, din, vicdan ve ahlak gibi değerlerini günbegün kaybeten toplumumuzun spor üzerindeki uzantılarıdır bunlar.

    bugün bizans kilisesinden devşirme bir caminin kapısında dilenen sefalet içindeki suriyeli sığınmacıları, onları umursamadan yürüyüp geçen vatandaşlarımızı, tüm bunların hiçbiri umurlarında bile olmayan ve adeta kültür kıtlığından çıkmış turist sürülerini gördüm ve işte tüm bu ırkçılık, şike ve benzeri utançlarımızı şöyle bir düşündüm. bu arada 1 mayıs kapsamında olan olaylar da birçok kez gözümün önünde cereyan etti. dünya hakikaten değişiyor ve biz her gün bir başka çocuğun öldüğü, git gide daha çirkin, daha tahammülsüz ve daha omurgasız bir ülke oluyoruz...
App Store'dan indirin Google Play'den alın