1
küçük şeylerden mutlu olmayı bilmeleridir. en azından pozisyon zenginliğine sevinebilirler. veya moral bozulmasın diye alkışlarlar, güzeli budur.
2
kale arkasına serpiştirilmişlerdir. iki şekilde incelenir.
i. kendi takımı gol kaçırdıysa, ooouuuwwww!! eşliğinde alkışlarlarken;
ii. rakip takımın golü kaçırması durumunda kale arkalarında beliren holiganın teki bir anda ayağa kalkar ve 'nasıl da kaçırdın la hehehe' gibi gayet laçka bir pozisyonda iki kollarını yana açar ve sevinir, dalga geçer. işin ilginci adam topa vurur vurmaz artık bir refleks halini almışçasına ayağa fırlar ve 'hhheeeeyyy' diyip titanik filmindeki kate winslet misali bir poz takınır bunlar.
3
takımını motive eden hadisedir. bilirler bunlardan birinin gol olacağını. ne yazık ki ülkemizde top dışarı çıkınca ''uaaaammmuğaaaa'' diye bir ses yükselir ve bu şut atmış oyuncuyu ister istemez demoralize eder. bu sıfatı kazanmış oyuncu da, şut atmak yerine bırakır topu arkadaşına.
5
ben bir maça 2000 sterlin versem her pas oldugunda tellere tırmanırım.
6
futbol sevgisi ve kültürü ile ilgili olan, biz türklerin anlamasının ne yazık ki pek mümkün olmadığı hadisedir. sevinmekten ziyade mutlu olmaktır. bizdeki maçlarda kaçan bir pozisyon sonrası tribünden yükselen uğultu ve bu uğultuyu oluşturan, civardaki insanlardan duyulan "yürüyün amoa goum", "oynayın laan" tarzı çemkirmelere denk gelir. sevinmeyi, hatta övgüyü bile küfürle yapan bir millet olmamızdan dolayı bu durumun da böyle olmasını çok garipsememek gerek sanırım...
7
seyirci olduklarından normal karşılanması gerekendir.