25 kasım 2017 galatasaray alanyaspor maçında oyunda kaldığı süre boyunca genelde ıslıklanarak protesto ile karşılaşmış futbolcu.
transferin son gününde düşük bütçe ve akıllıca bir kontrat ile transfer edildiğinde, asamoah'ı alamamanın yarattığı "şimdi saçmalayacağız, gidip saçma sapan adamlara son gün diye büyük paralar dökeceğiz." korkusunu yaşayanların içine su serpmişti kendisi, çünkü istatistikler yalan söylemezdi, ligin ceza sahası içine en çok orta yapan futbolcusu felandı. entry sildirir derler ya adama işte öyle lato ile yazarlarımızın 10-12 haftalık serüveni, açıkcası sözlük ortamını gözlemlediğim süre boyunca sözlüğün nabzının çok hızlı ve sıradan olaylarla değiştiğini görme fırsatı bulduğum için lato'ya da sallamaları pek umursamamıştım, çünkü futbolcuydu, form inerdi, çıkardı, beklentiler kücük olursa hayal kırıklıkları da o denli az olurdu, ama bugün sözlük nabzının aslında stadın nabzı ile aynı olduğunu görünce şaşırdım, 13. hafta takım lider, 3 büyük maçta aptal oyunlar, aptal puanlar kaybetti ama lider, öyle istatistiklerde felan da lider, hani istatistiklere bakan arkadaşlara duyrulur, oyuncular kimi zaman iyi kimi zaman kötü, afrika ve güney amerika kıtasından oyuncu miktarı bol olmasına rağmen genellikle karakterli çocuklar, iyi niyetle çabalıyorlar, tudor çalışkan, hatalar felan yapıyor ama iyi olsun istiyor, olmazsa kendisinin sonu olacağının farkında, ama taraftara bakıyorum taraftar bir garip, rüzgara çabuk kapılıyorlar, provoke oluyorlar, yönlendiriliyorlar, gerçi 28 yaşındayım ve bana gs taraftarı hep biraz "şey" geldi ama daha da bir garip geliyor artık, gittikçe akıldan uzaklaşıyoruz gibi, yazma tarzımdan da anlayacağınız üzere kafam epey karışıkken bir hayal kurdum mesela, ara transferde oyuncu felan bakmayı bırakıp taraftar mı transfer etsek diye.
özetle, lato'yu ıslıklayanları da ben ıslıklıyorum, muhim olan latonun 3-5 haftalık kötü performansı, tudorun ısrarı felan değil, bunlar elbette üzerine kafa yorulup eleştirilecek konular, ama asıl beni endişelendiren taraftarın linç kültürünü iliklerine kadar benimsemesi, kredisiz, değersiz, sahip çıkmadan bir haber bakış açısı ve git gide her rüzgara kapılıp, oradan oraya savrulması.