resim
Hayrettin Demirbaş
Görev:Kaleci Antrenörü
Takım:-
Yaş:60
Uyruk:Türkiye
  • 101
    şu haliyle gelsin, aykut tan daha iyi maçlar çıkarır.. ayrıca maç içerisinde sinirlendiğinde bilica ya şaplak atar, ne bilim emre ye el ense çeker.. tam aranan ruh şuan aslında kendisi.. özledim seni be hayro, sen yokken sahanın buzlu olması, topun fizik kurallarını alt üst eden bir şekilde ilerlemesi, sahaya sis inmesi falan ilgilendirmiyor beni.. bunlar senle güzelmiş onu anladım.. ayrıca hep seni bu kötü anılarla hatırlamıyorum hayro.. 90 a giden toplara karşı yaptığın planjonlarını da hatırlıyorum senin.. sözün özü iyi insandın hayro'm.. en önemlisi adamdın...
  • 103
    gintaras stauce'ye 1994-95 sezonu başında kalenin emanet edilmesinden sonra o çok sevdiği yeşil kazağıyla sahaya çıkamama korkusunu en derinden hissetmişti.hatta bir idmanda bu gerginliği üstünde fazla hissetmiş olacak ki teknik direktör saftig'e ana-bacı dümdüz gitmişti.böyle kuru kuru yaşayamadık o anı "caps ver piç" diyenler için gelsin.

    http://img10.imageshack.us/img10/3610/hayroo.jpg
  • 107
    ntvspor'un ali sami yen'e veda adlı programında muhteşem bir konuşma yapmıştır.

    keşke, eski futbolcu diye hakan ünsalı bilmem kimi dinleyeceğimize onun gibi -kendi taraftarının dahi hakkında o kadar dalga geçmesine rağmen- göremediğimiz,izleyemediğimiz ama şimdi galatasaraylı olduğunu iddaa edip ortada koşanlardan bin kat daha iyi galatasaraylı olan sizleri dinleyip ne kadar şanslı olduğumuzu,3 4 yenilginin aslında bir hiçten ibaret olduğunu anlatsanız ve biz de daha iyi anlasak .

    ilgili video : http://www.ntvspor.net/...-anilarini-anlatti/1

    not:baştan sona dinleyin derim.
  • 110
    geçenlerde lig tv'de bir programda cevad prekazi'ye "sizinn döneminizde en pinti futbolcu kimdi?" sorusuna karşılık ismi verilen deli dolu kalecimiz, hayro abimizdir. bu soruya prekazi hiç tereddütsüz hayrettin cevabını vermiş ve içten içe gülerek "idmalara bile bisikletle gelirdi" demiştir. ne kadar hatalı gol yerse yesin, hayro abimiz içtenliği ve derinlerden gelen galatasaray sevgisiyle kalbimizin ayrı bir yerinde taht kurmuş vaziyettedir.
  • 114
    küçüktüm hayrettin'i tanıdığımda ama en azından aslanım benim diyebiliyordum. herkes onu kötüledikce ben daha fazla sahipleniyordum. sistem mistem umrumda değildi tabi o zamanlar, arkadaşlarını kollayan formasına sahip çıkan adam gönlümde taht kuruyordu . hele onun buz üstünde harikalar yarattığı bir maç vardı vanspor diye hatırlıyorum onunla dalga geçen arkadaşlarımla birlikte radyoda heyecanla maçı dinliyorduk. spiker "veee hayrettinn! yine hayrettinn!..hayrettin hayretin..vb." dedikce o kadar mutlu oluyordum ki sanki kalede yanında ben varım ikimiz gol yememek için elimizden geleni yapıyorduk resmen bende sahadaydım! işte o anı bana yaşattıktan sonra kalbimdeki yeri hiç değişmedi. o günden beri ne zaman hayrettin adını duysam yüzümde tatlı bir tebessüm oluşmakta. ee hakkında bir şeyler yazmak da bugüne nasipmiş.

    formama kazınanlardansın hayro! yolun hep açık olsun..
  • 119
    dün ligtv'de football life'da gördüm.süper amatör küme a grubu'nda mücadele eden yeni bornavaspor'u çalıştırıyormuş.ali sami yen'deki veda maçına çağrılmış,çok mutlu olmuş. güzel adamsın hayro amatör kümede takım çalıştırıyorsun yinede yeniçeriler gibi kulübe bok atmıyorsun,bize görev verselerdi diye.kapanış maçına çağrılmak bile seni mutlu ediyor.
  • 120
    döneminin sabri sarıoğlusudur. ikisi de oyunları ile hem kendi taraftarı tarafından hem de rakip taraftarlar tarafından dalga geçilen olmuşlardır. fakat ikisinin de içinde saf galatasaray sevgisi vardır. ikisi de galatasaray arması için oynar, sonuna kadar mücadele eder. bu yüzdendir ki; şu dönemde en sevdiğimiz futbolcumuz sabri sarıoğlu ise, o dönemde de en sevdiğimiz futbolcu hayrettin demirbaştır
  • 121
    sene 1996.. kupa galipleri kupasi 2. veya 3. tur ilk maci.. yeni acikta, tam kale arkasi alt tribunde yerimizi aldik ve ilk yarida gelen iki golle zevkten dort kose bir sekilde macin keyfini cikariyoruz babam ve almanyada yasiyan kuzenimle birlikte... derken hayro baba saolsun aldi bir tane iceri ve birden cevremizde bir arbede olustu ve kendimizi 3-4 sira geride alt tribunun en ustunde yerlerde bulduk... neyse tribun hali olur boyle seyler, zaten 2-1 ondeyiz, hagi ne yapar eder bu maci 3e 4e baglar diye ayaga kalktigimiz anda bir de skorbordda ne goreyim gs 2 - psg 2!!! yapma hayrettin, etme hayrettin.......

    hayatimda aldigim en soguk duslardan biriydi! ertesi gun sinifta ingilizceci alman hocamiz zaenglein 4-2 lik skora ragmen, "indirin o bayraklari formalari, 2 hafta sonra avrupadan elenmis olucaksiniz cunku paris bu sene super bir takim" demisti ama biz liseli ergenler onunla tasak gecmeyi yeglemistik, sapkayi onumuze koyup. "sene oldu 96 bu hayronun bizim kalemizde ne isi var?" diye soracagimiz yerde...

    malesef bu hikaye bana sene olmus 2010 mustafa sarp'in, baris ozbek'in orta sahamizda ne isi var hikayesini cagristirip durmakta...
  • 123
    http://bandieras.blogspot.com/...0_05_01_archive.html

    --- alıntı ---
    saygı duruşlarımıza tam gaz devam ediyoruz. bu seferki konuğumuz, galatasaray ve milli takımımızın eski kalecisi hayrettin demirbaş.

    ayvalık'ın küçük beldesi küçükköyspor'da kaleyi korumaya başladığında, yazları para kazanmak için izmir fuarı'nda penaltı kurtarmaya çalışan o genç ve yağız delikanlı, acaba o anlarda, bir gün ülkenin ulusal takımının kalesine geçeceğini hayal edebilmekte miydi ?

    her zamanki gibi gelin, hayro'ya televole kültürüyle bakanların onun hakkındaki fikirlerine bir göz atalım ;

    * tam bir delidir. bir fenerbahçe maçında rıdvan'ın üzerine uçmuş, adeta öldürmeye teşebbüs etmiştir. yani çok da akıllı bir adam değildir (!)
    * ali şen'in de dediği gibi, fenerbahçe, o kalede olduğu zamanlar maça hep 1-0 önde başlamıştır. hep balık goller yemiştir bu maçlarda (!)
    * kupa galipleri kupası'nda psg maçında yediği 2 hatalı gol, zaten onun kalitesini ortaya koyar. çok yakmıştır cim bom'un başını, çok (!)
    * 1997 yılında gençlerbirliği ile oynanan kupa maçında 17 penaltının hiçbirini kurtaramamıştır. ağaç diksen birini çıkarırdı be kardeşim (!)
    * her hocayla sorunlar yaşamıştır. bu sebepten kiralık gönderilmiştir bir kaç kez. uyumusuz ve huysuzdur yani (!)
    * 3 yıl zoran simoviç'in arkasında beklemesine rağmen ondan hiçbir şey almamıştır (!)
    * 51 yaşında futbola dönmek de nedir yahu ? (!)

    gördüğünüz üzere, salt eleştirmeye, yermeye yönelik olan spor basınımızın yarattığı hayrettin demirbaş profili bu şekildedir. ancak biz, her zamanki gibi, bu efsanenin hakkını, gene kendi kariyerini anlatarak verelim.

    * 1986-1996 yılları arasında galatasaray kadrosunda bulunmayı haketmiş bir oyuncudur.

    * 7 sezon galatasaray'ın 1. kalecisi olarak görev yapmıştır. bu başarısı onu ulusal takımın da kalesine geçirmiştir. toplamda milli formayı tam 18 kez gururla terletmiştir.

    * 90 sezonunda oynanan banik ostrava maçındaki akıl almaz kurtarışlar sayesinde 'ostrava panteri' adını almıştır.

    * sanılanın aksine, şovenist bir insan değildir. hakkında yapılan o kadar aşağalayıcı haberlere rağmen, hiçbir zaman çıkıp, bu açıklamalara cevap vermemiştir. bir kaç ekipte hocalık yapmıştır, bunun dışında kendi halinde, mütevazi bir hayat yaşamaktadır.

    * 51 yaşında, eski bir hocasını kıramayarak futbola dönmüştür. olay tam olarak şu şekilde gelişmiştir. hayro'nun çok değer verdiği bir hocasının niğdespor'a kaleci arayışı sırasında, kendisinden yardım istemiştir. hayro da izmir'de kaleci arayışına girmiştir anca içine sinen kimseyi bulamamıştır. hocası da hayrettin'i acun ilıcalı'nın organize ettiği 'devler ligi' programında seyretmiş, ve kendisinin kaleye geçmesini teklif etmiştir. o da hocasına bir vefa örneği göstererek, kendisini kıramamıştır. yani onun için vefa, bir semt adı olmaktan ibaret değildir.

    insanların anlamadığı durum, hayrettin'in bu kadar uzun süre üst düzey futbol oynadığıdır, ve bu düzeyde futbol oynayan bir kalecinin, kötü bir kaleci olması imkansızdır. hayro'nun tek hatası belki de profesyonel olamamasıdır. bu sebepten, forma aşkının ağır bastığı anlarda kritik hatalar yapmıştır. ancak büyük kalecilerin kariyerlerine baktığınızda, bu tarz hataları görmediğiniz bir an olmuş mudur acaba ?

    yazarın konu ile ilgili kınaması: four four two dergisinin türkiye baskısının 2010 mayıs sayısında, hayrettin demirbaş'a büyük bir saygısızlık yapılmıştır. derginin ' 6 pas' bölümünde, 19. sayfada 10 leo franco vakası köşesinde, hayrettin ile ilgili şu cümleler sarfedilmiştir:

    'her maçı ayrı bir leo franco vakası, istanbul'daki psg faciasıysa şahikasıydı! zaten en büyük hatası kaleci olmasıydı ! '

    tahminimce bu köşeyi 16 yaşında bir lise öğrencisi yazmakta. zira milli formayı terletmiş, galatasaray formasıyla 10 yıl boyunca türk futboluna hizmet vermiş bir sporcu hakkında bu kadar saygisizca bir yorum yapmak, ahmaklıktır, daha ötesi terbiyesizliktir..

    yazardan özel saygı duruşu: yıl 1992. yer: bursa büyük atlas oteli lobisi. bursaspor maçından önce galatasaray otelde kamp yapıyor. lobi ana-baba günü. bell-boy'lar lobidekileri dışarıya çıkarmak için uyarırlar. takım elbiseli baba ile 11 numaralı kırmızı galatasaray formalı çocuk, bell boy'lardan birine yaklaşır. baba'nın ağzından şu kelimeler dökülür :

    - ben hayrettin'in ayvalık'tan ağabeyi sayılırım. kendisine adımı söylerseniz, eminim bizle görüşecektir.

    bu diyalogtan sadece 5 dakika sonra, ayağında terlikleriyle koşarak gelen dev bir adam görür küçük çocuk. (çok şükür ki ibrahim üzülmez oralarda değilmiş) babasına öldürecekmiş gibi sarılan bu adama uzun uzun bakar. tanımıştır onu, odasındaki posterinde, yeşil kaleci kazağıyla duran adamdır o; hayrettin'dir ! babasına sarıldıktan sonra, çocuğa döner koca hayro;

    - gel bakalım aslan parçası !

    der ona. çocuğu kucağına alır, 512 numaralı odasına götürür baba-oğulu. çocuk heyecanlıdır, odaya girdiğinde kalbi adeta boğazında atıyordu. kapıyı, hamza hamzaoğlu açar, yanında da roman kosecki ve ibrahim (dönemin az forma şansı bulan oyuncusu) vardır. çocuk, bunun bir rüya olabileceğini düşünüyordur.

    hayro, bu iki misafirini yaklaşık bir buçuk saat ağırladı. çocuk bu bir buçuk saat içerisinde kah hayro'yla güreşti, kah hamza'nın kucağında sohbetler etti. daha sonra takım olarak masaj servisine gitmeleri gerektiğini öğrenen hayro, mahcup bir şekilde müsaade ister. o bir buçuk saat su gibi geçmiştir çocuk için, ancak bir kez daha şükretmiştir galatasaray'lı olduğuna..

    o çocuk büyüdü, bazı şeyleri daha iyi anladı, hayro'ya bir kez daha teşekkür etti kendi kendine, onu gerçek bir spor sever, gerçek bir galatasaraylı yaptığı için.

    yazarın tek isteği, inşallah hayro, bir şekilde bu yazıya -kendiliğinden- okur, ona saygı gösterenleri de görür, futbola başladığı güne bir kez daha şükran duyar...
    --- alıntı ---

    http://bandieras.blogspot.com/...0_05_01_archive.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın