(bkz:
#3011788)
kariyerinin bizden sonraki kısmını hiç iyi yönetememiştir, kısmen iyi kısmen kötü performans gösterse de
tff birinci lig seviyesine kadar düşmüş, sıradanlaşmıştır.
ancak;
kendisi
galatasaray'da aslanlar gibi görevini yapmış, harika iş çıkarmış ve 3 kupayı kulübümüze kazandırmıştır.
süper lig 2014-2015 sezonu'ndaki inanılmaz teknik direktörlük performansı olmasa değil 77 puan, 65 puanı bile yakalayamazdık.
süper lig 2015-2016 sezonu'nda ve
şampiyonlar ligi 2015-2016 sezonu c grubu'nda da elindeki son derece yetersiz kadrodan maksimum verimi almıştır.
2015-2016 sezonu kadromuzun o kadar güçsüz olmasında elbet kendisinin de payı vardır ancak o kadroyu kurarken
dursun özbek yönetimi ile çalışmak zorunda kaldığı, o kadronun kurulmasında en büyük sorumluların yönetimdekiler olduğu gerçeği unutulmamalıdır.
hamza hoca'nın en büyük hatası o yönetime siper olmaya çalışırcasına yaptığı açıklamaları, en büyük eksiği ise vizyonunun dar olmasıdır. neticede
galatasaray tarihinin
burak elmas yönetimi haricindeki en kötü yönetimi olan
dursun özbek yönetimi tarafından ipi çekilmiştir.
galatasaray taraftarı'nın o günlerden bugünlere kadar hocaya sürekli sallaması da son derece büyük bir ayıp olduğu kadar tuhaftır da. bunun temel sebepleri;
1- hoca
cesare prandelli'den aldığı kaldırılması çok zor enkazı yönetimdeki bazı tecrübeli isimlerin de yardımıyla kaldırmış, takımın hem moralini hem de oyun kalitesini en az 5 gömlek yukarıya taşımıştır.
2- hamza hoca döneminde
galatasaray gücü yettiğince hücum futbolu oynamış, diş geçirebildiği takımlara karşı oynadığı maçlarda izleyenlere hep zevk vermiştir. hatırlayan hatırlar,
süper lig 2014-2015 sezonu'nun sonunda 1-0 ve 2-0 kazandığımız maçların çoğunda dahi bolca pozisyona girdiğimiz zevkli maçlar izlemiştik. o dönem haricinde de neredeyse her maçta bol pozisyona giriyorduk, zaten golcü bir takımdık.
3- hoca ligde 2 sezonda çıktığı 34 maçta 76 puan toplamış ve 2.24 gibi oldukça yüksek bir puan ortalaması yakalamıştır. bu puan ortalaması ligde en son 5 sezon önce
beşiktaş tarafından yakalandı (bkz:
süper lig 2016-2017 sezonu). bu sene uçup kaçan
trabzonspor'un anlık puan ortalaması 2.21.
4- hamza hoca'nın döneminde 2 transfer dönemi geçirdik ve transfer bilançomuz +10.76 milyon euro. hocanın döneminde seleflerinin ve haleflerinin dönemlerinin aksine transferde kara geçtik (
ffp etkisi olmadan). ayrıca hoca yaptırdığı transferlerin azımsanamayacak bir kısmını scout ekibinin önerdiği genç oyuncular arasından seçti, giden oyuncularımızı da düşünürsek maaş konusunda da elimizin bir nebze olsun rahatlamasında emeği geçti.
tabii en çok eleştirildiği konulardan biri transfer konusuydu, bence de burada önemli hataları oldu (mesela
armindo bruma ve
alex telles'in kiralık gönderilmesi vs) ancak
felipe melo'nun vedası gibi suçu olmayan konular da ona yüklendi (melo gitmek istiyordu zaten), ayrıca takıma çok ciddi ölçüde fayda sağlayabilecek profilde ve yetenekte olan
kevin grosskreutz'tan yönetimin eşi benzerine zor rastlanır rezilliği yüzünden faydalanamadı. transfer konusunda bu denli eleştirilmesindeki trajikomik olan nokta kendisinden önce ve sonra takımda yüksek profilde oyuncular görmek isteyen ve kendisi gibi aza kanaat etmeyen hocaların transfer obezi ilan edilmesiydi.
zaten bir hocayı sevmeyegör; sağlam transferler isterse anında transfer obezi, istemezse anında vizyonsuz köylü ilan edebiliyorsun. yönetimlerin de canına minnet, anında kendilerini aklayıp hocalarını ateşin içine atacak algı manipülasyonlarını basın aracılığıyla gerçekleştiriyorlar.
5-
süper lig 2014-2015 sezonu'ndaki harika performansını zaten en yukarıda bkz verdiğim entry'de anlattım, ancak
süper lig 2015-2016 sezonu'nda da bazı maçlarda kadro kalitesi kaynaklı oyun kalitesi problemi yaşasak da sonuçlar anlamında hiç fena bir grafik çizmemiştir. hoca gittiğinde
konyaspor (1-4 yendik ve ligi 3. bitirdi),
istanbul başakşehir (0-2 yendik ve ligi 4. bitirdi),
trabzonspor (0-1 yendik ve ligi 12. bitirdi),
fenerbahçe (1-1 berabere kaldık ve ligi 2. bitirdi) ve belalımız
rizespor (4-3 yenildik ve ligi 13. bitirdi) gibi bizim için ligin en zor deplasmanlarının neredeyse tamamını oldukça iyi bir karneyle tamamlamış bir şekilde 11. hafta sonunda lider
beşiktaş'ın 5 puan gerisinde ve ikinci
fenerbahçe'nin 3 puan gerisinde 3. sıradaydık. fikstür avantajını da düşünürsek şampiyonluk yarışının tam ortasındaydık. hem de kadro kalitesi bizden çok daha güçlü olan rakiplere karşı.
kendisinin vedasından sonraki 23 haftada
beşiktaş'tan 23,
fenerbahçe'den de 20 puan fark yediğimizi, hoca varken zorlu fikstürde ve avrupa maçlarının yoğun olduğu dönemde 1.91 puan ortalaması yakalayan takımın hoca yokken nispeten daha kolay fikstürde 1.30 puan ortalaması yakaladığını göz önünde bulundurursak bizi yarışta tutan en temel faktörün hamza hoca faktörü olduğunu görür ve hamza hoca'nın o sezonki performansını da rahatlıkla takdir edebiliriz.
şimdi özetler ve genel tabloya bakarsak elimizde;
1- ligdeki puan ortalaması son derece yüksek,
2- elindeki kadrodan maksimuma yakın verim almasını bilen,
3- transfer konusunda yönetimine problem çıkarmayan,
4- genç oyuncuları transfer ettiren ve scouting'e önem veren,
5- hücum futbolundan
arsenal,
atletico madrid,
benfica gibi rakiplere karşı bile taviz vermeyen ve bu rakiplere karşı oynadığımız iç saha maçlarında sırasıyla 32, 22 ve 15 şut çektiğimiz, gayet iyi hücum performansları gösterdiğimiz maçlar oynatmış (ki bu maçların arasındaki
benfica galibiyeti 7 senelik dönemde çıktığımız 40'a yakın avrupa maçındaki 2 galibiyetimizden biriydi),
6-
türkiye kupası ve
türkiye süper kupası'na 1 kere katılmış ve o kupaları kazandırmış,
7- oyuncularının performansını kısa sürede ciddi ölçüde arttıran (2014-15 sezonunda kendisinin gelişi sonrası kadroda yerli/yabancı/genç/tecrübeli en az 10 kilit oyuncunun performansı ciddi ölçüde artmıştı)
bir teknik adam profili var.
bu adamın vizyonu eleştirilebilir, pek iyi bir savunma hocası olmaması eleştirilebilir, bazı can sıkıcı açıklamaları eleştirilebilir ama 100
galatasaraylı'nın 99'unun bu adama düşman muamelesi yapması yeminle kanıma dokunuyor artık. bu ne bitmez kinmiş arkadaş! adamın bizde yaptıkları ortada, kazandırdığı başarılar ortada, bizden sonraki dönemde bize karşı bir saygısızlığı da olmamış. hal böyleyken bu adama düşman muamelesi yapanların tamamı gözümde art niyetlidir.
igor tudor,
jan olde riekerink,
domenec torrent,
frank rijkaard vs gibi bu takıma kendisinin çeyreği kadar şey katmamış, hatta eksileri artılarından fazla gelmiş olan (jor hocam hariç) hocaların bile olumlu yönlerini görmeye, onları ön plana çıkarmaya çalışan bazı adamlar kendisine çeşitli sebeplerden dolayı her fırsatta düşmanlık ediyor, onun başarılarını ve bilgi birikimini küçümsüyor, emeğini yabana atıyor, onunla dalga geçiyor, hatta utanmadan ona hakaret ediyor.
bu saçmalığın sebebi nedir; hoca yerli diye mi bu muameleye maruz kalıyor, bu insanlar hocanın tipini mi beğenmiyorlar, konuşmasını mı beğenmiyorlar, kişisel husumetleri mi var bilemiyorum. ancak diğer eski teknik direktörlerimize karşı bakış göz önünde bulundurulacak olursa hamza hoca'nın aşağılanması ve hakaretlere uğraması değil, taraftarın başının üstünde yerinin olması gerekir.
bundan sonrası için hocanın kariyerinden pek umutlu değilim, iyi senaryoda dahi her sezona başka anadolu kulübünde başlayan hocalar kervanına katılacaktır. ileride bir gün tekrar
galatasaray teknik direktörü olsa bile kanımca başarısız olacaktır. ancak
galatasaray'a yaşattığı, bana yaşattığı güzel günleri de unutacak değilim. rahmetli
alpaslan dikmen'in "
galatasaray'ın yararına olacak bir taşı yerinden kaldırıp, iki metre öteye koyanlara bile müthiş bir saygı duyarım" sözü aklıma geldikçe
galatasaray'ın yakın tarihinin en büyük emekçilerinden biri olan hamza hoca'ya saygıların en büyüğünü duymamak şahsen elimde değil. yolun açık olsun hocam.
kişisel not: çok uzun zamandır içimde ukteydi hamza hocam'a naçizane iade-i itibar yapmak, bugüne kısmetmiş. umarım hocanın bize yaşattıklarının değeri bir gün herkesçe anlaşılır.